Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
PROJEYİ YÜRÜTEN MİMAR : BAHRİYE ÖKTEM PROJENİN YÜRÜTÜLDÜĞÜ OKUL : KÖY HİZMETLERİ İLKÖĞRETİM OKULU PROJENİN UYGULANDIĞI YAŞ GRUBU : 2. SINIF ÖĞRENCİLERİ PROJENİN BAŞLAMA TARİHİ : 19.01.2004 PROJENİN BİTİŞ TARİHİ : 16.02.2004 PROJE KONUSU : -DİKKAT ÇALIŞMASI(ÇEVREMİZDE NELERGÖRÜYORUZ) -DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI(İYİ Kİ, KEŞKE,…) -MEKAN DÖNÜŞTÜRME TARTIŞMALARI I. BULUŞMA..……………………………………………………………………19.01.2004 “1000 Mimar 1000 Okulda” projesi kapsamında Köy Hizmetleri İlköğretim Okulu 2. sınıf öğrencileriyle yapmayı planladığım çalışmanın ilk buluşma tarihi olarak okul idaresiyle 19.1.2004 tarihini belirlemiştik. Günler öncesinden başlayan heyecanım bugünkü buluşmayla birlikte yerini sevinç ve mutluluğa bıraktı. Okul Müdiresi Hilal hanım ve sınıf öğretmenimiz Burhanettin Bey’in onayı ile başladığım derste çocukların derse ilgisi, heyecanları ve derse katılımları beni yüreklendirdi. Endişeyle karışık heyecanın yerini bir sonraki ders için sabırsız bekleyişler aldı.. Sınıfımın mevcudu 26 kişi. Sınıfım diyorum çünkü onlar artık benim de çocuklarım. Onlarla 2-3 haftalık bir beraberliğimiz olacak. İlk dersimizde mimarın ve mimarlığın tanımı üzerine sınıfa yönelttiğim soruya 2-3 kişiden cevap alabildim. Daha sonra mimarın işinin ne olduğunu ve mekanın tanımını yaptım. Bu tanımlamalardan sonra çocukların yaşadıkları mekanı ve kenti sorgulamalarını sağlamak amacıyla İYİ Kİ.. ve KEŞKE .. başlığıyla evlerini, okullarını ve yaşadıkları kenti değerlendirmelerini istedim. Çocukların yazdıklarını okuduğumda gülümseten ve düşündüren cevaplarla karşılaştım. Bazı örnekler: Keşke evimiz sıcak olsa.. Keşke Ankara’da daha çok çocuk olsa.. Keşke evimizin damı olsa.... ( Acaba yaşadığı evin çatısı mı akıyor?) Keşke okulumuzun sineması olsa.... Keşke yoksulların kendine ait bir evi olsa... Keşke tüm evlerin bahçesi olsa.. İyi ki evimiz var.. İyi ki evimizin misafir odası var.. İyi ki marketimiz yakında.. İyi ki Real var.. İyi ki Migros var.. (Bunu yazan 4-5 çocuk var. Artık çağımızda alışveriş bir sosyal aktivite haline gediğinden çocuklar da bu aktivitede yerini alıyorlar anlaşılan) İkinci dersimizde çocuklara Ankara’nın simgesi olan binaları ve dışarıdan bir misafirleri geldiğinde nereye götüreceklerini sordum. Hep bir ağızdan Anıtkabir diye bağırdılar. TBMM ve Atatürk evi çocukların ilk aklına gelen yerlerdi. ( Doğrusu TBMM cevabını pek beklemiyordum) Biraz yönlendirmeyle Ankara Kalesini de buldular. Daha sonra nesnelerin yukarıdan görünüşleri hakkında bilgi verdim ve tahtaya bir ağacın yukarıdan görünüşünü çizdim. Bunun ne olduğunu sorduğumda çiçek cevabından sonra ağaç olduğunu buldular. ( Çok yetenekli çocuklarım var.) Bu kısa bilgilerden sonra kendi odalarının veya sınıflarının planını çizmelerini istedim. Ancak dersin bitmesine 15 dakika kalmıştı Onlarla birlikteyken zaman çok çabuk geçiyor. Zilin ne zaman çaldığını anlamadım. Ders sonunda bir daha ne zaman geleceğimi sormaları benim için en büyük ödüldü. II. BULUŞMA ..…………………………………………………………………09.02.2004 “1000 Mimar 1000 Okulda” projesi kapsamında Köy Hizmetleri İlköğretim Okulu 2. sınıf öğrencileriyle yürütmekte olduğum çalışmaya bugün yeni bir kavramla devam ettik. Bugün için seçtiğim çalışma konusu; mimari doku kavramı idi. Bu dersteki amacım, çocukların çevreye karşı algılarını ve duyarlılıklarını arttırmak; tasarıma yaklaşım becerilerini geliştirmek; böylece, form ve mekanla iletişimlerini yaratıcı bir düzeye taşıyarak düşünsel becerilerinin yanı sıra el becerilerini de arttırmaktı. Çocuklarıma, ilk olarak, her mekanın, yüzeylerindeki malzemelerin renk ve dokusuyla bir bütün olduğunu ve nesnelerin karakteristik birer dış yapıları olduğunu anlattım. Götürmüş olduğum gramofon kağıdı, oluklu mukavva, zımpara kağıdı, elişi kağıdını vs. elden ele dolaştırarak, objelerin dış görünüşlerindeki ayrıcalıkları sağlayan üzerlerindeki dokusal yapı farklılıklarını, bu malzemelere dokunup, hissederek algılamalarını sağlamaya çalıştım. Mimari anlamda dokunun birbirine eş birim biçimlerin belirli sistemlerle tekrarından ibaret olduğunu basit bir dille anlattım. Bunun sonucunda doku nedir diye sorduğumda; çocuk dili ve sadeliğiyle “dokununca hissettiğimiz şey” tanımlamasını yaptılar. Daha sonra, mimari ögeler içeren çizim-resimleri tercihleri doğrultusunda çocuklara dağıtarak, bu resimler üzerinde serbest malzeme ile doku çalışması yapacağımızı anlattım. Kullanacağımız malzemeleri ( kağıt çeşitleri, ipler,kürdan, mercimek, makarna vb.) tanıttıktan sonra yapacakları çalışmada farklı dokudaki kağıtları yapıştırabilecekleri gibi, götürmüş olduğum malzemeleri kullanarak, kendilerinin de çeşitli dokular oluşturabileceğini söyleyip, yapacakları çalışmayı tasarlamalarını istedim. Görünüşe bakılırsa kağıtları olduğu gibi kullanmaktansa, ipleri bükerek, keserek veya götürmüş olduğum kürdan, mercimek, yün parçaları vs. kullanarak kendilerine özgü bir çalışmayı tercih etmişlerdi. Çocuklar çalan zile aldırmadan teneffüse bile çıkmadan, çok keyif aldıkları bu çalışmayı sınıfı da bir hayli kirleterek, ikinci dersin sonunda tamamladılar. Ben de sorulan sorulara (bu olur mu olmaz mı, yaptığım güzel olmuş mu, uhum bitti, o iplikten biraz daha var mı, arkadaşım kağıdımı aldı, makas nerede, yapıştırmayı düşündüğüm malzeme kalmamış...) cevap yetiştirmeye çalışırken dersin nasıl bittiğini anlamadım. Yapılan çalışmaları görüntülemek üzere fotoğraf makinemi götürmüştüm ama bunu son ders zili çaldığında ancak hatırlayabildiğimden sadece çıkışta çantasını toplamakta geciken birkaç öğrenciyle fotoğraf çektirebildim . Yapılan çalışmaları ders sonunda toplayıp, değerlendirdiğimde; başarılı çalışmaların yanı sıra, daha özensiz ürünlerin de ortaya çıktığını gördüm. Doku kavramını doğadan çeşitli örnekler vererek, (ağaç kabuğu, yaprak , balık, portakal,kivi, kozalak...) vererek anlatsaydım acaba daha başarılı olabilir miydim bilmiyorum. Ancak her şeye rağmen çocuklarımın benzetme kaygılarından uzak, sosyal maskeleri olmaksızın içlerinden geldiği gibi davranıp, üretmiş olmaları nedeniyle benim için her birisi ayrı ayrı değerli olan bu çalışmaların çocukların yaratıcılıklarını kışkırttığını ve bu yönüyle amacına ulaştığını düşünüyorum. Yaşadığım bu deneyimin benim için de bir tür eğitim ve rehabilitasyon olduğunu belirtmeliyim. III. BULUŞMA……………………....………………………………………… 16.02.2004 “1000 Mimar 1000 Okulda” projesi kapsamında Köy Hizmetleri İlköğretim Okulu 2. sınıf öğrencileriyle yürütmekte olduğum çalışmanın sonuna gelmiş bulunuyorum. Yapmayı planlamış olduğum üç haftalık çalışma bu gün sona eriyor. Bugün ilk olarak, geçen hafta yapmış olduğumuz doku çalışmaları üzerinde değerlendirme yaptık. Ortaya çıkan ürünlerden yola çıkarak, çalışmalarıyla ilgili birer öykü yazmalarını istedim. Bu konuda zorlandıklarını ve yazma konusunda isteksiz olduklarını fark ettim. Bu nedenle ısrarcı olmanın gereği yoktu. Yazan öğrencilerin çalışmalarını topladıktan sonra çocukların yaşadıkları kenti tanımalarına yönelik çalışmaya geçtik. Kentimizdeki önemli tarihi eser, müze, park, vb. isimlerini ayrı ayrı birer kağıda yazarak, bir torbanın içine koydum. Çocuklar sırayla bu kağıtlardan birisini torbadan çektiler. Bunun ödev konumuz olduğunu ve mümkünse orayı aileleriyle birlikte gidip görerek, bu konudaki izlenimlerini anlatan bir ödev hazırlamalarını istedim. Her çocuk torbadan çekmiş olduğu yer hakkında çeşitli yorumlar yaparken, Kurada kendilerine park çıkan çocuklar çok mutlu görünüyordu ama belki adını daha önce duymadığı bir yeri çekmiş olanlar biraz tedirgin olarak bu konuda benden bilgi almaya çalışıyorlardı. Kurada kendisine “Roma Hamamı” çıkan bir öğrencim “ama ben hamama gidemem ki...” derken ona buranın artık hamam olarak kullanılmadığını anlatınca rahatladı. Çocuklar kendi aralarında konuşarak, gitmeleri daha kolay olan yerler hakkında yorumlar yaptılar ve bazıları birbirleriyle kağıtlarını değiştirdiler. Bazıları da gideceği yeri değiştirme talebinde bulundular. Sonuçta herkesi memnun edecek konular seçildi. Ders sonunda tüm sınıfla vedalaşarak, çalışmamı tamamladım. Bir öğrencimin “ama daha yeni geldiniz, neden hemen gidiyorsunuz?” sözleri beni hem hüzünlendirdi hem de beraber olduğumuz süreyi iyi değerlendirdiğimizi düşündürerek, çok da mutlu etti. Ödev konumuza gelince, bilmiyorum tüm çocuklar bu çalışmayı yapacaklar mı ama en azından ailelerine ödev konusu olan yere gitme talebinde bulunacaklarını biliyorum. Ayrıca giden öğrencilerin gördükleri hakkında birbirleriyle fikir alışverişinde bulunacaklarını da..
Tweetle
Okunma Sayisi : 13256
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 22.11.2024 - 14:01:56 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |