Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
Tarih : 16.05.2002 Sayı : 07 / 408 ANKARA KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARI KORUMA KURULU MÜDÜRLÜĞÜ’NE ANKARA Ankara İli, Çankaya İlçesi, 1062 ada, 8 parsel’de bulunan taşınmaz, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 21.10.1996 gün ve 4860 sayılı kararıyla tescil edilmiş, Mal sahibince Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde tescil kaydının kaldırılmasına ilişkin dava açılmış, Mahkemenin 16.09.1997 gün ve 1997 / 944 sayılı kararıyla tescile ilişkin Kurul kararı iptal edilmiştir. Kültür Bakanlığı, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin bu kararını, Danıştay 6. Daire nezdinde temyiz etmiş, 6. Daire, 1998 / 5525 sayılı kararıyla 5. İdare Mahkemesi’nin kararının onanmasını öngörmüştür. Bahsi geçen yapının, inşaasından bugüne kadar, 70 yıldır, kente ve kültürel çevreye tarihsel katkısı olmuştur. Kent ve kentli hafızasındaki sürekliliğin sadece sözlü kültürümüzle sağlanamayacağı ve “Taşınmaz kültür varlıklarının korunması”ndaki devamlılığın sürdürülmesi gerekçeleriyle, ilgili yapının tescilini gereği için arz ederiz. Dostluk ve Saygılarımızla, Şekibe ASLAN KÖKSAL Sekreter Üye Yürütmenin durdurulması taleplidir. ANKARA İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen (Davacı) : T.M.M.O.B Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanlığı Konur Sokak No:4/3 Kızılay / ANKARA Vekili : Avukat Serdar Kıran Toros Sokak No:17/17 Sıhhiye / ANKARA Karşı Taraf (Davalı) : Çankaya Belediye Başkanlığı / ANKARA Talep Konusu : Cumhuriyet dönemi özelliklerini yansıtan, Bayındır Sokak No:24’te kurulu yapı hakkında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun vermiş olduğu kültür varlığı olarak tescil kararının Ankara 5. İdare Mahkemesi tarafından kaldırılması üzerine, Koruma Kurulu’nun söz konusu yapının yıkımını engelleyecek başka kararları bulunduğu gerekçesiyle, müvekkilim kurumun, yapının kültür varlığı olarak tescilinin yeniden değerlendirilmesi için Koruma Kurulu’na yaptığı başvuru sonuçlanıncaya kadar, Çankaya Belediyesi’nin yapı malikine yıkım izin ve ruhsatı vermemesi hususunda yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi talebidir. Açıklamalar : 1 – Ekte sunulan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, 21.10.1996 gün ve 4860 sayılı kararı ile, Bayındır Sokak No:24’de kurulu olup, Ankara İli, Çankaya İlçesi, 1062 Ada, 8 parselde kayıtlı yapının Cumhuriyet Dönemi özelliklerini yansıtan ve özellikle kültür varlığı olarak kabul edilerek tescil edilen 2 no.lu parseldeki yapıya bitişik olması gerekçesiyle, kültür varlığı olarak tesciline karar verilmiştir. 2 – Yine ekte sunulan, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun, 19.04.1996 tarih ve 419 sayılı kararı ile, “Koruma amaçlı imar planı onaylanmış kentsel sit alanlarında, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı parseline komşu olan (olayda, dava konusu yapı, kültür varlığı olarak tescil edilen 2 no.lu parsele komşudur.) veya aralarında yol geçse dahi bu parsellere cephe veren parsellerdeki her türlü inşai ve fiziki uygulama için (yeni yapı ve onarım dahil) Koruma Kurulundan izin alınmasına” karar verilmiştir. 3 – Ancak daha sonra, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 1997/13 esas ve 1997/944 Karar sayılı kararı ile, “sadece bir bilirkişi raporuna dayanılarak ve 1 ile 2 no.lu bentlerde belirtilen Koruma Kurulu kararları yok varsayılarak” söz konusu yapının kültür varlığı olarak tesciline ilişkin kaydın kaldırılmasına karar verilmiş ve buna göre de, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, ekte sunulan, 19.03.1999 gün ve 6196 Karar sayılı kararı ile, yapının tescil kaydının kaldırılmasına karar vermiş bulunmaktadır. 4 – Belirtilen tüm bu yasal süreçten sonra Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, değinilen mahkeme kararı ile buna dayanılarak kültür varlığı olarak tescili kaldırılan 1062 ada, 8 parselde kayıtlı yapıyı direkt olarak ilgilendiren yeni bir karar daha almış ve ekte sunulan söz konusu 05.11.1999 tarih ve 664 no.lu ilke kararında, “Koruma alanı belirlenmemiş sit alanı dışındaki tescilli parsellerde, bu parsele komşu olan veya aralarından yol geçse dahi bu parsele cephe veren parsellerin koruma alanı olarak kabul edilerek, bu alanlarda gelecekte yapılacak uygulamalarda aksaklıklara neden olunmaması için koruma kurulundan karar alınmadan herhangi bir uygulama yapılamayacağı” belirtilmiştir. 5 – Diğer yandan, dava konusu 8 parselde kayıtlı yapı, 1932 yılına ait bir bina olmakla, döneminin izlerini taşıyan, Cumhuriyet dönemi kentleşme politikasının mekana yansıyan bir örneği olan gerçekten özgün ve sosyal değeri olan bir yapıdır. Ankara’da, 1930’lu yılları anlatan veya örnek teşkil edebilecek yapılar zaten yok denecek kadar azalmıştır. Bu bakımdan dava konusu türdeki yapıların yok edilmesine sayın mahkemenin cevaz vermeyeceği kanaatini taşımaktayız. 6 – Ayrıca, Ankara 5. İdare Mahkemesi tarafından yapının kültür varlığı olarak tescili kaldırıldığından, yapı maliki, dava konusu binayı yıkarak yeni bir inşaata başlamak üzere, içinde faaliyet gösteren Körfez Lokantası aleyhinde tahliye kararı almış olup yıkım ruhsatı için Belediye’ye başvurmak üzeredir. Her ne kadar müvekkilim kurum, ekte sunulan başvuru dilekçelerinden de anlaşılacağı üzere gerek söz konusu yapının yıkımını ve bu hususta ruhsat verilmesini engellemek üzere ve gerekse, Koruma Kurulu’nun ilgili yapının kültür varlığı olarak tescilini yeniden değerlendirmesi için 09.05.2002 ve 17.05.2002 tarihlerinde Çankaya Belediyesi İmar Müdürlüğüne, 14.05.2002 tarihinde Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğüne, 15.05.2002 tarihinde Kültür Bakanlığı’na başvuruda bulunmuşsa da Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun bu konuda yeni bir karar vermesi için geçecek süre zarfında Çankaya Belediyesi’nin yapı malikine yıkım ruhsatı vermesi ve hatta yapının bir oldu bittiye getirilerek hemen yıkılması ihtimal dahilinde olduğundan, Koruma Kurulu tarafından konuyla ilgili yeni bir karar verilinceye kadar sayın mahkemenizden yürütmenin durdurulması kararı verilmesini istemek zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır. Hukuki Sepepler : 2577. Sayılı Yasa, İmar Yasası, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası ve sair ilgili mevzuat Deliller : Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, 21.10.1996 gün, 4860 sayılı, 19.04.1996 gün 419 sayılı, 05.11.1999 tarih ve 664 sayılı kararları, müvekkilim kurumun Çankaya Belediyesi’ne yaptığı 09.05.2002 ve 17.05.2002 tarihli başvurular, yine müvekkilim kurumun Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğüne yaptığı 14.05.2002 ve 15.05.2002 tarihli başvurular ve sair her tür yasal delil. Sonuç ve Talep : Yukarda arz edilen nedenlerle, dava açıldıktan sonra, mahkemece usuli işlemler için tanınacak süreler gözetildiğinde, yıkım işlemi tamamen icra edilecek olup bu suretle sayın mahkemenin vereceği kararın bir önemi kalmayacağından ve sağlıklı yargısal denetim yapılamayacağından, Çankaya Belediyesi’nin Bayındır Sokak No:24’de kurlu olup, Ankara İli, Çankaya İlçesi 1062 ada 8 parselde kayıtlı yapı hakkında yıkım izin ve ruhsatı vermemesi hususunda, savunma süresi beklenmeksizin yürütmenin durdurulmasına ve tebligatın memur eliyle yapılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. Yürütmenin Durdurulmasını isteyen Vekili Avukat Serdar Kıran
ANKARA, ÇANKAYA, 1062 ADA / 8 PARSEL’DE BULUNAN TAŞINMAZA İLİŞKİN RAPOR (KÖRFEZ LOKANTASI)
1. KONUM VE TANIM : Rapor konusu olan taşınmaz, Ankara İli, Çankaya İlçesi, Yenişehir semtinde, Bayındır Sokak No. 24’de bulunmaktadır. Tapunun 1062 Ada/8 Parselinde kayıtlıdır. Özgün işlevi konut olmakla beraber, 1970’li yıllardan bu yana lokanta olarak kullanılmakta ve Ankara’da “KÖRFEZ LOKANTASI” olarak tanınmaktadır. Yapının güneyinde, Fransız Kültür Derneği, batısında ve kuzeyinde, yeni birer işhanı, doğusunda ise bugün yayalaştırılmış olan Bayındır Sokak yer alır. Parsele, doğusunda yer alan Bayındır sokaktan girilir. Ana yapı, parselin hemen tam ortasında yer almıştır. Ön avlu (doğu) uygun mevsimlerde açık hava lokantası, arka avlu (batı) servis mekanı olarak kullanılır. Ana yapının güney-batısında ve ona yer yer bitişik olarak, sebzelik, soğuk hava deposu ve depo olarak kullanılan müştemilat bulunmaktadır. Yapı iki katlıdır. Bunun yanısıra, batı kısmında bir bölümü kapsayan ve ikişer üniteden oluşan iki bodrum mekanı yer almaktadır. Yapının zemin katına, kuzeyinde yer alan aynı zamanda rüzgarlık olarak da kullanılan bir giriş holünden girilir. Bu hol, lokanta salonlarına ve WC’lere geçit vermektedir. Zemin katın lokanta salonlarının güneyinde mutfak konumlanmıştır. Mutfaktan, batısında yer alan sebzelik ve soğuk hava deposuna, güneyinde yer alan, et ve balık hazırlama bölümlerine geçilir. Her iki bölüm de yapıya sonradan eklenmiştir. Birinci kata, zemin katın batısında yer alan yen ibir merdivenden ulaşılır. Bu katta, güney-batı köşesinde yer alan bir ofis ile, onun karşısında bulunan tek üniteli WC’nin dışında tüm mekanlar lokanta salonu olarak kullanılmaktadır. 2. YAPININ TARİHİ : Yapı, Ankara İçme Suyu Komisyonu Mühendisi Eşref Bey tarafından 1932 yılında kendisi tarafından hazırlanan projesine göre ve tek katı bir konut olarak yine 1932 yılında yaptırılmıştır. Mühendis Eşref, 1933 yılında Ankara İmar Müdürlüğüne tekrar başvurarak yapıya bir kat ilave etmek istediğini belirtmiş ve bu amaçla bir proje sunmuştur. Proje onaylanmış ve 1934 yılında birinci katın inşaatı tamamlanmıştır. 1934 yılında, parselin güneybatısında yer alan mekan garaj olarak yapıya eklenmiştir. Yapı 1972 yılına kadar konut olarak kullanılmış, bu tarihte lokantaya çevrilmiştir. 3. YAPININ GEÇİRDİĞİ DEĞİŞİKLİKLER : Yapı ve batısında yer alan müştemilat yapıları incelendiğinde, yapıldığı dönemden bu yana birçok değişmelerin gerçekleştirildiği ve Ocak 1932’de onaylanan projesinin aynen uygulanmadığı görülmektedir. Batı cephesinde yer alan köşe pencereleri, köşeden uzaklaştırılarak cephenin ortasında konumlandırılmıştır. Birinci katta da batıda balkon düşünülmüş olmasına karşın, bu balkon hiçbir zaman gerçekleşmemiş, buna karşın yapı mutfak hizasına kadar genişletilerek uygulama tamamlanmıştır. Birinci katın eklenmesi sırasında (1934) zemin katın kuzeybatı köşesinde bir camlı sera oluşturulmuştur ve tüm batı cephe boyunca uzanan bir servis terası eklenmiştir. Daha sonraki bir aşamada. Yapının kuzeyine (şu anda saptanamayan bir tarihte), tüm cephe boyunca yer alan bir kitle eklenmiş, giriş buraya alınmış, doğu cephesindeki özgün giriş kapatılmış ve pencereye dönüştürülmüştür. Bu yeni eklenen kitlede bir giriş holü ile, bu holün güney ve kuzeyinde birer oda yer almaktadır. Giriş kapısının önünde, iki basamakla çıkılan bir terascık da bu dönemin bir parçasıdır. Yapı bu geçirdiği değişikliklerle, çeşitli dönemlerin izini taşımakta ve böylece daha zengin bir şema sunmaktadır. 4. YAPININ DEĞERLERİ Bir taşınmazın korunması gerekli bir konuma gelmesi için evrensel ve ulusal olarak kabul görmüş bazı değerler taşıması gerekmektedir. Tescil işlemi bu değerlerin belirlenmesi ve yeterli görülmesinden sonra yapılmaktadır. Tesbite esas olan bu değerler, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası uyarınca hazırlanmış olan “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tesbit ve Tescili Hakkında Yönetmelik”in 4. Maddesinin “f” fıkrasında, sanat değeri, mimari, tarihi, estetik, mahalli, arkeolojik değerler kapsamı içinde; strüktürel, dekoratif, yapısıl durum, malzeme, yapım teknolojisi, şekil bakımından özellik arzetmesi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım yeteri sayıda değeri içermemekle beraber, bazı ölçütleri de koymuş bulunmaktadır. Aşağıda, daha geniş bir perspektifle bakılarak yapının taşıdığı düşünülen değerler tartışılacaktır. · Anı Değeri : Körfez Lokantası, kent sakinlerinin çoğunun yaşamında belli bir yer ve öneme sahipti. Bu önem onun üst düzeyde konforlu, lüks, özgününde lokanta olarak tasarlanmış ve dolayısıyla organizasyonu mükemmel olmasından değil, “ambiyans”ından kaynaklanmaktadır. Lokantanın kendine özgü müşterileri vardır. Gidenlerin çoğu birbirini tanımakta ve yemek sürecinde ilişkilerini güçlendirmektedirler. Bir çok kişi için değişik nitelikte anıları olan bu yapının yokolması halinde geçmişle (kişilere sorulmadan) kopartılmasının sosyal bir diyeti olmak gerekir. Kanımızca kimse bu diyeti ödeme sorumluluğunu üstüne almayacaktır. · Simge Değeri : Körfez Lokantası, Ankara’nın yaşamında önemli bir yeri olan ve gelenekselleşmiş bir kurumdur. İsmi, kent sakinlerinin gerektiğinde buluşma yeri ya da o alandaki kimi başka yapıları tanımlarken kullandıkları bir simge haline gelmiştir. Aynı husus (benzer işleve sahip olan) Tavukçu Lokantası, Karadeniz Lokantası, RV vb. işyerleri için de geçerlidir. Bu yapının yokolması, bir tanımsızlığı getirecek ve belki “Eski Körfez Lokantası” gibi yeğlenmeyen bir olgu haline dönüşecektir. · Belge Değeri : Yapı, Ankara’nın kent merkezinin Yenişehire doğru kayması sürecinde ve bu sürecin de başlarında inşa edilmiştir. Bu nedenle, genç Cumhuriyetin başkentinin kentleşme politikasının ve bu politikanın mekana yansımasının bir belgesidir. Kızılay merkezli bir alanda, bugün Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğü (Gazi Mustafa Kemal Bulvarı), onun karşısında yer alan eski Macar Sefareti, Sandal Lokantası, Mediha Eldem Sokakta bulanan Ziraat Bankası Kreşi ve Ankara Belediye Başkanı konutu gibi birkaç yapı dışında 1930’ları anlatan başka yapı neredeyse yok denecek kadar azalmıştır. Bu ve benzeri belgelerin yok edilmesi, özellikle uluslararası platformda giderek önem kazanan “kent belleği” kavramının da giderek zayıflamasına ve hatta yok olmasına yol açabilecektir. · Mimari Değer : 1932 yılında kendisi de mühendis olan bir kişi tarafından projelendirilen yapı, dönemin tasarım anlayışı, mekan kurgusunu ve cephe biçimlenmesini doğru olarak veren bir örnek olarak değerlendirilmelidir. Yalın cephe çizgileri, iç mekanda o dönemin yaşam biçimiyle uyumlu düzenlemeler, bir dönemin mimari anlayışı yansıtması açısından, mimari değerin ötesinde bir belge değeri de taşımaktadır. · Enderlik Değeri : Sadece yapılar değil, hemen tüm objeler, sayıca az oldukları takdirde ayrı bir değer kazanırlar. Müze kurumunun oluşumu büyük oranda “az” ve “ender” duyulan ilginin sonucudur. Kolleksiyonculuk da “az” olanın, “nadir” olanın sahiplenilmesi ve bu sahipliğin bir prestij biçimi haline gelmesi sonucunda oluşmuş ve gelişmiştir. Bu hususu yapı ölçeğine taşırsak, giderek azalan bir türün örneği olan bu yapıya sahip olmanın, kentliler için bir prestij olgusu unutulmamalıdır. Kentli, o kentin belli bir dönemdeki kimliğini oluşturan ve “ender” olan bir “mal”ının yok olmasına doğal olarak olumlu bakmayacaktır. Unutulmamalıdır ki, kültür varlıkları, sadece onun sahibinin değil, içinde bulunduğu çevrede yaşanların o ülkenin ve giderek tüm insanlığın ortak mirasıdır. Bu ortak mirasın korunmasındaki sorumluluk da tüm insanlık tarafından paylaşılmak durumundadır. Bu paylaşımın tek taraflı bir kararla önlenmesi, kamu yararı sözcüğü ile bağdaşmayacak bir tasarruf olarak görülmelidir. · Sosyal Değer : Yapı 1930’lı yılların bir bürokrat ailesinin yaşam biçimini yansıtmaktadır. Parsel içinde yer alan örneğin garaj mekanı bu bağlamda çok önemli bir öge olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapının kuzeybatı köşesinde (bugün tam olarak okunamayan) bir camlı sera oluşturulması ve tüm batı cephe boyunca uzanan bir servis terası yapılması, moderniteye doğru yönelen başkentin yeni sakinlerinin sosyal biçimlenmesini ve gereksinmelerini en doğru ve somut bir biçimde anlatan mimari artikülasyonlardır. Bunların kaybedilmesi halinde, kentin sosyal belleğinin de önemli bir bölümü yok olacaktır. · Özgünlük Değeri : Yapı, mimari biçimlenmesi ile özgün bir eleman olarak değerlendirilmelidir. Bu özgünlük, sadece tasarımda değil, yapı malzemelerinde, yapım tekniğinde ve işçilikte de kendisini göstermektedir. Kapı ve pencere detayları, merdiven kovası ve içindeki merdivenin biçimlenişi, malzemesi ve yapım tekniği yitirilmemesi gereken “özgün” girdilerdir. Son olarak değinilmek istenen husus “Eskilik” sözcüğü üzerine kurgulanacaktır. Ülkemizde 1970’li yılların ortasında kadar, bir yapıyı kültür varlığı kılan en önemli nedenler arasında onun “eski” olması yatmaktaydı. 1973 yılında çıkan ve Cumhuriyetin ilk koruma mevzuatı olma özelliğini taşıyan yasanın adı “ESKİ ESERLER YASASI” idi. Ancak bu anlayış (batı ülkelerinden daha sonra olmasına karşın) 1970’li yılların ortasında başlayarak önemli ölçüde değişti ve eski olmak, aranan koşullar arasında başatlığını giderek yitirmeye başladı. Yeni yaklaşım, bir objenin onu üreten toplumun sosyal ,kültürel, ekonomik, politik, mimari, sanat vb. özelliklerini yansıtmasın halinde korunmaya değer olacağı yönünde gelişti. Cumhuriyetin 1983’te çıkan ikinci koruma mevzuatı başlığını değiştirdi. “ESKİ ESER” sözcüğünü bıraktı ve “KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA YASASI” adını aldı. Yapıların ülke yaşamında önemli olaylara sahne olması, yapıldığı dönemin yaşam biçimini yansıtması, bir mimari akımın parçası olması vb. birçok çağdaş girdi oluşturmaya başladı. Bundan da öte, 2863 sayılı yasa ile kurulmuş olan ve Ülkemizde korumayla ilgili olarak tüm kurum ve kuruluşların uyması gerekin ilkeleri belirleyen “KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA YÜKSEK KURULU” 5.11.1999 gün ve 662 sayılı ilke kararında “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı envanterlerinin tamamlanmamı olması nedeniyle, Erken Cumhuriyet Dönemi Yapılarının Koruma Kurulu görüşü alınmadan yıktırılmaması yönünde gerekli önlemlerin alınmasını” öngörmüştür. Bu husus, ülkenin bu en yetkili kurumunun erken Cumhuriyet Dönemi yapılarına verdiği önemin bir göstergesidir. Kültür varlığı olarak tescil edilmiş olmasa dahi, bu dönem yapılarının belli denetimden geçmeden yok olmamasını öngören bu ilke karşısında, aynı dönemi ait ve kültür varlığı olmaya hak kazanmış yok olmasına yönelik karar ve eylemlerin haklılığı ve bilimselliği tartışılmaya değer bir konu olarak görülmektedir.
--- o ---
Tarih : 16.05.2002 Sayı : 07 / 408
ANKARA KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARI KORUMA KURULU MÜDÜRLÜĞÜ’NE ANKARA
Ankara İli, Çankaya İlçesi, 1062 ada, 8 parsel’de bulunan taşınmaz, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 21.10.1996 gün ve 4860 sayılı kararıyla tescil edilmiş, Mal sahibince Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde tescil kaydının kaldırılmasına ilişkin dava açılmış, Mahkemenin 16.09.1997 gün ve 1997 / 944 sayılı kararıyla tescile ilişkin Kurul kararı iptal edilmiştir. Kültür Bakanlığı, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin bu kararını, Danıştay 6. Daire nezdinde temyiz etmiş, 6. Daire, 1998 / 5525 sayılı kararıyla 5. İdare Mahkemesi’nin kararının onanmasını öngörmüştür.
Bahsi geçen yapının, inşaasından bugüne kadar, 70 yıldır, kente ve kültürel çevreye tarihsel katkısı olmuştur. Kent ve kentli hafızasındaki sürekliliğin sadece sözlü kültürümüzle sağlanamayacağı ve “Taşınmaz kültür varlıklarının korunması”ndaki devamlılığın sürdürülmesi gerekçeleriyle, ilgili yapının tescilini gereği için arz ederiz.
Dostluk ve Saygılarımızla,
Şekibe ASLAN KÖKSAL Sekreter Üye
Tweetle
Okunma Sayisi : 18311
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 08.11.2024 - 16:00:54 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |