Mimarlar Madran’ın izinde:

“Doğal ve kültür varlıklarının yıkımına izin vermeyeceğiz”

Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından koruma alanında büyük katkılar sunmuş olan mimar  Emre Madran’ı anma etkinliği gerçekleştirildi.  Düzenlenen oturumlar ve konuşmalarda kültür varlıklarının korunmasının önemine işaret edilirken, son dönemde yaşanan sorunlara dikkat çekildi. Etkinlikte doğal, kültürel varlıkların yıkımına ve talanına izin verilmeyeceği ve mücadeleye devam edileceği vurgulandı

Mimarlar Odası Ankara Şubesi,  doğal ve kültürel değerlerin korunmasında büyük katkılar sunmuş olan mimar Emre Madran’ı  Edep Yahu Buluşmalarının üçüncüsü kapsamında  bir dizi etkinlikle andı.

Bu yıl tema olarak, Madran’ın  meslek ve akademik yaşamı boyunca çalışmalarını yoğunlaştırdığı,  doğal-kültürel-tarihi varlık değerlerin korunması ve korumada yönetsel boyutu oluşturan “Alan Yönetimi" ele alındı.

Etkinliğin açılış konuşmalarını TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Gökhan Yıldırım ve TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Ali Atakan yaptı.

Kültür varlıkları yok ediliyor

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Ali Atakan, “Mimarlar Emre Madran’ın izinde doğal ve kültürel varlıkları korumaya devam ediyor. Doğal ve kültür varlıklarımızın yıkımına izin vermeyeceğiz” dedi.

Atakan, Emre Madran’ın  yaşamı boyunca bulunduğu her alanda doğal-kültürel – tarihi varlıkların korunması, yaşatılması, kuşaklara aktarılmasında çok önemli bilimsel çalışmalar yaptığını ve toplumsal bilinçlenmeye katkıda bulunduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

“Ankara Şubesi olarak değerli hocamızın çalışmalarının ışığında tehdit altındaki yaşam alanlarımızı ve kültürel varlıklarımızı savunmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Dünyada ve ülkemizde sıcak gelişmeler yaşanıyor, sermaye odaklı sürdürülen politika ve uygulamalar, milliyetçi-faşist, dinsel-mehzepsel ayrışma ve çatışmaların prim yapması ciddi sorunlara işaret ediyor.  Ortadoğu’daki savaşın yıkıcı etkileri yaşamı, toplumları, kültürleri ve kültür varlıklarını tehdit ediyor ve yok ediyor. Bu kirli savaşın etkilerini ülkemizde de yoğun bir şekilde yaşamaktayız. Şiddet, çatışmalar, bombaların patlaması, darbe girişimi, Ortadoğu savaşının içinde yer almamız yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine değerlerimizin yok olmasına sebep oluyor, toplumda onarılması mümkün olmayan yaraların açılmasına zemin hazırlıyor.”

Yaşananlara Edep Yahu diyoruz

Atakan,  OHAL uygulamaları ile kör topal devam eden demokrasi anlayışının hukuk, temel hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığına ve adeta 12 Eylül faşist darbesini aratır boyuta ulaştığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

 “Toptancı yaklaşımlarla bilim adamları akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, ilericiler, demokratlar, devrimciler darbecilerle aynı torbaya konularak işlerinden atılıyor, tutuklanarak içeri tıkılıyor. Asıl darbeci ve işbirlikçileri ise serbestçe dolaşıyor. Toplumun biriktirdiği değerlerin yok sayıldığı ayrıştırıcı ve çoğunluk esaslı otoriter anlayış koşullarında bizler ister 10, ister 100 ister 1000 kişi olalım sayılara takılmadan her koşul ve şartta tereddütte düşmeden dayanışma içinde savaşa hayır diyeceğiz. Barışı, hukuku, özgürlüğü ve evrensel değerleri savunacağız ve savunmaya devam edeceğiz. Modern, çağdaş yaşamı ve doğal kültürel alanlarımızı yok etmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Sosyal medyada tartışılan ve odamızın kamuoyuna taşıdığı Anıtkabir’e yaklaşık 5 ay önce plastik çocuk oyun parkı yapılması, toplumsal yozlaşmanın boyutunu ve ülkenin hangi konuma geldiğinin açık bir göstergesidir. Emre hocamızın deyimiyle  'Edep Yahu' diyoruz.”

Yıkıma ve talana karşı mücadele edeceğiz

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Gökhan Yıldırım ise, şunları söyledi:

 “Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden değerli hocamız, meslektaşımız üyemiz Emre Madran’ı anma etkinliğinde bu sene temel olarak Emre Madran’ın meslek ve akademik hayatı boyunca çalışmalarını yapmış olduğu doğal kültürel tarihi varlıklarımızın korunması konusunda yönetsel boyutu oluşturan alan yönetimi belirlendi. Bugün yapılan sempozyum ile kentsel mekanların korunması sürecinin yönetsel boyutunu inceleyerek ‘Neden koruyoruz?’ sorusuna cevap aradık. Özellikle 15 Temmuz ve sonrasında oluşan OHAL koşulları ile birlikte koruma ve restorasyon alanı daha büyük önem taşımaktadır. ÇED süreçlerin ortadan kalktığı ve tüm yıkımların dilendiği gibi gerçekleştirildiğine şahit oluyoruz. Ormanlar, dereler, denizler kısacası tüm ekolojik çevremiz yanlış politikalar nedeniyle talan edilirken, kent ölçeğinde de tarihi ve kültürel yapılar, değerleriyle ele alınmayıp, salt kütleler olarak ele alınıp yerle bir edilmeye çalışılıyor. Bu yıkıma ve talana karşı tarihimizin, kültürümüzün ve mimari belleğimizin korunması için mücadele edeceğiz.”