Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Yürütmeyi durdurma istemlidir. DAVACI : VEKİLİ : DAVALI : 1.Ankara Valiliği (İl Trafik Komisyonu Başkanlığı) 2.Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı D. KONUSU : Dava, Ankara Valiliği İl Trafik Komisyonu Başkanlığının 28.10.2003 günü ve 2003/…. sayı ile almış olduğu Kızılay Meydanındaki tüm hemzemin sinyalli yaya geçitlerinin kapatılarak yaya geçişlerinin yer altındaki Metro/Ankaray istasyonu mezanin katına alınması ve taşıt trafiğinin kesintisiz sağa dönüşlerinin sağlanması şeklindeki yeni trafik düzenlemesine ilişkin kararın iptali ile dava sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi için açılmıştır.
AÇIKLAMALAR:
DAVA KONUSU İDARİ İŞLEME İLİŞKİN GEREKÇELERİMİZ Ankara İl Trafik Komisyonu Başkanlığı’nın 01.10.2003 tarih ve 2003/147 sayılı kararı uyarınca, Kızılay kavşağında Atatürk Bulvarı doğrultusunda refüj kapatılmış, GMK- Ziya Gökalp Bulvarı geçişi yasaklanmış, ışıklı eşdüzey yaya geçitleri kaldırılmış ve yaya geçişleri metro istasyonlarına yönlendirilmiştir. Ankaralıların yoğun tepkisi nedeniyle trafik komisyonu 28.10.2003 tarih ve ….. sayılı yeni bir kararı ile kavşağı tekrar araç trafiğine açmış, sola dönüşlere izin vermiş, ancak yayaların yine alt geçitleri kullanması uygulamasına devam etmesine karar vermiştir. Bu işlem kamu yararına, İmar Kanunu’na, şehircilik bilimine, yaya haklarına ve çağdaş ulaşım planlaması ilke ve esaslarına aykırıdır. Bilimsel gereklere ve mevzuata aykırılık, maddeler halinde aşağıda sunulmaktadır. Söz konusu düzenlemeler ve bu düzenlemeler sonucunda ortaya çıkan durum; 1. İnsan haklarına, kentli haklarına ve yaya haklarına aykırıdır; En temel kentli ve yaşam haklarından biri olan engellenmeden, yavaşlatılmadan ve geciktirilmeden “yürümek hakkı” söz konusu düzenlemelerle engellenmekte ve kısıtlanmaktadır. Düzenlemelerle kentlilerin en doğal hakkı olan yürümek, yaya olarak erişim hakkı taşıtlara öncelik ve ayrıcalık sağlanması amacıyla ortadan kaldırılmaktadır. Özellikle yayalar arasındaki dezavantajlı ve hareket engelli grupların (fiziksel ya da psikolojik özürlü, hasta, yaşlı, hamile, sakat, bebek arabalı, çocuk ve yük taşıyan, kapalı mekan korkusu bulunan v.b.) erişimi ve hareketleri, merdiven inme-çıkma, yer altındaki kapalı mekanlara zorla yönlendirilme ile zorlaştırılmakta, yolları uzatılmakta, geciktirilmekte ve büyük ölçüde kısıtlamalar getirilmektedir. Bu durum insan haklarına, temel özgürlüklere, çağdaş kentsel yaşam standartlarına ve toplumsal eşitlik ilkelerine aykırıdır. Bu düzenlemelerle kentlilerin yaşam hakları sınırlanmakta, toplum içindeki dezavantajlı gruplardaki insanların mağduriyetleri daha da artırılarak kent merkezini kullanabilme şans ve özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Bu uygulamalar, 1992 yılında yayınlanan “Avrupa Kentsel Şartı”nın ilk bölümünde yer alan “Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu”nda belirtilen “...toplutaşım, özel arabalar, yayalar, bisikletliler gibi tüm yol kullanıcıları arasında birbirinin hareket kabiliyetini ve dolaşımını kısıtlamayan uyumlu bir düzenin sağlanması..” (EK-1) temel ilkesi ile tamamen çelişmektedir. Ayrıca, dava konusu işlem nedeniyle hasta, özürlü vatandaşlarımızın can güvenliği de tehlikeye girmekte, alt geçitleri çeşitli engelleri nedeniyle kullanamayacak durumdaki (özürlü, kalp ve benzeri rahatsızlığı olan, yaşlı, hamile, bebek arabalı, kapalı mekan korkusu olan v.b.) vatandaşların özgürlüğü kısıtlanarak, kullanmaya zorlandıkları alt geçitler ve yer altındaki kapalı mekanlarla sağlıkları da tehlikeye atılmaktadır. 2. Şehircilik ve kent planlama ilkelerine aykırıdır; Çağdaş şehircilik ve kent planlama bilimi, kentin sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetlerin en üst düzeyde yoğunlaştığı yer olan kent merkezlerinin kentin bir odak noktası olarak planlanması, büyük bir çabayla korunması ve sürdürülebilir kentsel gelişme için mevcut değerlerin ve olanakların yıpratılmadan geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Ankara’nın ticari, sosyal, kültürel yaşamının büyük bölümünün Kızılay ve çevresinde geçtiği ve her gün yüz binlerce Ankaralının iş, alışveriş, eğlence, eğitim, kültürel ve toplumsal etkinlikler için buraya geldiği göz önüne alındığında, burayı merkez ve farklı yapan değerlerin (alandan transit geçen taşıtlar değil) bölgeye gelen insan varlığı olduğu açıktır. Dolayısıyla, yayaların merkez içinde tüm etkinliklere ve olanaklara rahat ve engellenmeden ulaşımı, temel bir insan hakkı olması yanısıra, kent merkezinin canlılığını sürdürmesi ve yaşaması için de bir zorunluluktur. Yeni trafik düzeninin uygulanması ile birlikte Kızılay, yoğun taşıt trafiğinin böldüğü dört parçaya ayrılmakta, Atatürk Bulvarı bir transit geçiş yoluna dönüşmekte, yayaların hareketleri kısıtlanmakta, dolayısıyla kent merkezinin ekonomik, sosyal ve kültürel yaşantısı zarar görmektedir. Kente ve merkezine bu denli büyük ve kalıcı zararlar vereceği şehircilik biliminin tüm verileriyle de kanıtlanan bu düzenlemenin şehircilik ilkelerine ve kamu yararına olmadığı da ortadadır. Diğer yandan Kızılay, Türkiye Cumhuriyetinin ve Başkenti Ankara’nın oluşturulması ve geliştirilmesinde önemli bir simgesel değere sahip bulunmaktadır. Kızılay Meydanı; Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’nın en önemli toplanma-buluşma-temsil değeri taşıyan ve Cumhuriyetin simgelenip vurgulandığı özel bir ilgi odağı ve kent merkezidir. Ankara kentinin merkezi olan Kızılay Meydanı, Cumhuriyeti simgelemesi, Cumhuriyetle özdeşleşen bir çok niteliği temsil etmesi nedeniyle yalnız Ankara için değil, Türkiye Cumhuriyeti için de, Meydan amacına ve niteliğine uygun olarak kullanılması, düzenlenmesi gereken özel öneme sahiptir. Bu meydanın insandan arındırılarak sadece araç geçişi için düzenlenmesi, Cumhuriyete ait simgesel değerlere de zarar vermektedir. Ülkemizde planlı kentsel gelişmenin ilk örneği olan Ankara, Mustafa Kemal Atatürk tarafından Plancı Jansen’e yaptırılan ilk kent planından itibaren oluşturulan Sıhhiye Meydanı-Kızılay Meydanı-Güvenpark-Bakanlıklar-TBMM yaya aksı ile yaratılan ve vurgulanan değerler, bu uygulama ile tamamen ortadan kaldırılmaktadır. 3. Ulaşım Planlama bilimi ve kent merkezi düzenleme ilkelerine aykırıdır; Kentiçi ulaşım planlamasındaki temel ilkelerden birisi, kent merkezlerinin “tüm kentliler tarafından kolay erişilebilen, ancak motorlu taşıtların içinden transit olarak geçişinin zorlaştırıldığı ve kısıtlandığı” bir alan olarak düzenlenmesi gereğidir. Bu ilke ile planlanan ulaşım sistemlerinde kent merkezlerine özellikle toplu ulaşım araçları ile kentlilerin kolayca erişimi sağlandığı için merkezin ekonomik, sosyal ve kültürel canlılığı artmakta, diğer yandan motorlu taşıt trafiğinin, özellikle merkezi kullanmadan transit geçmek isteyen taşıtların geçişi zorlaştırılıp sınırlamalar getirildiği için taşıt trafiğinin merkez üzerindeki olumsuz etkileri ortadan kaldırılmaktadır. Ankara gibi büyük dünya kentlerinde, kent merkezleri toplu ulaşım sistemleri ve yaya ile bütünleştirilerek geliştirilmektedir. Kent merkezleri geniş yaya alanlarına ve bölgelerine dönüştürülmekte, toplutaşım dışındaki taşıtların merkeze girişleri kısıtlanmakta, paralı hale getirilmekte ve hatta tamamen yasaklanmaktadır. Taşıtların kent merkezi üzerinden transit geçmelerini önleyen düzenlemeler (çevre yolları, alternatif koridorlar) yapılmakta ve hatta merkeze gelmek isteyen taşıtlar bile merkez çevresinde yapılan otoparklarda tutularak merkeze girmeleri önlenmektedir. İnsanı önde tutan tüm dünya kentlerinde özenle uygulanan bu çağdaş ulaşım planlama ilkeleri, kent merkezlerini motorlu taşıt trafiğinin en aza indirildiği, yaya ve toplu ulaşım sistemleri ile yaşantının zenginleştirildiği alanlar olarak planlanmakta, az gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere hiç bir dünya kentinin merkezlerde yayalar yer altına alınarak taşıtların geçişine göre planlanmamaktadır. Taşıt sahipliliği ve trafik yoğunluğu Ankara’dan çok daha yüksek olan kent merkezlerinde örneğin, Picadilly’de, Trafalgar Meydanında, Times Square’de, Champs Ellys’de yayaların yer altına alınıp bu alanların sadece taşıt trafiğine açılmasını kimse düşünmeye bile cesaret edememektedir. Kamuya herhangi bir yük getirmeden, herhangi bir dış enerji tüketmeden, çevreyi kirletmeden, gürültü yaratmadan, kentsel alanları etkin kullanarak gerçekleştirilen en verimli ve yüksek kapasiteli ulaşım ve erişim biçimi olan yaya ulaşımı, ulaşım plancılarının her zaman birinci öncelik verdiği ulaşım türüdür. Bu nedenle yaya ulaşımı desteklenerek ve önde tutularak ulaşım planlaması yapılmaktadır. Oysa ki söz konusu karar, yaya ulaşımını ve yayaların ihtiyaçlarını dikkate almadan, taşıtlara öncelik veren çağdışı bir yaklaşımın sonucu olduğu için ulaşım planlama bilimi ve ilkeleri ile tamamen zıt bir uygulamadır. Bu yaklaşımın utanılması gereken, Ankara’ya ve Ankaralıya yakışmayan sonuçları, Meşrutiyet ve Mithatpaşa Caddeleri üzerindeki yaya üst geçitleri ile yol üzerindeki yaya hareketleri ve trafik uygulamaları ortadadır. Düzenleme bu anlamda, Danıştay 6. Dairesinin 17.12.1997 gün, Esas No: 1997/1526, Karar No: 1997/5919 sayılı (Ankara 3. İdare Mahkemesinin 5.12.1996 gün, E: 1995-1107, K: 1996/1425 sayılı kararının) onama kararına da aykırıdır (Ek.2). ( akay dosyasında alınacak ) 4. Ankara Ulaşım Planı karar ve ilkelerine aykırıdır; Söz konusu kararla getirilen düzenlemeler, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 7.4.1994 tarih ve 130 kararı ile kabul edilen, Ankara Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin 10.3.1994 tarih ve 94/3 sayılı kararı ile de onaylanan ve halen yürürlükte bulunan “Ankara Ulaşım Planı”nın temel kararlarına ve kent merkezine ilişkin önerilerine tamamen aykırıdır. “Ankara Ulaşım Planı”nın temel kentsel ulaşım ilkeleri arasında; araçlara değil insana öncelik verilmesi açıkça ortaya konmuş tüm ulaşım türleri için ayrı ayrı saptanan politikalar içerisinde de, toplutaşım-yaya öncelikli stratejiler belirlenmiş, “...Kent merkezinde yaya bölgeleri sınırlıdır ve kaldırımların araç işgalinden kurtarılarak yeni yaya bölgelerinin açılması gerekmektedir. Günlük toplam yolculukların %30’unu oluşturan yaya yolculuklarının öncelikle eş düzey yaya geçitleri ve yaya bölgeleri yardımıyla artırılarak yaya ulaşımının ve toplutaşımın geliştirilmesi, merkeze gelen özel araç trafiğin azaltılarak merkezin yaya öncelikli düzenlenmesi” ve “... kent merkezinde konforlu bir toplutaşım hizmeti sunulması, taksi taşımacılığının geliştirilmesi, otopark kısıtlamaları getirilmesi, özel araç kullanımının sınırlandırılması...” ile, “... çevresinde ticaret ve büro kullanımlarının da yer aldığı araç ulaşımı ve otopark tesislerinin, çekirdeğinde ise toplutaşım durakları ile bütünleşmiş yaya yol ve bölgelerinin yer alması.” ilkeleri karara bağlanmıştır. Oysa ki, transit taşıt trafiğinin merkezden geçişini destekleyen, merkezdeki yaya hareketlerini geliştirmek yerine kısıtlayan söz konusu karar, yürürlükte bulunan Ankara Ulaşım Planı temel ilke ve kararları ile tamamen çelişmektedir.
5. Raylı sistem planlama ve mühendislik ilkelerine ve kurallarına aykırıdır; Söz konusu kararla Kızılay Meydanındaki hemzemin yaya geçitlerinin iptal edilerek, yayaların zorunlu olarak Kızılay Metro/Ankaray istasyonu içerisinden geçirilmesi raylı sistem planlama ve mühendisliği ilkelerine aykırıdır. Özellikle yeraltı raylı sistem istasyonları planlanıp tasarlanırken, tren iptallerinde ve gecikmelerinde, trenlerin ardarda gelmelerinde oluşacak yığılma sonucunda yolcuların konfor ve güvenliği dikkate alınarak platformlar, koridorlar ve giriş-çıkışlar boyutlandırılmaktadır. Tüm bu konfor ve güvenlik standartlarının ötesinde, trenlerde yangın çıkması, trenlerin raydan çıkması, istasyon içinde yangın çıkması, deprem ve sabotaj gibi acil durumlarda yolcuların izdiham olmadan kısa bir süre içinde yüzeye çıkabilmeleri için gerekli hesaplar yapılarak merdiven genişlikleri, yürüyen merdivenler ve asansörlerin sayısı ve kapasitesi planlanmaktadır. Ancak Kızılay istasyonunda bu hesapların hangi yıl için, hangi raylı sistem hatlarının işletmeye alındığında ortaya çıkacak yolculuklar için hesaplandığı bilinmemektedir. Uzun dönemde oluşacak yüksek raylı sistem yolculuk taleplerine ilave olarak istasyon giriş katındaki dükkanların getirdiği ilave bir yaya yükü de bu acil durum boşaltmasını güçleştirmektedir. Söz konusu kararla keyfi bir şekilde yer altına alınan yaya hareketlerinin Kızılay acil durum tahliye hesaplarında dikkate alınmadığı açıktır. Zirve saatte onbinlerce yayanın daha şimdiden metro giriş ve çıkışlarında izdihama yol açtığı görülmektedir. İleriki yıllarda hem raylı sistem yolcusunun, hem dükkanların müşterilerinin ve hem de zorunlu olarak yer altından geçişe zorlanan yayaların sayısı arttıkça giriş ve çıkışlarda yaşanan izdiham daha da artacaktır. Bu koşullar altında oluşabilecek bir acil durumda (metroda yangın, patlama, deprem gibi) üç kat yer altından çıkmaya çalışacak yolcuların, istasyonu yaya geçidi olarak kullanmaya zorlanan onbinlerce yayanın yarattığı panik içinde yüzeye erişmeleri mümkün olmayabilecektir. Yaya geçitlerinin yer altına alınması gibi basit görülebilecek bir kararın aslında yüzlerce metro/ankaray yolcusunun ya da sadece yaya olarak karşıya geçmeye çalışan kişinin ölümü ve yaralanmasına yol açabileceği unutulmamalıdır. Acil durumlarda ve diğer sebeplerle şehir cereyanının kesildiği, kesintisiz güç kaynaklarının devreye girmediği koşulların da dikkate alınarak yürüyen merdivenlerin ve asansörlerin çalışmayabileceği durumlarda yaşlıların ve engellilerin nasıl hayati riskler altına sokulduğu hesaplanmalıdır. Tüm dünya metroları 11 Eylül saldırılarından sonra acil durum planlarını gözden geçirip güçlendirirken, Ankara Metrosu ve Raylı Sisteminde çok ciddi bir güvenlik açığı yaratabilecek bu kararın hafife alınmaması gerekmektedir. Raylı sistem istasyonları planlanırken yolcuların çıkış yollarını kolayca bulabilmeleri için yazılarla bilgilendirme yapılarak yolcular varmak istedikleri çıkışa yönlendirilmektedirler. Ancak ülkemiz gibi okuma-yazma oranlarının düşük olduğu ülkelerde bu yazılı yönlendirmeler yetersiz kalmaktadır. Kızılay istasyonu da karmaşık yapısı ile kente yabancı olan, okuma yazması olmayan, yaşlı ve yön algılaması yetersiz olan, sadece karşıya geçmek isteyen kentliler için bir labirent haline gelebilecek, bu tür kullanıcılar istasyonun normal yaya düzenini aksatacak ve akışkanlığını zedeleyecektir. 6. Kamu güvenliği ve esenliğine aykırıdır; Söz konusu karar sonucunda yaya geçişlerinin yeraltına alınması ve doğu-batı aksı trafik sürekliliğinin kesilmesiyle kamu güvenliği önemli düzeyde zedelenmekte, acil durum faaliyetleri ve hizmetlerinin sağlanmasında açıklar oluşmaktadır. Bir yandan yukarıda açıklandığı gibi metroda olası bir panik ve izdiham sonucunda olabilecek yaralanmalar ve ölümler, diğer yandan Kızılay Meydanı çevresinde oluşturulan fiziksel engeller nedeniyle acil durumlarda kaçış ve erişim için kullanılması gereken yolların kapanmış olması, acil durum ekiplerinin (itfaiye, polis, sivil savunma v.b.) hareketini zorlaştıracak, yolunu uzatacak ve trafik sıkışıklığı içinde tıkanmasına yol açacak trafik düzenlemeleri ile güvenlik ve ilk yardım hizmetlerinde büyük aksaklıklar yaşanabilecektir. Örneğin Akay katlı kavşağı içinde zirve saatte bir kaç aracın karışacağı bir kaza ve yangın sonucunda ilk yardım ekiplerinin duruma müdahalesi imkansız hale gelebilecek, doğu-batı koridoru da dahil olmak üzere tüm ana koridorlarda trafik ve acil durum hizmetleri kilitlenecektir. Kamu yararına olmadığı, Ankara xxxxx Mahkemesinin xx sayılı kararı ile de sabit görülmüş bulunan Akay Kavşağının yarattığı sorunları çözmek amacıyla oluşturulmaya çalışılan bu çabalar hem bu kavşakta ve hem de merkezin tamamında sorunları ve güvenlik açıklarını artıracaktır. Kızılay, Akay ve Genel Kurmay Kavşakları başta olmak üzere ciddi erişim sorunları yaratan bu trafik düzenlemesi ile oluşan güvenlik açıklarının boyutlarındaki ciddiyet, tek bir kaza veya olayla bile vahim boyutlara ulaşabilecekken, ülkemizin yaşadığı 17 Ağustos depremi gibi bir olağanüstü durumda güvenlik ve acil durum hizmetlerinin düşürebileceği sıkıntının boyutları tahmin edilenin çok üzerinde olacaktır. Dolayısıyla bu düzenlemeler, bir yandan Kızılay istasyonunun, diğer yandan da kent merkezi ve geneli için düşünülebilecek acil durum senaryoları değerlendirildiğinde kamu güvenliğini olumsuz yönde etkilediği ortadadır.
7. Düzenleme, 3194 sayılı İmar Kanunu’na aykırıdır; 3194 Sayılı İmar Yasası’na eklenen bir madde ile (Ek madde 1) “Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standartlarına uyulması zorunludur” hükmü getirilmiştir. Dolayısıyla, eğer bir yol üzerinde yaya geçidi (eşdüzey ya da alt-üst geçit) yapılacaksa, bu yaya geçidinin özürlülerin de kullanımına uygun olması yasal bir zorunluluktur. 572 sayılı KHK'nin yukarıda sözü edilen birinci maddesinde, "fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir kılınması için TSE'nin ilgili standartlarına uyulması" koşulu getirilmiştir. TSE'nin Nisan 1999'da çıkarmış olduğu TS 12576: "Şehir içi yollar -Özürlü ve Yaşlılar İçin Sokak, Cadde, Meydan ve Yollarda yapısal Önlemler ve İşaretlemelerin Tasarım Kuralları" isimli standardın 1.3.7. maddesinde "özürlülerin hareketini kolaylaştırmak için yaya geçitleri düz ayak olmalıdır" ifadesi yer almakta, "yoğun trafikli taşıt yollarında hemzemin yaya geçitlerinin yapılmaması halinde, özürlülerin de kullanabileceği şekilde alt - üst geçitlerin yapılması" açık biçimde belirtilmektedir (TS 12576, s.19). Ayrıca, aynı standardın 1.3.7.2. maddesinde; "... tekerlekli sandalyeli özürlü için gerekiyorsa asansör, merdiven eğiminde hareket eden eğik asansör yapılmalıdır" denilmektedir (EK 3.). Dolayısıyla, ilgili kurumların, 572 sayılı KHK'nın 3194 sayılı İmar Yasası'na getirdiği madde gereği TSE'nin bu standardına uyarak, düzenlemeleri özürlülerin de yararlanabileceği biçimde yapması gerekmektedir. Ancak, mevcut düzenleme ile, yayalar içindeki hareket kısıtlılığına sahip kişiler olan özürlü, hasta, yaşlı, hamile, bebek arabalı, yük taşıyan kişilerin Atatürk Bulvarı üzerinde karşıya geçme olanağı ortadan kalkmakta ya da çok güç duruma gelmektedir. Şöyle ki; henüz asansörler devreye girmediğinden tekerlekli sandalyelilerin ve bebek arabalıların bağımsız olarak yoldan karşıya geçmesi mümkün değildir. Çünkü tekerlekli sandalye kullanan kişilerin yürüyen merdivenlerden yararlanabilmesi olanaksızdır. Yapılmakta olan tek asansör, yalnızca Metro Çarşısı ile Güvenpark arasındaki iniş - çıkışı sağlayacak, yolun karşı tarafında asansörler bulunmadığından hareket kısıtlılığına sahip kişilerin ulaşımı söz konusu olamayacaktır. Metro alt geçit girişlerindeki yürüyen merdivenler, çarşı katına inen tüm merdivenleri kapsamamaktadır. Yürüyen merdivenlerin ardından 12-20 basamak arasında değişen kot farkları vardır. Bu durumda, tekerlekli sandalye kullanan kişilerin, baston kullanan ortopedik özürlülerin ve bacaklarında rahatsızlık olan yaşlıların, bu kot farklarını bağımsız olarak aşabilmesi olanaklı değildir. Ayrıca, konu sadece alt geçide bağımsız olarak inilmesi ve oradan çıkılması ile sınırlı değildir. Metro çarşısı içinde çok fazla sayıda uyaran olduğundan, algılama güçlüğü olan yaşlı insanların ve görme özürlülerin bu alt geçitlerde yön tayin edebilmesi ve gitmek istediği noktaya çıkabilmesi son derece güçtür. Ayrıca, kapalı yerde kalma korkusu (klostrofobi) olan kişiler için kapalı alt ve üst geçitleri kullanmak son derece güçtür. Atatürk Bulvarı bir bütün olarak incelendiğinde, Opera'dan Kavaklıdere'ye uzanan uzun yol kesiminde, hareket kısıtlılığına sahip kişilerin yararlanabileceği yalnızca Zafer Çarşısı ve Orduevi önündeki ışıklı-hemzemin yaya geçitlerinin kaldığı görülmektedir. Böylece, bu uzun yol kesimi boyunca hareket kısıtlılığına sahip kişilerin yalnızca bu noktadan karşıya geçişlerine olanak vererek ulaşabilirlik olanakları/hakları engellenmekte ve ayrımcı bir uygulama haline gelmektedir. Bu durum imar kanununda özürlülerle ilgili getirilen hükümlere açıkça aykırıdır.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda sıralanan bilimsel, hukuki, teknik gerekçelerle, açıkça insan ve yaşam haklarına, temel özgürlüklere, toplumsal eşitlik ilkesine, kamu idarelerinin hiçbir grup yada zümreye ayrıcalık yaparak, diğerine karşı mağdur düşürmemesi yönündeki temel kamu yönetimi ilkesine, kamu yararına, şehircilik ve ulaşım ilkelerine ve onaylı Ankara Ulaşım Planı’na, ulaşım ve trafik planlama ve mühendisliği ilkelerine aykırı olan ve uygulanması halinde kamunun can güvenliği, sağlığı ve esenliği açısından önemli sorunlar yaratacak olan Ankara Valiliği İl Trafik Komisyonu’nun 28.10.2003 tarih ve ……sayılı idari işleminin; kamu kaynaklarının savurganca tüketilmesi, uygulanması halinde oluşturacağı, ticari, kültürel, kentsel zararlar ile, Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti Ankara’ya ait simgesel değerlerin yitirilmesi anlamında telafisi olanaksız zararlara yol açması nedeniyle dava sonuçlanıncaya kadar YÜRÜTÜLMESİNİN DURDURULMASINA ve hukuka, kamu yararına, ulaşım-şehircilik ilkelerine aykırı bu işlemin İPTAL EDİLMESİNE ve yargılama ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi hususunda gereğini arz ederiz
Tweetle
Okunma Sayisi : 8310
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 21.11.2024 - 12:57:08 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |