Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
25 Mart 2019 “Faşizm koşullarında yanyana durmak zorunluluk gerisi Lafü-Güzaf” Yerel seçim yaklaşırken, “yerel yönetim ve yerel siyaset panelleri devam ediyor. Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen “Yerel Yönetim Yerel Siyaset” konulu söyleşiye Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve gazeteci Sedat Bozkurt konuşmacı olarak katıldı. Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Merkezi’nde gerçekleşen söyleşiyi Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu, mühendis, mimar ve vatandaşlar da izledi. Söyleşide konuşma yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Toplum umutsuzluk içerisinde 24 hazirandan sonrada bir kimsesizlik sendromu ile karşı karşıya kaldı. Rejim değişti yeterince tepki koyulamadı. Yerel seçim süreci bu koşullar altında gerçekleşecek ve herkes sandığa temkinli gidecek. Toplum sorunları kavramada ve gereğini yapmada siyasetin çok çok önünde iktidarı geriletmek ve siyasete mesaj vermek için bir kez daha sandığa gidecek. Stratejik oy kullanma geçirgen ilişkilerin örgütlenmesi bir kez daha yerel seçimlere umutlu ama temkinli bakmamızı getiriyor. Faşizm koşullarında yan yana durmak zorunluluktur. Bu açıdan yerel seçimler inanılmaz bir konjoktür.” Umudu örgütlemek gerekiyor Candan şöyle devam etti: “Ayrı ayrı yerlerde de olsa toplum, aynı yerde tek vakaya odaklanmış bir şekilde yan yana duruyor. Toplum Anadolu’ya uyan bir yan yana gelişi kendi aklı ve zorunluluğu ile kurmuş oldu. İktidar bugüne kadar kazanamayacağı seçime girmedi ama şimdi panik durumundalar. Karşımızda aslında düşen bir siyaset yaklaşımı var bunun sandıkta tescillenmesi gerekiyor Adaylaşma süreçlerinden hepimiz rahatsızız, eleştiri hakkımız saklı kalmak kaydıyla iktidarın geriletilmesi uzun erimli demokrasi mücadelesinde bizlere biraz nefes aldıracak. Mücadele uzun erimli, yerel seçimler sonucunda ,kentler el değiştirsede her şey mükemmel olmayacak ama herkesle ortaklaştığımız bir zemin var. Herkesin ortak noktası Cumhuriyet değerleri ve dayanılmaz ağırlıktaki ekonomik kriz. Önemli olan umudu ve dayanışmayı örgütlemek. Yerel yönetimler açısından yaratıcı umudu projelendirenler, ekonomik krizde dayanışmayı ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayanlar ayakta kalacak.” Neoliberal politikaların ikinci kuşak yapılanması AKP eliyle yapıldı Candan, geçmişten bugüne neolibaral politikaları ve gelinen süreci şöyle özetledi “Bu yeni başlamış süreç değil. 12 Eylül’den neoliberal ekonomik düzene geçildi ve sermayenin uluslararasılaşması süreci ortaya çıktı. Cumhuriyetin biriktirdiği bütün değerler özelleştirilerek aslında dünya çapında kurulan yeni dünya düzenine eklenmemizi istediler. 12 Eylül darbesi bunun bir yolu idi Özal hükümetinin iktidara gelmesiyle neoliberal politikaların birinci kuşak yapılanması Turgut Özalla hayata geçirdiler.1994’ önce yerel yönetimlerle iktidara geldiler, sonra özelleştirme ile birlikte neoliberalizmin sağladığı olanaklar, eğitim sağlık ve kentleşme odaklı 2.kuşak neolieral politikaları hayata geçirmek için 2002 yılında AKP iktidar oldu.Tesadüf değildi gelişleri, neoliberal politikalar ve siyasal İslam bakışı ile Türkiye kıskaç altın alındı. Siyasal İslam bakış açısı ile Cumhuriyet rejimi ile hesaplaştı Cumhuriyet değerlerini alt üst etmeye çalıştı. Hem yerel hem merkezi iktidar eliyle fabrikaların satılması özelleştirilmesi satılması Cumhuriyet döneminde yapılmış o dönemi temsil eden bütün yapıların yok edilmesi bu rejimle hesaplaşmanın mekana yansımalarıydı. Cumhuriyet’in kamusal mekanı olan meydan kavramı üzerinden kurguluyordu. Çünkü demokrasiyi önceliyordu. Bu meydanda kültür sanat hepsi kamusal buluşma mekanı iken bugün bizim kamusal mekanlarımız meydanlar değil. Kamusal mekanlar artık cami avlusu olmaya başladı her 200 her 400 metrede Siyasal İslam’ın mekansal simgesi olarak camileri görüyoruz. AKP iktidarı geldiğinde yüzde kentleşme 65’ti şimdi yüzde 93’e ulaştı. Bunu mevzuat değişikliği ile yaptılar. Sanal büyüme yaşandı. Bir sabah kalktığında köylü toprağından koptu kentli oldu bir anda. Kentle herhangi bir ilişkisi olmamış bu kesimi sosyal yardımlarla kendilerine bağladılar, üreten değil tüketen bir toplum yarattılar, şimdi o yüzde 30’u çok iyi konsolide ediyorlar.” “AKP’nin kurduğu bu sistemle yerel yönetimler, rant kapısı oldu, rejimle hesaplaşmanın kentsel mekana yansımasının koordinasyon merkezi oldu. Cumhuriyet in çağdaş mekanları ve kamusal alanlarını yok etti. Önce binaların cephelerini sonra içeriği değiştirdiler. Kaçak Saray en üst noktada Cumhuriyetin en temsili mekanı AOÇ’de yapılması rejimle hesaplaşmanın bir ürünüdür” diyen Candan, 31 Mart yerel seçimlerinde herkesi oy kullanmaya davet ederek, kentlerimizi ve geleceğimizi talan edenlere mesaj vermek zamanıdır. Faşizme karşı yanyana durmak zorunluluk gerisi Lafü-Güzaf dedi. Bu ülkenin umudu yüzde 55-60 olan bir kitle var. Onların ise hikayeleri yok Gazeteci Sedat Bozkurt ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Onların hikayeleri ve bir öyküleri yok .AK Parti artık homojen yönetilen bir parti değil. Ben ülkenin insan malzemesinin yüzde 60’ına inanıyorum hala çünkü bir illüzyon var. Bu illüzyonu televizyon sayesinde yapıyorlar. Sizin bilmeniz gereken şeyleri sunuyorlar Umudum var çünkü iklim değiştiği zaman hakim iklimine dönecek bir nüvesi var. Çünkü temeli çok sağlam atılmış bir devletimiz var bütün bunlara rağmen yıkılmadık. Bütün bunlara rağmen böyle gitmez. Bu ülkenin öyle ya da böyle bir demokrasi geleneği var beni umutlu yapan bu. Ekonomi belirleyici, çok daha vahim bir tabloya giderse 2 Nisanda IMF ile dahi anlaşabilir. Toplumsal ve stratejik maliyetleri çok yüksek olur. Türkiye’de özgür medyamız olamaz çünkü Türkiye bir rejim sorunu var. Türkiye’de dördüncü güç olarak medyayı kurumsallaştıracaksak yasama yürütme yargı olmazsa bunları denetleyecek dördüncü güç olarak, medya denetleyeceği gücü yerine getiremez. Medyanın yüzde 95’i iktidarın kontrolü altında. Yerine getirdikleri hiçbir işlev gazetecilik faaliyeti değil. İnsanlar haber vermek gibi dertleri yok tam tersine haberleri saklıyorlar. İnsanlar haberleri olursa rahatsız olurlar. Çocuklar taciz edilirken insanım diyen birisinin buna sessiz kalması mümkün değil. Buna ses çıkarır. Bu medya düzeninde insanların aynı sorunlar için örgütlenmeleri çok mümkün gözükmüyor. Meslek örgütlerimiz ve muhalefetteki partilerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız çok kolaylaştırıcı değiller. 31 Martta dair umutlar besliyorum. Kolay değil hem de çok zaman alacak. Bugüne kadar görece ekonomik refah üzerine müthiş bir siyasal İslam’la siyasal İslam’ın eksik kaldığı yerde milliyetçi söylemle ülkeyi yönettiler ilüzyona uğramış bir kitle hala bu insanların illüzyonda olduğunu görüyoruz ama ekonomi diye de bir bilim var. Sokağa çıktığımız zaman bakkala gittiğimiz zaman bu sihir bozulur. Bir de ABD faktörü. Bu adamların muhalefeti baktığınız zaman ekonomik baktığınız zaman da ABD’dir. Referandum benim için çok önemli bir kriter. Referandumda sosyalistler, komünistler, İslamcılar, Kürtler bu anayasal düzene sahip çıktılar. Çünkü gelen daha kötü. Bu bir nitelik göstergesidir. Bütün devlet güçlerinin kullansa bile ikna edemediği bir blok olarak muhtelif kimliklerden oluşmuş bir kitle var. Yüzde 50, 65’lardan söz ediyoruz bu ülkenin umudu. Oransal olarak baktığımız zaman, yüzde 10’larla ülkenin kaderleri değişiyor. Tüm mesele bunu bir arada örgütlemek.” TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 2511
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 07.10.2024 - 17:04:38 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |