09.11.2003 EVRENSEL GAZETESİ
HALKIN ANKETİNDEN ‘HAYIR’ ÇIKTI
Kızılay’ın yaya trafiğine kapatılmasına karşı, Tüketici Hakları Derneği’nin Kızılay Meydanı’nda yaptığı anketten, yasağın kalkması, Kızılay Meydanı’nın yayalara yeniden açılması isteği çıktı. Tüketici Hakları Derneği (THD) dün saat 11.00’de Kızılay Postanesi önünde anket düzenledi. Anket öncesi açıklama yapan THD Genel Başkanı Turhan Çakar, derneklerine konuyla ilgili yoğun şikayet geldiğini belirterek, Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı referandumun sonuçlarının “şaibeli” olduğunu söyledi. Çakar, “Konuyu bilmeyen binlerce kişi belediye otobüslerine bindirilerek sözde sandığa getirilmişti. Bu şekilde garip bir oylama gerçekleştirildi. Biz de vatandaşın tarafı olarak, bugün gerçek bir vatandaş anketi yapmayı düşündük” dedi.
Gökçek, ‘utanç duvarı’ örüyor!
Ankara’nın merkezi Kızılay’daki, Atatürk Bulvarı gün geçtikçe yayalara kapanıyor. Ankaralılar düzenlemeye tepki gösteriyorlar. Konuyla ilgili uzmanlar ve dernekler ise, olayın yanlışlığına ve hak ihlali olduğuna dikkat çekiyorlar.
3 Ekim’de Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in başlattığı uygulama ile, Atatürk Bulvarı üzerindeki 4 yaya geçidinin bariyerlerle kapatılmasına devam ediliyor. Önceki akşam da bariyerlerin arkasına beton setler çekildi. Yayalar, metro altgeçitlerini öneren görevli trafik polislerine ve düzenlemeye tepki gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediyesi Trafik Şube Müdürü Adnan Aslan’ın “Uygulama deneme amaçlıdır. Uygulamada aksaklık yaşanması, vatandaşların tepkisinin artması halinde eski düzenlemeye dönülecek” şeklindeki açıklamasına rağmen, Ankaralılardan gelen tepkiler bir arada olmadığı için uygulama sona erdirilmiyor.
Tüketiciyi Koruma Derneği Ankara Şubesi Başkanı Ali Çetin, dün kapatılan yaya geçidinin önünde bir basın toplantısı düzenleyerek, düzenlemenin haksızlığını ve imza kampanyasını duyurdu. Çetin, Gökçek’in Şaron hükümeti gibi Ankaralılarla arasına “utanç duvarı” örmeye giriştiğini dile getirerek, uygulamanın öncelikle özürlü yurttaşların, çocuk arabalıların yaya geçitlerini kullanmasını fiilen engellediğini söyledi. Çetin, yayaların en temel hakkı olan kent merkezini kullanma, kültürel ve sosyal aktivitelere rahatça katılma hakkının engellendiğini vurgulayarak, bu uygulamanın araçların şehir içi 50 kilometre olan hız sınırını daha da yukarı çıkararak ölümlü kazaların artmasına neden olacağına dikkat çekti. Çetin, bu uygulamanın metro alt geçitlerinde yer alan işyerlerinin rantını da artıracağını ifade ederek, “İşin özü de burada saklıdır. Çünkü bu karar için ısrarlı olan çevreler Kızılay’da yerüstündeki işyerlerinin olağanüstü rant artışı sağladığını ve iş hanlarının 3 ve 4’üncü katlarında dahi butikler açıldığını söylemektedir. Bu ranttan kimler faydalanacak veya kimler pay alacaktır?” diye konuştu. Uygulamanın derhal sona erdirilmesi için bir imza kampanyası başlattıklarını belirten Çetin, tüm Ankaralıları uygulamaya tepki göstermek için imza kampanyasına desteğe çağırdı.
‘Bu anlayışla çözülemez’
Öte yandan, Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz da, Gökçek’in Kızılay trafiği düzenlemesine tepki göstererek, dünyada çoktan beri terk edilmeye başlanmış, ilkel bir ulaşım politikasının ne yazık ki Ankara’mızda temel politika haline getirildiğini ifade etti.
Yılmaz yaptığı yazılı açıklamada, çağdaş ulaşım politikalarının temel ilkesinin araç taşımak değil insan taşımak olduğunu hatırlattı. Ankara’daki trafik karmaşasının, çağdışı bir anlayışın sonucu olduğunu belirten Yılmaz, toplu taşımacılığı ve yaya önceliğini hedef almayan bir anlayışla trafik sorunun çözülemeyeceğini ifade etti.
Duvar
Necati Uyar
7 Ekim 2003 tarihli bir basın duyurusu yapıldı Ankara’da. Çevre Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası’nın Ankara şubelerince. Konusu, İ. Melih Gökçek’in Kızılay’ı yayalara dar eden uygulamalarından biri; ışıklı geçitlerin iptal edilerek halkın merdivenli metro istasyonundan geçmeye zorlanması. Meslek odaları tarafından yapılan açıklama bir çağrı niteliğinde. “Ankara’da yaşayanları Kızılay’daki uygulamayı durdurmaya çağırıyoruz” diye başlıyor.
Tepki gösterilen uygulama oldukça önemli. Kızılay’ın dört köşesini birbirine bağlayan ışıklı geçitler kapatılıp, her gün binlerce insan dik merdivenli metro altgeçitlerine yönlendiriliyor. Dört köşesi olan meydanın sadece bir köşesinde özürlü asansörü olması nedeniyle, kentin en önemli merkezi başta özürlüler, yaşlılar, hastalar ve çocuklar olmak üzere yayalara kapatılmış oluyor.
Ankara’da yaşayanlar Kızılay ve çevresindeki yaya dolaşımının yoğunluğunu çok yakından bilirler. Ankara’ya bir iş için dışarıdan gelenler de mutlaka Kızılay çevresindeki bu yoğunluğu yaşamışlardır. Kızılay gerek geçmişte ve gerekse bugün Ankara’nın en önemli meydanı. İ. Melih Gökçek gözüyle bakıldığında ise kentin en sorunlu kavşağı. Bir trafik altgeçidi ve iki yaya üstgeçidiyle ‘acilen’ donatılması gereken bir kavşak.
Ülkeyi, ardına takılan 100 dev adamla kurtarmaya soyunan, fakat ani gelen seçimlere yakalanıp boşlukta kalan Göçek’in, kapağı attığı ve önümüzdeki seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmayı arzuladığı AKP iktidarı açısından ise Kızılay, yayalara ‘mümkünse’ tümüyle kapatılması gereken bir alan. Çünkü gerek emekçilere karşı izlenen politika ve gerekse Amerika’nın kuyruğundan izlenen savaşçı dış politikanın sonuçlarının Kızılay Meydanı’nı hükümet karşıtı eylemlerle doldurması da kaçınılmaz.
Hızla akması istenen trafiği otobana döndürmesi beklenen Kızılay’da, insanların yola atlamasını, eylem amacıyla meydanı işgal etmesini engellemek için önce cam setler, daha sonra ise dev beton bloklarla örülen bir ‘duvar’ kullanılmış durumda. Geçmiş yılların ‘hür’ meydanı Kızılay, bugün için engeller ve setler ardına kapatılmış bir otoban.
İnsanları engellemek için belirli bölgeleri duvarlarla, setlerle kapatma geleneği tarihi çok eskilere dayanan bir uygulama. Bugün dünyanın yedi harikasından biri olarak tanımlanan ve halen ayakta olan Çin Seddi’nin ilk parçalarının geçmişi MÖ 4. yüzyıla dayanıyor. Çin Seddi sonrasında da çok sayıda duvar inşa edilmiş ve korkunun, tecridin sembolü olagelmiş. MS 2. yüzyılda inşa edilen Roma İmparatorluğu’nun Hadrianus Duvarı da en çok bilinenlerden.
Teknolojinin gelişmesiyle değişen savunma anlayışı setlerin biçim değiştirmesine neden olmuş. 1930’lu yıllarda Fransa’da yapımına başlanan Maginot Hattı; büyük kaleler, küçük koruganlar, tabyalar, zırhlı koruganlar, gözetleme noktaları ve kulelerden oluşturulmuş. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan ve 1989 yılına kadar ayakta kalan Berlin Duvarı ise kent bölünmüşlüğünün, tecridin en önemli örneklerinden biri.
İ. Melih Gökçek’in Kızılay’a ördüğü set öncesinde tecrit amaçlı en son duvar haberi ise, Ortadoğu’dan geldi. İşgalci İsrail, Batı Şeria’da Filistinlilerin yaşadığı bölgeyi yalıtmak amacıyla, kilometresi bir milyon dolara inşa edilecek bir duvarın inşasına başladı. Toplamda 324 kilometre uzunluğunda olacak olan duvarın büyük bölümü 3 metre yüksekliğinde olacak ve üstüne dikenli tel gerilecekmiş.
Geçmiş yılların, güvenlik endişesiyle, korkuyla ve tecrit amacıyla yapılan duvarlarını, setlerini 21. yüzyılda kent içine ve hatta kentin tam merkezine taşıyan anlayışın çağdaşlığından ve bilimselliğinden söz etmek hiç de olası değil. Bu uygulama olsa olsa meydanları kullananlardan korkmanın açık bir göstergesi olsa gerek.
Oysa ki çağdaş bir kentte yaya öncelikli olması gereken mekânların başında gelir kent merkezleri ve merkezlere yakın meydanlar. Ankara’da ise meydanlar ve yaya alanları birer birer yok ediliyor. İnsanlar yeraltına inmeye, setleri aşmaya zorlanıyor. Kent merkezi yayalara duvarlar örülerek yasaklanıyor.
Şimdi sıra Ankaralılarda, Nâzım’ın cevabı gibi olmalı Gökçek’in duvarına verilecek cevap;
“O duvar
O duvarınız
Vız gelir bize vız” ...
BARİYER EZİYETİ
Serpil Savumlu
Melih Gökçek yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Ankara Valiliği’nin de desteğini alarak, trafik akışını hızlandırmak bahanesiyle Kızılay Meydanı’nı bariyerlerle yaya geçişlerine kapatması Ankaralıları canından bezdirdi. Bariyerleri atlayarak karşıya geçen ve tepkisini dile getiren Ankaralılar, zabıta ve polisle tartışıyor, hatta karakolluk oluyor. Karşıdan karşıya geçmek isteyenler, zaman zaman polislerin tekme-tokatlı mühadaleleriyle karşılaşıyor.
Alt geçidi kullanarak zaman kaybeden Ankaralılar, yaya geçidini kullanmada ısrar edip kurulan bariyerleri aşmak isteyince tartışma ve gerginlikler yaşanıyor. Yayaları alt geçide yönlendirmeye çalışan polisler, bu isteği hayata geçirmek için zaman zaman şiddete başvuruyorlar. Çıkan tartışmalar sırasında cam bariyerlerin tahrip edildiği olaylar da yaşanıyor.
Bariyerler kırılıyor
Bu tür olayladan birinde alt geçidi kullanmak istemeyen Nevzat Kıraç, bariyerlerden atlamaya çalıştı. Kıraç, o sırada polislerin yine yoldan geçmekte olan başka kişilerle tartıştığını gördü. Yanlarına gidip tartışmaya katılan Kıraç, cam bariyerlerin arkasına bir de beton bariyerler eklendiğini görünce sinirlenerek 7 cam bariyeri kırdı. Bariyerlerin kırıldığını fark eden polisler Kıraç’ın yanına geldi ve tartaklayarak gözaltına aldı. Kıraç, gözaltına alındıktan sonra, o güne kadar tahrip edilen 64 cam bariyerin hepsini kırmakla suçlandı. Kıraç, bu suçlamayla savcı karşısına çıkartıldı ve Belediye Fen İşleri Müdürlüğü’nün de şikayeti üzerine tanesi 56 milyon liradan 64 bariyerin bedelini ödemesi istendi. Kıraç, 1 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz olarak Ankara Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak.
Diğer bir olayda ise bir grup genç ve işine yetişmeye çalışan bir adamla polisler arasında sert tartışmalar yaşandı. Tartışmalar sırasında gençlerden birinin gömleği yırtılırken, olay zorlukla yatıştırıldı.
Kızılay öfkesi caddeye taştı
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Ankara Valiliği’nin de desteğini alarak, Kızılay Meydanı’nı bariyerlerle yaya geçişlerine kapatmasına yönelik tepki caddelere taştı. TMMOB’a bağlı odalar ve bazı kitle örgütlerinin yöneticileri Kızılay’da trafiği keserek gösteri yaptılar. Kızılay’ın bariyerlerle yayalara kapatılması dün TMMOB’a bağlı odalar ve bazı kitle örgütlerinin yöneticileri tarafından protesto edildi. Kızılay’da buluşarak “Utanç duvarları kaldırılsın” sloganı atan topluluk, beton ve cam bariyerlerin kaldırılmasını istedi. Topluluk alkışlar ve ıslıklarla birkaç beton bariyeri yıktı. “Kızılay’ı beton yığınları halinde görmek istemiyoruz” diyen topluluk, ardından bariyerleri aşıp caddeye çıkarak, kısa süreliğine yolu trafiğe kapattı. Karşıya geçtikten sonra tekrar bariyerlere yönelen topluluğun etrafı polis tarafından sarıldı ve bariyerlerden atlamaları engellendi. Topululuğa polis tarafından dağılmaları uyarısı yapıldı. Polisin toplulukla birlikte eylem yapan Kızılay esnafına seslenerek “Aranızda provokatörler var. Esnaf kenara çekilsin” demesi dikkat çekti.
Yeni trafik düzenlemesi
Ankara Valiliği İl Trafik Komisyonu’nun aldığı karar gereği, Ankara’da yeni trafik düzenlemesi 20 Ekim Pazartesi gününden itibaren yürürlüğe girecek. Ankara Emniyet Müdürlüğü’den yapılan açıklamada, düzenlemelerin “geçici” olduğu vurgulanarak, uygulamada alınacak sonuçlar değerlendirilerek aksaklık olması halinde yeniden karar alınacağı kaydedildi.
İNATLAŞMA
Geçen haftanın kent yazılarında da gündemdeydi Ankara’nın Kızılay kavşağı. Yayalarla, köprücü belediye arasındaki kavganın mekanına dönüştüğünden, yayaları yer altına inmeye zorlayan belediye yönetiminin yaya geçitlerine koyduğu beton bariyerlerden, oluşturduğu setlerden söz etmiştik. Geçen bir haftalık süre içinde engellemeler ve ortaya çıkan tartışma sürdü, genişledi. Kızılay’da var olan yaya hareketliliği ile beslenen esnaf ayaklandı önce. Sonra, sorunu en acımasız yaşayanlar özürlüler tepki gösterdiler gelip meydana.
Ankara kentinde var olan ulaşım sorununun ‘gerçek çözümünü’ görmekten görev yaptığı dokuz yıl boyunca kaçan belediye başkanının, çözümü alt ve üst geçitlerde arama inadı tepkilere rağmen sürüyor. Dünyanın çağdaş hiçbir kentinde tercih edilmeyen kent merkezinde hızlı trafik anlayışından vazgeçmeyen belediye, trafiğin hızlanması için yeni denemelerini de sürdürüyor. On gün önce yayalara kapatılan Kızılay çevresi dünden başlayarak Maltepe-Cebeci yönünde trafik geçişlerine de kapatıldı. Gazetelere Kızılay’da sola dönüşler kapatıldı olarak yansıyan düzenleme sonucunda, Ankara kent merkezini tanımlayan iki ana akstan biri koparıldı.
Yapılan düzenlemelerin bir tek amacı var aslında, o da kuzey-güney yönünde Atatürk Bulvarı üzerinde sıkışan kent trafiğini hızlandırmak. Aynı amaca hizmet eder düşüncesiyle Opera-Ulus arasındaki trafik akışı da yeniden düzenlendi. Yapılan son düzenlemeler daha önceki tarihlerde yapılan, Meşrutiyet Caddesi ve Mithatpaşa Caddesi’nin merdivenli yaya üst geçitleri ile donatılması, zeminden yaya geçişlerinin engellenmesi çalışmasının bir devamı niteliğinde.
Düzenlemelerin trafiği hızlandırma amacı dışında bir de inatlaşma yönü var. Ankara kentinde konu ile ilgili pek çok uzmanın karşı çıkışına rağmen yapılan, Meclis’in köşesindeki meşhur Akay Kavşağı’nı işler hale getirebilme ve haklı gösterebilme çabası. Trafik sorununu çözsün diye yapılan alt geçit içinde, bir yandan egsoz gazı yutup diğer yandan belediye yönetiminin alt geçit için harcadığı milyonlarca doları düşünen ve küfreden halkın tepkisinden kurtulma çabası yani.
Akay kavşağı, kentin batı kesimiyle güney kesiminin kent merkezine ulaşmada kullandığı iki ana aksın kesiştiği noktada yer alıyor. Konunun uzmanları, kavşağa bir alt geçit yapılması düşüncesi ortaya atıldığı sırada karşı çıkarken; “alt geçidin yapılmasının sorunu çözmeyeceği, kavşağın bulunduğu noktada var olan sorun çözülse bile trafiğin bir sonraki kavşakta (Kızılay) sıkışacağı”, “kent merkezinde yapılan her köprünün ya da alt geçidin bir diğerini zorunlu hale getireceği”uyarılarında bulunmuşlardı.
Uzmanlarla inatlaşarak, metro istasyonunu ortadan kaldırma pahasına yapılan alt geçit, tamamlandı ama çözüm olamadı. Geçmişte açık havada kavşaktaki sıkışıklığın geçmesini bekleyenler bu kez alt geçitte zehirlenme riskiyle beklemeye koyuldular. Gerçi halkını çok düşünen belediye önlem alıp geçidi pervanelerle donattı ve havalandırmayı sağladı ama oluşan karmaşayı önleyecek bir önlem geliştiremeyince, Ankara alt geçit çıkışlarında polisin beklediği, trafiği keserek geçitten çıkanların önünü açmaya çalıştığı, dünyada örneğine zor rastlanır bir kent haline geldi.
O tarihlerde yapılan uyarılar geçen zaman içinde gerçeğe dönüştü. Kızılay’da sıkışan trafiği akıtabilmek için çok sayıda önlem alınmaya çalışıldı. Kent merkezi yaya üst geçitleriyle donatıldı, yayalar yer altına ya da üst geçitlere merdiven tırmanmaya yönlendirildi. Salt yayaları uzaklaştırmakla sorunun çözülemeyeceğini düşünen mucit ulaşımcılar son olarak dörtlü kavşağı bir yönde trafiğe kapatarak Akay kavşağında sıkışan ve Belediye yönetimine küfredenleri hızla boşaltmaya giriştiler.
İlk uygulamasına Pazar günü başlanan yeni düzenlemenin de söz konusu sorunu ortadan kaldırması olanak dışı. Önümüzdeki günlerde gerek Sıhhiye yönünde düzenlenen tek şeritli U dönüşü ve gerekse Akay kavşağını kullanarak yapılacak U dönüşleri Kızılay’daki sıkışıklığı daha da arttıracaktır.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın seçildiği tarihten bu yana süren yanlışlarına eklenen yeni adımının da halkın kıt kaynaklarının tüketilmesinden öte bir anlamı olmadığı çok yakında anlaşılacaktır. Uzmanlara kulak verip Metronun ikinci aşamasını sonuçlandırması gerekirken, dokuz yıl boyunca belediye kaynaklarını alt geçitlere gömen Melih Gökçek ve ekibinin sürdürdükleri bu inatlaşmanın kente hiçbir yarar sağlamayacağının bilinmesi, kentin ulaşım yatırımlarının bilinçli yapılması, kısıtlı kaynakların doğru yönlendirilmesi gerekiyor.
Kentli hakları ihlal ediliyor
Hüsnü Öndül
Avrupa Konseyi 1992 yılında Avrupa Kentsel Şartı’nı kabul etti. Kentli hakları, kentlilere, diğer insan haklarının yanı sıra tanınan haklardandı.
Devlet denilen araç da, yerel yönetim araçları da, insana, yurttaşa hükmeden bir araç mı olmalı; yoksa insanın, yurttaşın hizmetindeki bir araç mı? Kamu hizmeti görevlileri, hizmeti yurttaşlarının haklarını ve özgürlüklerini temel alan bir anlayışla mı yürütmeli; yoksa yurttaşın hayatını nasıl zorlaştırabilirim, özgürlüklerini nasıl sınırlandırabilirim diye mi hareket etmeli?
Ankara’da ilk üst geçitler Kızılay’da Atatürk Bulvarı üzerinde kurulmuştu.
Ne zaman mı?
12 Eylül Askeri rejimi döneminde.
Karşıdan karşıya geçişlerde, örneğin 50 metre yürüyerek geçeceğiniz bir yolu, 36 basamaklı merdiveni çıkıp aynı sayıdaki basamağı inerek kat edecektiniz. Sonra üst geçitlerle donandı, kentin merkezi. Her kavşakta ve ana cadde üzerlerinde üst geçitler yapıldı. Hiç kimse üst geçitleri kullanmıyordu. Bu defa bütün bir bulvar zincirlerle koruma altına alındı. Hatta gazeteler, üst geçidi kullanmayıp, doğrudan caddeden geçen yayalar için, onları kınayan fotoğraflar ve yazılar yayınladılar. Oysa yurttaşlar doğru olanı yapıyorlardı; haklarını kullanıyorlardı. Belediyelerin görevi, yurttaşların hayatını zorlaştırmak değil, kolaylaştırmaktı. Nüfusun yüzde 10’luk kesiminin engelli olduğundan, hamile, kalp rahatsızlığı olanlardan ve yaşlılardan söz etmiyoruz. Normal ve doğal olanın herkesin hayatını kolaylaştırmak olduğunu söylüyoruz. Üst geçitler, aynı zamanda görüntü kirliliği yaratan yapılar. Ankara’da meydanlar da birer birer elden çıkarıldı. Taşıtlar daha hızlı gitsin diye, tarihi Sıhhiye meydanı, meydan olmaktan çıkarıldı ve demir parmaklıklarla örüldü her yer.
Evet, Ankara demir parmaklıkların, zincirlerin kuşattığı bir kent oldu.
13 yıl önce İHD Yaya Hakları Bildirgesini yayınlayıp, Kızılay’da dağıttığı zaman, yurttaşların büyük desteğini almıştı. İHD kent merkezlerinin (Ankara’da Kızılay örneğin) taşıt trafiğine kapatılmasını istiyor. Yurttaşların ulaşım ve dolaşım hakkını savunuyor.
Kızılay meydanından karşıya mı geçmek istiyorsunuz? Mesafe 50-60 metredir. Saniyelerle ölçülebilecek bir zaman diliminde karşıya geçebilirsiniz. Öngörülen zaman, özellikle engelleri olan yurttaşlar için yeterli bir zaman değil mi? O zaman idare olarak yapmanız gereken şey, yayaların önceliği ilkesini gözetip, karşıya geçişlerle ilgili zaman süresini uzatmaktır. Ama durun, merkezi idarenin temsilcileri ile yerel yönetim temsilcileri bir araya geliyorlar (İl Trafik Komisyonunda) ve yurttaşlara diyorlar ki, “61 basamak metroya inen merdivenlerden ineceksin, yaklaşık yüz metre yürüyecek ve sonra tekrar 61 basamak merdivenlerden çıkacaksın.”
Merdivenlerin yürüyüp yürümemesi değil sorun; sorun, yayaların zorunlu bırakılmalarıdır.
Üst geçitler kenti Ankara, bir Avrupa kenti olmuş (!?) Hiçbir Avrupa kentinde, kent merkezlerinde bu yoğunlukta bir üst geçiş yapılanmasına rastlayamazsınız. Hatırlatmak isterim, tam da Ankara Adliyesinin karşısında üst geçit var. Üç yıldır. yayaların yolla bağlantıları kesilmiş, otomobillerin daha hızlı gitmeleri için. Asfaltın üzerinde de, “yavaş” yazıları var. “30”kilometre hız sınırlamasını gösteren yazılar var. Adliyenin karşısında, üst geçitin yan tarafında da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi. Duvarda büyük harflerle yazıyor.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir”
İlim insanların hayatını zorlaştırmak mıdır?
ÖZGÜRLÜKLER..........Hüsnü Ön ÖZGÜRLÜKLER...
KIZILAY VE ULUS OTOBANA DÖNÜŞÜYOR!
Arzu Kaymak
Şehir Plancıları Odası 2. Başkanı Serdar Karaduman ve Ankara Şube Sekreteri Eser Atak, Kızılay’da yaya geçitlerinin bariyerlerle kapatılmasına karşı tüm kitle örgütleri ile birlikte mücadele edeceklerini belirttiler. Şehir Plancıları Odası 2. Başkanı Serdar Karaduman ve Şube Sekreteri Eser Atak görüşlerini gazetemize açıkladı.
Ankara’nın yeni trafik düzenlemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eser Atak: Belediyenin yapmaya çalıştığı şey, yıllardır uygulanan katlı kavşak yatırımlarının bir şekilde işlerliğini sağlamaya yönelik. Uzmanların ve meslek odalarının uyarılarına rağmen katlı kavşaklar yapılmaya devam edildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in söylediğine göre, 48 katlı kavşak yapılmış ve 50 tane daha yapılmasına ihtiyaç varmış. İlk 10 kavşak yapıldığında, 10 tane daha yaparsak sorun çözülür demişti. Fakat yapılan her kavşak, trafiğin bir sonraki noktada yığılmasına neden oldu. Dolayısıyla çözüm olarak önerilen her şey ödediğimiz vergilerin toprağa gömülmesinden başka bir işe yaramadı. Şimdi burada yeni yapılan düzenlemeyle Kızılay ve Ulus tam anlamıyla otobana dönüştürülmeye çalışılıyor. Yıllardır Ulus’ta kullanılan tarihi aks, Kızılay’ın tarihi meydanı, etkinlik alanı, yani bir yaya meydanı olan Kızılay bölünmüş, parçalanmış yayalar metroya tıkılmış, üstgeçitlere mahkûm edilmiş ve giderek cazibesi azalan bir yer haline gelmiştir.
Serdar Karaduman: Belediye yönetimi uzmanlık kurumlarını dinlemiyor. Her şeyi ‘ben yaptım oldu’ anlayışıyla çözmeye çalışıyor. Kentte insanların yaşadığını unutuyor. Her şeyin, trafiğin hızlı akması için yapıldığı söyleniyor, ama malesef bu da sağlanamıyor. İşin vahim tarafı bu. Büyükşehir Belediyesi meslek odalarını siyasi davranmakla suçluyor, ancak hiçbir şekilde uzlaşma zemini aramayarak kendisi siyasi davranıyor. Meslek odaları olarak bizlerin misyonu yapılacak projeleri mesleğin gerekleri bakımından tartışmak, değerlendirmek ve sonuçlarını ortaya koymaktır. Kişisel tercihleriyle kenti yönetmeye çalışıyor. Ankara 3.5 milyon insanın yaşadığı bir kent ve sorunları, mesleki birikim olmadan, kişisel tercihlerle çözülebilecek bir durumun çok ötesinde. Çözümler bütünlüklü olmuyor. Sorun çıkan yerde çözüm bulmak anlayışıyla hareket ediliyor.
Çözüm önerileriniz nelerdir?
Serdar Karaduman: Kızılay ve Ulus’taki mekânların kentlilerin kullanmadığı, sadece gelip geçtiği yerlere dönüştüğünü görüyoruz. Oysa yayalar kenti yaşatan unsurlardır. Örneğin Güvenpark’ın gözden çıkarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Şehre bir an önce kazandırılması gerekir. Kızılay trafiği tam anlamıyla kriz halinde. Dünya kent merkezlerinde bu sorunlar ortadan kalkalı 50 yıl oldu. Dünya kent merkezleri yayaların, bisikletlilerin, engellilerin rahatlıkla kullanabildiği; ağırlıklı olarak toplu taşıma araçlarının kullanıldığı yerlerdir.
Eser Atak: Bir süreç başlattık ve yaya geçitlerimizi geri alana kadar da mücadelemiz sürecek. Tüm Ankaralılara buradan çağrı yapmak istiyorum. Bu yapılan teknik bir düzenleme değildir. Bu yapılan anılarımızın yok edilmesidir, Kızılay’ın otoban haline getirilmesidir, yayaların üstgeçitleri ve altgeçitleri kullanmaya mahkûm edilmesidir. Buna boyun eğecek miyiz, eğmeyecek miyiz? Eğer eğmeyeceksek, birlikte hareket edelim diyoruz.
TARTIŞMALI REFERANDUM
Kızılay Meydanı’nı yaya trafiğine kapatan düzenleme ile ilgili tartışmalı referandum dün yapıldı. Ankaralılar, “Kızılay Meydanı’nda metro alt geçitlerine ilişkin İl Trafik Komisyonu kararı devam etmeli mi” sorusuna “Evet” ya da “Hayır” dedi.
Referandum esnasında, “Ankaram Platformu” Kızılay Meydanı’nın yayalara kapatılmasını protesto ederken, referandumda çok sayıda kişinin mükerrer oy kullandığı, yakasında görevli kartı olmayan ve AKP rozetli bir çok kişinin görev aldığı gözlendi. Bazı görevlilerin birden çok oy kullanıldığını şikayet eden Ankaralıların üzerine yürümesi, mükerrer oy kullananlara ses çıkarmaması da dikkat çekti. Kimi görevliler ise Ankaralıları “Evet” oyu kullanmaları yönünde ikna etmeye çalıştı. Referanduma ilan edildiği üzere saat 07.00’da başlandı. Güvepark’taki çadırlarda ve Metro Alt Geçiti’nde 50’şer sandık kurulurken, Ankaralılar oy vermeye sabahın erken saatlerinde başladılar. Çok sayıda polisin, özel güvenlik görevlisi ve yetkilinin görev aldığı referandumda zaman zaman sandıklar önünde kuyruklar oluştu. Özellikle semtlerden kaldırılan otobüslerle Kızılay’a gelen bir çok ailenin tam kadro oy kullandığı gözlemlendi.
Gökçek duvarı evine çek
Aralarında TMMOB’a bağlı meslek odalarının ve çok sayıda kitle örgütünün bulunduğu Ankaram Platformu, kuruluşunu dün referandum esnasında yaptığı basın açıklamasıyla duyurdu. Öğle saatlerinde Kızılay Postanesi önünde toplanan platform üyeleri, “Yaya geçitlerini istiyoruz” pankartı açarak, “Utanç duvarları kaldırılsın”, “Gökçek duvarı evine çek”, “Kızılay halkındır Kızılay’a özgürlük” sloganlarını attılar. “Araç için değil insan için kent” ve “Kent merkezi yayalarındır” önlükleri giyen platform üyelerine, yoldan geçenler de büyük destek verdiler.
Platform adına açıklamayı yapan İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Kemal Türkarslan, “Bizler kentimizin sahipsiz olmadığını göstermek için biraraya geldik. Bundan böyle Ankaramızla ilgili tüm konularda ortak hareket edecek ve kentimize sahip çıkacağız. Ankara’yı seviyoruz, tek kişinin kararıyla yaşanmaz kılınan bir Ankara istemiyoruz” diye konuştu.
Açıklamanın ardından 10 dakika boyunca Gökçek alkışlarla protesto edilirken, platform üyeleri, Kızılay’da uygulamanın durdurulması için imza topladılar.