Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
İTALYAN KENTLERİNDE SOLA YÖNELİŞ VE KENTSEL KAMU POLİTİKALARI Michael AIKEN, Guido MARTINOTTI University of Wisconsin & University of Pavia, ITALY Tercüme: Mehmet TUNÇER, Doç.Dr.
1970’li yıllar, İtalya ve İtalyan kentleri için dramatik bir dönem olmuştur. Ekonomik kriz, terörizm, refah tutarlarındaki patlama ve bütçe açıkları, aşırı borçlanmış kentler, bu on yılın İtalyan Kentleri açısından karakteristiğidir. Bu dönem, aynı zamanda komünist güçlerin dramatik olarak yükselişi ve “kırmızı” yöneticilerin yerel yönetimlerde giderek artan bir şekilde yer alması dönemidir. Özellikle bu durum büyük kentlerde egemen olmuştur. 1975 yılına kadar, merkezi İtalya’da orta-boy kentlerde yer alan sol yöneticiler, daha sonra İtalyan kentlerine hakim olmuşlardır. Örneğin, İtalyan Komünist Partisi (PCI) 8086 İtalyan Kömününün %30’una dahil olabilmiş (1974), fakat bu oran 1975 yerel yönetim seçimlerinde %34’ün üzerine çıkmıştır. Nüfusu 5000 ve daha büyük 1884 kentte, PCI’nin kent yönetimine katılımı daha dramatik olmuştur.1974’deki %36’lık oy oranı 1976’da %46’ya yükselmiştir. 1975 öncesi, PCI giunta yönetimine İtalya’nın en büyük on kentinden sadece Bolonya’da katılmış iken, 1975 ve 1976 Belediye Seçimlerinde sadece Palermo ve Catania’da giunta yönetime katılamamışlardır. İtalya kentlerindeki “kırmızı” yöneticilerin deyimi ile ilgili şu sorular sorulabilir. Ne tür politikalar izlediler ve ne başarılar kazandılar? Hıristiyan Demokrat Partinin kontrolündeki bir kapitalist ülkede, yerel sosyalizm politikaları uygulayabildiler mi? Bu sorulara kesin cevaplar verilememektedir. Çünkü bu aşamada yeterli bilgi ve veri bulunmamaktadır. Bazı parçacı cevaplar, 1971-1976 Döneminde İtalyan kentlerindeki sol giuntaların incelenmesi ile verilebilir. Bu soruya geçmeden, öncelikle PCI’nin yerel yönetimlere karşı uyguladığı stratejiler ve PCI ile diğer sol partilerin kazançlarına katkıda bulunan faktörler incelenecektir. PCI’NIN YEREL YÖNETİM STRATEJİSİ İtalya’da, PCI, Fransız Komünist Partisi gibi 1946 idari seçimlerinde oldukça başarılıydı ve yerel yönetimlere geniş bir şekilde katılmıştı. Anti-faşist havaya sahip olmakla ve seçmenlere kolayca ulaşmakta başarılıydı. Bu başarı, 1951-1955 yerel seçimlerinde azaldı ve Orta İtalya’nın geleneksel “kırmızı kültürü”ne sahip kesiminde az çok süregeldi. PCI’nin stratejisi, Parti Sekreteri Palmira Togliatti’nin Rinascita’nin ilk sayısının başyazısında (1974) özetlendiği gibi, prestijli Komünist Teorisinin iki yönden gözden geçirilmesine dayanıyordu. Bir yandan, parlâmento seviyesinde aktif katılım ile sistem içinde özellikle yeni bir demokratik bünye oluşturma deneyimi ile yasallık kazanmıştı. Öte yandan, çevrede kontrol kazanmış ve partiyi sivil toplumda geleneksel Sosyalist görüşe göre oluşmuştu. Savaş sonrasında PCI, desentralizasyon taraftarı değildi. Hıristiyan Demokratlar (DC) is desentralizasyon istiyorlar ve ulusal düzeyde güç kazanmanın, kendi politik aktivitelerini ulusal düzeyde yoğunlaştırmakla daha kolay olacağına inanıyorlardı. 1960’lar boyunca, her nasılsa bu davranış yavaş yavaş değişti, “kırmızı alt kültüre” sahip merkezde ve artan kentsel protestoların, karşı koyuşların bulunduğu kentlerdeki yerel yönetimlerde dikkate değer bir başarı kazandılar. PCI’nin yerel kentlilere yakınlıkları ve taleplerine cevap verme potansiyelleri yüzünden, yerel yönetimler önem taşımaktaydı ve geniş reform programlarını uygulamak için yeterli güçleri olmalıydı. PCI’nın yerel yönetimler kontrolüne gerçekten katıldığı kentlerde; etkinlik, zayıflılık, eşitlik ve iyi yönetim politikalarını mevcut çerçeve içinde vurgulamayı denediler. DC’nin ulusal hükümeti kontrol etmesi ve koyduğu sınırlar, reform programının tamamını yürütmeyi zorlaştırmaktaydı. Bu, PCI’yı yerel yönetimlerin kurum ve kuruluşlarında reform yapmaya ve bölgelerde yerel yönetimlerde daha çok özerklik sağlamaya doğru götürdü. Yerel ve ulusal konulardaki yakın ilişkilerde, PCI yerel yönetimlerin kendi sorumluluklarının yerine getirilmesinin ancak ulusal yönetimin kompozisyonundaki bir değişim ile olacağını, bunun da PCI’nin ulusal seviyede yönetim koalisyonuna katılması anlamına geldiğine inanıyordu. PCI kentlerin yönetimine katılmayı başarabilirse ve daha önemlisi, etken ve etkili olarak yönetmeyi başarabilirse bu tür bir strateji bir bütün olarak işleyebilir. İTALYA’DA SOLUN YÜKSELMESİNE NEDEN OLAN KOŞULLAR Solun İtalyan Kentlerindeki son yıllarda görülen başarılarına neden olan genel ve özel faktörler şunlardır: Refah Artışı II. Dünya Savaşı sonrası döneminde gelişmiş sanayi toplamları, yönetimin refaha ilişkin fonksiyonlarında bir patlama deneyimi yaşamışlardır. Daha güçlü ve daha özerk olan yerel ve bölgesel idarelerin kurulmasına bir gereksinim doğmuştur. Bu eğitimin bir fonksiyonu, izolasyon ve merkezi artan servis taleplerinden korumaktır. Refah devletinin yükselişi, bu nedenle, ara kurumların stratejik öneminin artışı ve ulusal (merkezi) kuruluşlara göre özerkliğinin artışına sebep olmuştur. Bu eğilim İtalya’da da görülmüş, refah harcamalarındaki paya rağmen, - sağlık, emeklilik ve işsizlik gibi – kamu idaresince destekleyici, refah fonksiyonlarını yürütmektedirler. Bundan da öte, sağlık sistemindeki son yıllardaki reformlar ile, bölgesel idareler artan bir şekilde bu sektörde işlev kazanmışlardır. İtalyan ulus-devlet sisteminde yerel yönetimlerin bu artan rolü, PCI’nin stratejisini anlamada yarar sağlayacaktır. Kentsel Sosyal Yapıdaki Değişimlerde Uzun – Dönem Etkiler İtalya’nın savaş sonrası dönemindeki ekonomik harikası, kırsal güneyden kentsel kuzeye büyük bir göç getirmiş ve kuzeyde yeni bir işçi sınıfının doğuşu ve artan bir kentleşmenin sonucu olarak doğmuştur. Tarrow (1979); bu yeni çalışan sınıfı (işçi sınıfını) aşağıdaki gibi tanımlamaktadır: “Bu yeni işçi sınıfı kısmen yarı-ustalık isteyen ya da niteliksiz işlerde çalışmış, fakat aynı zamanda, kuzeyde organize olmuş birincil iş gücü pazarına nitelikli işlere kaymışlar ve organize olarak, disipline olarak politik bakımdan bilinçli hale gelmişlerdir. Bu disiplinsiz ve sık sık militan ‘kitle işçileri’ ve politik olarak ‘sanayi üçgeni’nin iyi örgütlenmiş çalışanları, fabrikaların yoğun konsantrasyonu içinde ve Kuzey İtalya çalışan sınıf mahallelerinde gelip geçici bir nitelik taşımışlardır.” Fakat, çalışan sınıflara ek olarak başka yeni kent sakinleri de vardı. Bunlar, sadece geleneksel beyaz-yakalı işlerde çalışanlar değil, çevresel sektörlerde çalışan marjinal işgücüydü. Bunlar organize iş gücü ve organize kitle partilerinin dışında kalmışlardı (Tarrow, 1979). Bu nedenle, birçok kent önemli sayıda marjinal sosyal gruplar içermekte ve bunlar da hareketlilik için olgun bir durumda bulunmaktaydı. Hızlı Laikleşme Yukarıda belirtildiği gibi, İtalya büyük bir oranda kırsal ve Katolik bir ulustan, kentsel ve sanayileşmiş bir topluma doğru değişmiştir (Tarrow, 1979). Bunun sonucunda Katolik kilisesinin etkisi zayıflamış ve bunun bir göstergesi olarak kilisenin yasaklama (denetim) niteliği son bulmuş, medeni kanun gelişmiş ve dini evliliklerde bir azalma olmuştur. Bunların yanında seksüel ilişkiler ile ilgili hayat tarzlarında dikkate değer bir gelişim ile kitle iletişim araçlarında serbest konuşma yayılmıştır. 1974 boşanma referandumu bu laikleşmeyi sembolize etmiş ve katkıda bulunulmuştur. Bu gelişmeler büyük bir oranda kentsel alanlarda, kırsal tutuculara karşı olmuştur. Sol bu konuları, Katolik kilisesi ve Hıristiyan Demokratlara karşı ve onların pek çok taraftarına karşı başarı ile kullanmayı bilmiş, özellikle kentsel alanlarda boşanma karşıtı koalisyon ağır bir şekilde yenilgiye uğramıştır. Toplumsal Taleplerin Artışı Yeni kent yerleşiklerinin artan politik ilgileri, daha fazla ve her düzeyde artan kamu ve yerel servis talepleri ile sonuçlanmıştır. 1968 hareketini takip eden yıllarda daha çok katılıma olan talep, mahalle hareketleri ve sonuç olarak pek çok kentte yerel yönetimin desantrilize edilmesi ile sonuçlanmıştır (ELIA, et al., 1997). Hükümet, bu talepleri yeterli bir şekilde karşılayamamıştır. Sol partiler, özellikle PCI, bu konular üzerinde önemle durmuş ve bu memnun olmayan kesimi harekete geçirebilmiş, özellikle 1975 – 1976 yerel ve merkezi seçimlerde başarılı olmuştur. Kentsel, Sosyal ve Mali Kriz Solun 1970’lerin ortalarındaki başarısını anlamak için hala önemli bir ana faktör bulunmaktır. Bu da İtalyan kentlerindeki kentsel bunalım ile ilgili görülmektedir. Sadece kentlerde değil, bilhassa güneyde işsizlik, yetersiz ve standart dışı konutlar, hava kirliliği ve gürültü ve bazı kentlerde çok kötü sağlık koşulları bulunmaktadır. Petrol krizinin ekonomi üzerindeki bütüncül etkileri ve yerel finansmandaki krizler nedeniyle, 1970’lerin ortalarında bütün bu talepleri karşılamak imkansız olmasa bile çok güçleşmişti. Bunun bir sonucu olarak, pek çok kentte harcamalar kentin gelirlerini çok fazla aşmıştı. Bu da büyük bütçe açıkları ve pek çok İtalyan Kentinde bütçe krizlerine neden olmuştur. Bu koşullar sol partilerin başarısına, özellikle PCI’nin başarısına yol açarken, daha sonra solun İtalya’nın hemen hemen bütün büyük kentlerinde idareyi eline geçirmesine sebep olmuş, ele avuca sığmaz diye düşünülen pek çok sorun ile sol ilgilenmiştir. Pek çok kent fantastik olarak bu bütçe açıklarıyla büyük büyüme oranları yaşamıştır. Örneğin, 1970-1974 arasında, yerel yönetim borçları (açığı) 8.646 milyar Liretten, 16.717 milyar lirete; ya da, %14’ten %17’ye yükselmiştir. 1977’de hükümet “Stammati Kanunu” ile duruma müdahale etmiş ve daha sıkı kontrollerle yerel yönetimlerin harcamalarına bir sınır koymaya çalışmıştır. Bu kanun; mevcut harcamaların dondurulmasını, yeni eleman alımının durdurulmasını, kredilerin dondurulması ve bundan böyle gelirlerin %25’ini aşmamasını getirmiştir. Çoğu gelişmiş sanayi demokrasilerinde kentsel bütçe krizlerinin sürekli bir hastalık olmasından dolayı (Sharpe, 1981) İtalyan Şehirlerindeki bütçe krizleri 1973 – 1977 döneminde bilhassa akut (şiddetli) hale gelmiştir. Geniş bir yelpazeye yayılan sorunlara yeterli ve tatmin edici bir çözüm getirilememesi, pek çok sol-kanat yöneticilerin fakir kesim, işsizler ve yabancılaşmış kesim tarafından saldırıya uğratılmasına neden olmuştur (Tarrow, 1979; Chubb, 1980). 1977’de “kırmızı-kızıl” kültürün kalbi olan Bolonya’da bile böyle olmuştur. Sol Partilerin başarısı için oluşan bu faktörlerin hepsi bir araya getirildiğinde, özellikle PCI, 1975’teki yerel seçimde başarılı olmuştur. Fakat, İtalya’daki sol giuntaların deneyimi, 1975 öncesi ve belirgin bir şekilde sola kayışın yaşandığı 1975 sonrasında nasıl olmuştur? Örneğin; Toronto’daki sol kanat giunta, oyların büyük bir çoğunluğunu alarak seçilirken, Napoli’de Hıristiyan Demokratik Partinin tavizleri üzerine kurulu azınlık sol kanat koalisyonu giuntayı kontrol etmektedir. Bu farklılıkları çok uzatmak istemediğimizden, örnek çalışmaları üç kategoride tartışacağız. i. Eski Sol Yöneticiler ii. Güçlü İşçi Sınıfı geleneği bulunan kentlerdeki yeni sol yöneticiler iii. Zayıf İşçi Sınıfı geleneği bulunan kentlerdeki yeni sol yöneticiler Bu sınıflama, sol yöneticilerin deneyimlerini, en uygun durumdan en az uygun duruma kadar incelememize imkan verecektir. SOL KOTROLLÜ DAHA ESKİ YÖNETİMLER BOLONYA: Batı Avrupa’daki belki de hiçbir komünist kontrollü kent, Bolonya kadar dikkat çekmemiştir. 1946’dan bu yana PCI tarafından kontrol edilen kent, günümüzde PCI-PSI (İtalyan Sosyalist Partisi Koalisyonu) tarafından yönetilmektedir. 36 yıllık komünist kontrolü süresince, yerel yönetimin politikalarında dikkate değer değişiklikler olmuştur (Cf. Porcu, 1979). Bolonya’yı kontrollerin başlangıcında, PCI, şehrin çalışan kesimlerini (işçi sınıfını) savunmak amacıyla politikalar geliştirmiş ve “kırmızı” yönetimi kentte yasallaştırmıştır. Dengeli bütçe ve etkin bir yönetim, başka deyişle “iyi yönetim”, bu politikanın damgasıdır. 1950’lerin sonu ve 1960’ların başlarında; ikinci dönem boyunca, politikalar kentin ekonomik kalkınmasına yönelmiş ve idari yerinden yönetim ve daha sonraki amaçları elde etmek amacıyla dengeli bir bütçe politikası izlemiştir. 1960’lrdadn bu yana, üçüncü dönemde, dengeli bütçe politikası yavaşça terk edilerek, sosyal servis politikalarına (bakım evleri, ana okulları, sağlık servisleri, kütüphaneler ve yaşlı ve güçsüzler için servisler) ve kamu konutları, düşük maliyetli ya da serbest kamu ulaşımı ve ekonomik gelişmeye yönlenilmiştir. Bu politikaların sonucu gelirin dağılımını dolaylı olarak etkilemiştir. 1975’deki ekonomik bunalımdan bu yana, bu servislerde belirgin bir azalma olmuştur (Cf. Porcu, 1979). Ferraresi ve Tossi’nin (1979) Bolonya üzerinde yaptıkları çeşitli kriterlerde; PCI’nin Bolonya’da sosyal sınıf ilişkilerinde değişiklik yapabilecek politikalar geliştirmek istemelerine rağmen bunu yapmada büyük bir oranda ölçülü ve sınırlandırılmış olduğu yer almaktadır. Politikaları radikal olmaktan çok reformistti ve bu reformist politikalar bile 1970 ortalarında finanssal (mali) kriz tarafından tehlikeye atılmıştır. FLORANSA: Bir PCI-PSI sol koalisyonu da Floransa’da 1975’de bir Merkez Sol (PSI-PSDI-DC) koalisyonunun yerini alarak giuntada toplumsal yönetimin yerini almıştı. (Bütün bu kısaltmalar için bakınız TABLO 2) Seidelman (1981), yeni sol yöneticilerinin ilk ve başlıca girişimleri olarak konut desentralizasyonu yapmalarının sonuçlarını tanımlamıştır. Bunun yeni güç odakları yaratacak şekilde sonuçlandığını belirlemiş, şehir yönetimi ile, bazı mahalle konsülleri arasındaki ve partinin kendi iç çelişkilerinin oluşması olarak sonuçlandığını belirtmişlerdir. GÜÇLÜ İŞÇİ SINIFI GELENEĞİ BULUNAN KENTLERDEKİ SOL KONTROLLU YENİ YÖNETİMLER TURIN: 1975’de bir laik-sol koalisyonu (PCI-PSDI-PSI) Turin’de giunta yönetimindeki merkez sol koalisyonunun (PCI-PSDI-PRI-DC) yerini almıştır. Komünist Belediye Başkanı, Diego Novelli, en büyük önceliği okul sisteminin reformuna vermiştir. 1977’de şöyle demişti: “Bizim planımız, toplumu yeni temeller üzerinde yeniden kurmaktır ve biz bunu en genç nesilden, çocuklardan başlayarak yapacağız. Bizim son iki yılda en büyük yatırımımız okulları geliştirmektir. Bu sadece eğitimsel bir faktör değil, aynı zamanda manevi ve medeni bir eğitimdir.” Buna ek olarak, Novelli, yerel yönetimin desentralizasyonu ve vergi politikalarında reformu vurgulamaktadır. 1977’de yapılan bir görüşmede; İtalya’nın en büyük kentlerinden birinin Belediye Başkanı olarak sorumluluğun felsefesini şöyle özetlemiştir: “Biz, bu toplumu değiştirmek istiyoruz, farklı değerlere sahip farklı ve yeni bir toplum kurmak istiyoruz. Sosyalizm bizim için, fikir özgürlüğü bulunan bir sistemdir. Karşılaştırmak için, demokrasinin, katılımın bulunduğu ve insan istek ve arzuları ihtiyaçları ve değerleri üzerinde duran yoğunlaşan bir sistemdir.” MİLANO: 1975’de bir laik-sol yönetim (PCI-PSI-PSDI), giuntayı yöneten bir merkez sol merkez koalisyonun yerine geçmiştir. İtalya’nın “manevi” başkenti olan ve en büyük metropoliten merkezinin objektif olarak önemine rağmen, Milano üzerine yapılan çalışmalar dikkate değer şekilde eksiktir. Dağınık ve eksik belgeler nedeniyle, sol-kanat yönetimin işbaşına geçişi, kent yaşamında dramatik ya da radikal değişiklikler yapmıştır. Bu Ferraresi ve Kemeny’nin (1977), İtalya şehir tipolojilerindeki metropoliten sosyal yapıdaki değişik sosyal bileşenler arasındaki hassas dengeye ve farklılığa bağlı olduğu kadar, bir bakıma da aralarında sosyalistler ve komünistlerin bulunduğu Milano’nun sol kanat politik liderleri tarafından karakterize edilen pragmatik (yararcı) reformizm niteliği ile bağımlıdır. Komünist Belediye Meclisi Üyesi Maurzio Mottini tarafından söylenen bir cümle bu noktayı çok iyi tasvir etmektedir: “Giunta farklı sosyal güçler, özellikle ticari birlikler ile bağlantılarını güçlendirerek hareket etmektedir. Aynı zamanda diğer basamakları da almakta, özellikle Milano’nun ekonomik sorunlarının ele alınacağı bir konferans, sanayici ve iş adamları ile ilişkiler oluşturmak, sadece politik değil, kentin önemli sosyal ve ekonomik yükünü taşıyan kişilerle ilişki kurmak gibi. Diğer sosyal katmanlar (işçi sınıfı dışında); iş verenler, tüccarlar ve finansatörler gibi diğer sosyal ve ekonomik güçler ile ilişki kurarak, hepsinin üstünde politik kapasitemizi deneyerek, onlara giuntada Komünistlerin varlığını göstermeliyiz. Bu Milan kadar önemli bir toplulukta kendi başarı ve gelişimlerini garanti etmelidirler.” (World Marxist Review, 1977) Milano’da yeni seçilmiş sol yöneticilerin başlıca önceliklerinden biri; yerel mahalle konseyleri kurarak desatralize olmaktır. Bu Floransa’da olduğu gibidir. Bu yerel organizasyonların gerçek güç dağılımları kendi kamusal yapılarına tam olarak uymakta ise de, Milano’da bu dönemde belki de en liberal olduğu görülmektedir. 1973-1977 döneminde İtalya’yı karakterize eden yerel finansman krizi, her yönde olduğu gibi Milano’da da etkili oldu; yeni sol yönetimin kamu yatırım programını yavaşlattı. Biz dizi kamu yatırım programı yürütülmüştü. Bunlar arasında; metropoliten hızlı transit sistem ile (Passante Ferroviario) metro sistemini sonuçta bağlayacak üçüncü bir metro sistemi, büyük bir konut projesi – ki bu planlanmış ve Milano’nun ciddi boyutlardaki konut sorununu çözecekti. Milano’nun İtalya’da genellikle en iyi kentsel yapıya sosyal servis programına sahip olduğu belirtilmelidir ve yeni sol yöneticiler uzun süren bir gelenek sonucu oluşmuş kentsel politikaları uygulamışladır. ZAYIF İŞÇİ SINIFI GELENEĞİ BULUNAN YENİ SOL-KONTROLLÜ YEREL YÖNETİMLER ROMA: 1976’da bir laik-sol koalisyon (PCI-PSI-PSDI) Roma’da merkez-sol koalisyonun (PSI-PSDI-DC) yerine geçmiştir. Roma’da durum tartışılan diğer kentlerden oldukça farklıdır. Yeni sol yönetim Başkentin anormal büyümesi ile ve diğerlerine göre çok daha kötü sosyal ve idari durum ile başa çıkmak zorundadır. Roma’nın hızlı ve düzensiz kentsel gelişimi ve bunun sonucu ortaya çıkan trafik sıkışıklığı, kirlenme, marjinalite ve zayıf planlamasında genellikle 30 yıllık Hıristiyan Demokrat (Malgoverno Democrisiano) yönetim suçlanmaktadır. DC, Vatikan ve diğer Katolik kurumlar tarafından kontrol edilen emlak ve arsa spekülasyonuna göz yummakla suçlanıyordu. Roma İtalya’nın başlıca metropoliten merkezleri arasında pek çok bakımdan eşsizdir. Birinci olarak; bölgesi çok geniştir, 1508 km2 alan kaplamakta ve İtalya’daki en büyük tek komünü oluşturmaktadır. Sadece nüfus olarak değil, alan olarak da en büyüktür. Milano, sadece 182 km2 alan kapsamaktadır. Diğer bütün İtalyan Kentlerinden farklı olarak, sınırları bütün bir metropoliten alanın merkez ve çevresini kaplar. İkinci olarak; Roma ulusal devletin Başkentidir. Bu yerel yönetimin sadece kentlilere hizmet götürmesinin sağlanması değil, İtalyan ulusal hükümetinin pek çok şey talep eden birimlerine de servis sağlaması gerektiği anlamına gelmektedir. Sonuç olarak, sınırları içinde küçük,fakat söylemeye gerek yok güçlü bir yabancı devlet, Vatikan bulunmaktadır. Roma Şehir Konseyi’nin bir üyesi şöyle demiştir; “Roma’nın her hangi bir başka İtalyan kenti arasındaki sorunları artı başkent olmasının getirdiği ilave komplikasyonlar, dev borçlar, kentsel gelişmede kaos, devlet yönetiminin ve kapital yönetimindeki yoğunlaşmaya bağlı olarak nüfusun anormal artışı, konut darlığı, çevredeki çılgınca gelişim ve bunun sonucu ulaşım ve diğer sosyal servisteki akut sorunlar, konuttaki sınırlanamayan spekülasyon ve yerel halkın tarihi merkezden dışarı kaçışı –bunlar en acil sorunlardan bir kaçıdır. Belediye Başkanı Guilio Carlo Argan tarafından yönetilen yeni giuntadan bunu beklemek gerçek dışı bir yaklaşım olacaktır.” Bu; Roma Şehir Konseyi Komünist Üyelerinin lideri olan Antonello Falconi tarafından yapılan ciddi ve gerçekçi bir gözlemdir. Sorunların bir sonucu olarak, Roma’nın yeni sol yöneticileri, radikal değişiklikler getirmekten daha çok günlük konulara el yordamı ile meşgul olmuşlardır. Sol yöneticilerin dikkate değer bir şekilde yaratıcı olduğu alan kültürel eylemlerdir. Yerel yönetimin kültürel işler bölümünün genç ve parlak yöneticisi Niccolini’nin liderliğinde yeni seçilmiş sol idareciler yaratıcı kitlesel kültürel eylemler gerçekleştirmişlerdir. Aynı zamanda kentin çok geniş arkeolojik alanlarını genişletmek ve yaşam kazandırmayı amaçlayan uzun dönemli kentsel yenileme planı kararları doğrultusunda, en büyük trafik sorunu olan alanları çözmeye gayret ettiler. Bu eylemler, hem sol-kanat hem de sağ-kanat kritikçiler tarafından “Mussollini’nin kamu çalışanları”nı anımsattığı için yerilmiş ve gerçek fakir ve ihtiyaç sahiplerinin acil sorunlarının gizlemeye yöneldiği söylenmiştir. Önemli bir not da; yeni sol yöneticilerin özellikle kenti güzelleştirme ve yeniden insancıllaştırma amaçlı yasal politikalara başvurmuş olmalarıdır (Economist, 1977). NAPOLİ: Bir laik-sol koalisyonu (PCI-PSI-PSDI), 1975 yerel yönetim seçimleri sonrasında, bir merkez-sol koalisyonun (PSI-PSDI-PRI-DC) yerine, 29 Eylül 1975 tarihinde işbaşına gelmiştir. Bu koalisyon Napoli yerel yönetiminde kontrolü eline geçirirken; çoğunluğun bir oy eksiği ile Hıristiyan Demokratlarla bütçeyi geçirmek için pazarlık etmeleri gerektiği anlamına geliyordu. Sol, 1975 yerel seçimlerinde, DC destekleyicilerinden iki kesimin – kent fakirleri ve burjuvazisinin bir kesimin –kent fakirleri ve burjuvazinin bir kesimi – desteklerini sola vermeleriyle başarılı olmuştu. Yeni sol yönetim, İtalyan Kentleri içinde kronik ekonomik sorunları ve en yüksek nüfus ve trafik yoğunluğu, en yüksek sayıda fareye, en yüksek yoğunlukta düşük standartlı konutlara, en yüksek düzeyde ses ve hava kirliliği ve son yüksek düzeyde çocuk ölümlerine ve enfeksiyon hastalıklarına sahip olan (Chubb, 1980) bir kent miras almışlardır. Bunun ötesinde, felaket seviyede bir yerel finans krizi miras almışlardır. 1977 yılında Belediye Başkanı Valenzi şöyle demişti; “Bahsettiğim .................... sorunlar hakkında bir şeyler yapmayı denedik; bu sorunlar, işsizlik, fakirlik, kötü sıhhi koşullar ve hastalık idi. Fakat büyük zorluklarla karşılaştık. Çünkü bizim karşımızda sağ ve Hıristiyan Demokratlardan miras aldığımız çok kötü maddi sorunlar bulunuyordu. Her gün bankalara 500 milyon liret faiz vermekteyiz.” 1980’de, sol yöneticiler dengeli bir bütçe oluşturmalarına rağmen (Chubb, 1980) yerel ekonominin sorunlarını ve zayıflıklarını yenmeleri mümkün olmamıştır. Chubb (1980) yeni seçilmiş sol yönetim sırasında arasında ve solu işbaşına getirenler arasında – ki bunlar arasında geleneksel destekleyiciler de bulunmaktaydı – nasıl bir hayalden uyanmanın olduğunu anlatmaktadır. Kent fakirleri hayal kırıklığına uğramışlardır. Çünkü sol yöneticiler onların kronik işsizlik sorunlarına açıkça çözüm bulamamışlardır. Daha parçalanmış ve daha az detaylı bilginin bulunduğu ve yeni sol yöneticilerin 1975’te işbaşına geldiği Cenova, Venedik ve Konsenza gibi kentler Bolonya, Parma ve Perugio gibi geleneksel “kırmızı” kentlerdeki yönetimlerden daha güç sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Buradaki bilgiler daha ham ve tamamlanmamıştır, 1970’lertin ikinci yarısında İtalya’daki sol yöneticilerin deneyimi ile ilgili olarak sistematik çalışmaların eksikliğini göstermektedir. Bu örnek çalışmalardan çıkan sonuçları kısaca özetlemek için; sol yöneticilerin kontrolleri altındaki kentlere etkin ve anlamlı bir yönetim getirmeyi denedikleri sonucuna varabiliriz. Bunun için, kentlerde daha çok tescilli kuruluşlar oluşturmaya çalışmışlar, 1970’lerin ortalarındaki ciddi finansman krizinin neden olduğu kompleks sorunlara genellikle iyi çözüm bulmuşlardır. Bu politikaları, yerel sosyalizmin İtalyan kentlerindeki uygulamaları olarak görmek de yanlıştır. Bu araştırmanın ötesinde; pek çok araştırmacının farklı bulgular bulduğunu söylemek mümkündür. Bu yeni sol yöneticiler için genelleştirilebilecek bazı politikalar bulunmaktadır. Fakat bunlar bu örnek çalışmada vurgulanmıştır ve bunlar kapsamlı sosyal servislerin geliştirilmesi için kullanılmışlardır. HİPOTEZLER / ÖNERMELER (VARSAYIMLAR) Bu analizde bir dizi hipotez/varsayım ifade edilecektir. Bu varsayımlar, İtalyan Kentlerinde 1976’daki değişik sosyal, ekonomik ve politik, 1971–76 dönemindeki karakteristikler ve harcamalardaki değişmelerle ilgilidir. YEREL YÖNETİMDE SOL KONTROL İncelenecek birinci ve en önemli varsayım aşağıdaki gibidir. VARSAYIM 1 : Sol koalisyon tarafından yerel yönetimdeki kontrol doğrudan, 1976’daki harcamalar ve 1971–76 dönemi boyunca harcamalarla doğrudan ilişkilidir. Politik değişkenlerin İtalya’da yerel yönetim harcamalarındaki etkiler hakkında oldukça yoğun bir literatür bu hipotezi desteklemektedir (Her ne kadar, bu deliller belli bir benzerlik göstermemesine rağmen). Instituto Caltanco tarafından, 1960’ların başında yapılmış çalışmalar (Galli, 1966; Ferraresi and Kemeny, 1977) ve Fried (1971) tarafından yapılmış çalışmalar, harcamalar üzerinde çok küçük ya da hiç etkisi olmadığı sonucuna varmış, kamu finansmanı çalışmaları – özellikle yerel finansman – harcamalar üzerinde bazı politik değişkenlerin etkisi olduğunu saptamış; fakat harcamalar üzerinde solun kontrolüne ilişkin belirgin bir eğilim bulunmadığını belirlemişlerdir (Giadrda, 1967, 1968, 1974; Giadra ve Sironi, 19767; Zandano, 1975). Turin Üniversitesinden Brossi ve arkadaşları tarafından 57 eyalet merkezi üzerinde yapılan bir dizi daha yeni araştırma sonuçlarına göre ; (Brosio, 1975; Brosio, Hyman ve Santagata, 1978; Brosio ve Santagata, 1979) sol kanat yöneticiler tarafından kontrol edilen kentlerde daha yüksek harcama kalıpları görülmektedir. Bundan önceki bir araştırmada; Aiken ve Martenetti (1978), İtalya’nın 321 en büyük kenti arasında yaptığı bir harcama araştırması sonucunda “kırmızı” yöneticilerin daha yüksek harcama yapıları bulunduğunu belirlemişlerdir. Buna ek olarak; Bolonya, Napoli ve diğer büyük İtalyan Kentlerindeki sol yöneticilerin deneyimlerini anlatan örnek çalışmalar (case-study); 1971 – 76 arasında harcamaların ve diğer bütün harcamaların ötesinde eğitim, sosyal ve diğer servislere olan harcamaların İtalyan Kentlerinde belirgin bir şekilde, özellikle geleneksel olarak sol olan kentler ile yeni sol yöneticilerin seçildiği kentlerde arttığını göstermektedir. Bu nedenle, 1976’da sol yöneticilerin daha yüksek harcamalar yaptığını ve 1971 – 76 yılları arasında bu harcamalını arttırdığını bulmayı ümit etmekteyiz. Kent Sistemi: Aiken ve Martinotti’nin (1978) 321 İtalyan Kenti arasında yaptığı harcamalar araştırmasının sonuçlarına göre; İtalyan ulusal yapısının kent sistemi içerisinde kentin konumu, kentin harcaması üzerinde en güçlü ve en kapsamlı etkiyi yapmaktadır. Kentler; kent sistemi içindeki merkez olma ve baskın olma özelliklerine göre birbirinden ayrılmaktadır. Kentsel sistemin iki boyutu tanımlanmıştır; i. Ekolojik merkez olma derecesi ii. Ekonomik yığılma derecesi Ekolojik Merkez Olma Derecesi: Bir kentin metropoliten kent sistemi içinde merkez olma derecesini tanımlar. Kentin, idari koordinasyon, iş ve özelleşmiş servisler için merkez olma derecesini yansıtır (Cf. Hawley, 1950; Duncan et al, 1960) Daha önceki çalışmalarımızın buluntularına dayanarak aşağıdaki varsayım oluşturulmuştur. VARSAYIM 2: Bir kentin kent sistemi içindeki Ekolojik Merkez oluş derecesi, kentin 1976 yılı ve 1971 – 76 yılları arasındaki harcamaları ile doğrudan ilişkilidir. Sebep, kesinlikle daha merkezi kentsel alanlarda harcamaların artmakta oluşu ve fonksiyon ve servislere bağlı olarak artan bu harcamalar kendi metropoliten bölgelerine hizmet vermekte olmalarıdır. Başka bir deyişle, bu dönem boyunca merkezileşme etkilerini varsaymaktayız. Ekolojik olarak merkezi kentler zaman geçtikçe daha özelleşmiş servis ve fonksiyonlar sağlamakta, bu da yerel yönetimin daha büyük harcama yapma gereksiniminde yansımaktaydı. Kent sisteminin ikinci boyutu; ekonomik yoğunlaşma derecesi, ulusal ölçekte metropoliten kentler arasında bir sıralamada kendini göstermektedir. Ulusal ölçekte en önemli ekonomik örgütlerin bir kentte yoğunlaşmasının bir dereceye kadar kontrol etme ölçüsüdür (Pred, 1977). Özellikle, bu en büyük ve finanssal örgütlerin genel merkezlerinin bir kentte yerleşenlerin sayısı anlamına gelmektedir – en büyük şirketler, banka ve sigorta şirketleri. Bu tür örgütler, geniş bir dizi kent servisi talep ederler ve yerel yönetim için çok daha kompleks ve talep edici bir çevre yaratırlar. Ekonomik yoğunlaşmanın derecesinin sadece 1976’daki yüksek kentsel harcamalarla ilgili olmayıp, aynı zamanda bu dönemdeki harcamalarda bir artış neden olduğu söyleyebiliriz. Bu nedenle aşağıdaki hipotez (varsayım) oluşturulmuştur. VARSAYIM 3: Bir kentteki ekonomik yoğunlaşma; kentteki 1976 yılı harcamalarıyla doğrudan ilişkilidir ve 1971 – 76 dönemindeki kent harcamalarındaki artış ile doğrudan ilişkilidir. Kent harcamalarıyla negatif olarak ilişkili olan bulduğumuz bir başka faktör ise 1961 – 71 dönemi boyunca nüfuz artışıdır. Büyüyen bir kentin gelir tabanı hızlı bir nüfus artışı ile oluşan kentsel servis taleplerini karşılamada başarısız olduğu görülmektedir. Eğer bir kentin durağan ya da azalan bir nüfusu varsa, politik liderler daha yüksek servis seviyesi sağlamak isteyecekler, bu da durgun ya da çöküş içinde olan kentlerin harcamalarının yüksek olması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle aşağıdaki varsayım üretilmiştir. VARSAYIM 4: Nüfustaki artış oranı, 1976’daki kentsel harcamalarda dolaylı yoldan ilişkilidir ve 1971 – 76 dönemindeki kentsel harcamalardaki artışın azalması ile dolaylı yoldan ilişkilidir. Kontrol Değişkenleri: Analizimizde 1971’deki harcamaların analizindeki, karmaşık ya da daha az sistematik ilişkileri gösterten üç ilave değişken katılacaktır. i. Bağımlılık oranı; bu bağımlı ve aynı zamanda ihtiyaç sahibi kentli sayısını ölçmektedir. ii. Pek çok yüksek orta ya da orta sınıf kentlinin bulunması; bu “burjuvazinin hakimiyeti” olarak adlandırılmaktadır. iii. Politik parçalanmışlık derecesi. Bu değişkenler için belirli hipotezler ileri sürülmemekte, daha önceki buluntulara dayanmaktadır. ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ VE SÜREÇLERİ : 15 Ekim 1961’ de, bu çalışmaya dahil edilen 325 İtalyan Kentinin nüfusu 20.000 ve yukarısıdır ve 1971 ve 1976 yıllarına ait harcama verileri bulunmamaktadır. Güneyde yer alan 31 kent hakkında veri elde etmek mümkün olmamıştır ve 294 kent hakkında bir analiz burada sergilenmiştir. 20.000 nüfus ve yukarısı kentler dahil edilmişi olmasından dolayı, varsayımların test edilebileceği istatistiksel çalışmalar yapılmıştır. YEREL YÖNETİM HARCAMALARI: 1971 ve 1976 takvim yıllarına ait harcama verileri, bu harcama bütçelerine 1970 ve 1975’te karar verildiği anlamına gelmektedir. Bu veriler Roma Merkezi İstatistik Enstitüsü’nün Yerel Finans Bürosundan (ISTAT) elde edilmiştir. İtalyan Belediye bütçesinde harcamalar daha karmaşık bir yoldan sıralanmaktadır. Bu sistemi detaylı izah etmek için yeterli yerimiz yoktur. Kamu politikasını ölçmenin olası farklı bir yolu; ilan edilen yıl sonu İMPEGNİSİ (harcamalar için gider gelir kalemi) seçilmiştir. Bu nedenle, giderler kullanılacak, nakit-akış ölçümleri kullanılmayacaktır. Bir başka deyişle, hesaplamalarımız karar verilmiş harcamalar ve bütçe yılı sonuna kadar yapılmış harcamaları içermektedir. Bu karar verme projesinin analizinde daha iyi bir kamu politika harcamaları ölçümü olarak genellikle düşünülmektedir. İtalya Yerel Finansman sistemi, komünlere kendi gelirleri hakkında karar vermede bir miktar serbestlik tanımaktadır. Vergiler merkezi bir şekilde belirlenmektedir ve 1972 reformundan bu yana merkezi olarak toplanmakta ve transferlerle yeniden dağıtılmaktadır. Öte yandan, komünler harcamada oldukça yüksek takdir yetkisine sahiptirler. Bu karşıt durum, 1970’lerin başlarındaki grup komünün kendi kaynak alıcılarını bütçe açığı ve kredilerle kapatmaya sevk etmiştir. Bu durum, 1970’lerin ortalarında ciddi bir bütçe krizine yol açmış ve 1977’de sistemde reform yapılmıştır (Martinotti, 1977) Bu makalenin amacı doğrultusunda, İtalya’daki yerel yönetim önderlerinin, kendi paralarını nasıl harcayacaklarına karar verme yetkisi olmalarına rağmen, kaynakları üzerinde çok küçük bir kontrol sahibi olduklarını belirtmek açısından önem taşımaktadır. Burada kullanılan harcama kategorileri, yerel yönetimin sevk ve idaresinde kullanılan maaşlar ile mal ve servislerin tutarlarını içermektedir. 1971 ve 1976’daki her bir harcama kaleminin, kentin 1971 ve 1976’daki nüfus büyüklüğüne bölünmesi ile hesaplanmıştır. Bu durum, 1971 ve 1976 yıllarında kişi başına olan aşağıdaki harcama bölümlerini vermiştir: i. Genel Yönetim: Yerel yönetim esnasındaki bütün idari harcamaları kapsar. ii. Eğitim ve Kültür: Eğitim ve Kültür alanlarındaki geniş çeşitli eylemleri kapsar. iii. Sosyal ve Kentsel Servisler: Bu; genel refah, sağlık kontrolü ve altyapı servisleri için temel alanlardaki harcamaları kapsar. iv. Ekonomik Servisler: Bu kalem; tarım, sanayi ve ticari üretim sektörlerine katılımı (yaklaşık %55) artı ulaşım ve haberleşmeye katılımı (yaklaşık %45) içermektedir. v. Toplam İşletme Tutarları: Bu yukarıda sayılan dört kategori artı diğer cari harcamaları içerir. vi. Kapital Harcamalar: 1971 ve 1976 yıllarındaki kapital ve yatırım harcamalarının toplamını kapsamaktadır. Kapital harcamaları hakkındaki veriler belirli bir ihtiyatla kullanmalıdır. Çünkü bu kategorideki sarfiyat bir yıldan öbürüne çok büyük oranda değişmektedir. Buna ek olarak güneydeki kentsel alanlardaki kapital harcamalarının çoğunun, Casa per il Mezzogiorno tarafından karşılandığını, belediye bütçeleri tarafından karşılanmadığını akılda tutmak gereklidir. vii. Toplam Genel Harcamalar: Bu madde v ve vi daki kalemler ile toplam kredi geri ödemelerini içermekte (sadece temel ödemeler) ve bir dördüncü kategori olarak “özel hesap” olarak adlandırılmaktadır. Enflasyon oranı da dikkate alınarak - ki bu yıllarda çok yüksekti – Tablo 1’de gösterildiği gibi; 1971 – 76 yılları arasında harcama kalemlerinde belirli bir artış olmuştur. Kapital harcamaları üçe katlanmış ve en yüksek artış görülmüştür, fakat eğitim ve kültür harcamaları da aynı zamanda üç misli artmıştır. En düşük artış oranı genel yönetim kalemindedir.
TABLO – 1 : Nüfusu 20.000 ve daha çok olan 294 İtalyan Şehrinde 1971 ve 1976 yıllarında kişi başında harcamalar (Liret) İtalya’nın güneyindeki kentlerdeki harcamalar, kuzey ve merkez İtalyan kentlerine oranla belirgin olarak daha azdır. Harcamalardaki büyük farklılıklar nedeniyle, 148 güney kenti ile 146 kuzey ve merkez kentinin farklı regresyonları yapılmıştır. Sonuçlar burada sergilenmiştir; POLİTİK ÖLÇÜMLER:
“Giunta”daki Sol Koalisyon (Yeni komünist ve sosyalist) Kontrolü İtalyan kentleri, giunta ya da yönetim komitesi tarafından yönetilmektedirler. Bunlar şehir konseyinin kendi üyeleri koalisyonlarından oluşmaktadır. Sol koalisyon tarafından kontrol edilen bir giuntanın kontrol ölçüsü, eğer şehir bir sol koalisyon tarafından kontrol ediliyorsa 1, edilmiyorsa İtalyan Komünist Partisi (PCI) ve İtalyan Sosyalist Partisi (PSI) tarafından oluşturulmuş bir giunta bir sol koalisyon, ya da yeni fonksiyon kazanmış İtalyan Sosyalist Proletaryan Birlik Partisi (PPPSIUP) ya da bir veya daha çok sol kökenli bağımsız listeler. Tablo 2 ve 3’de gösterildiği gibi; 1965-75 dönemi arasında 294 kentteki sol giunta sayısında belirgin bir artış bulunmaktadır. 22 Kasım 1964 yerel seçimlerini takip eden 1965 de; bu oran %20 (59 kent) iken, 7 Haziran 1970 yerel seçimlerini takip eden 1971’de bu oran; %25’e (72 kent) yükselmiş ve 15 Haziran 1975 yerel seçimlerinden sonra %28’e (81 kent) çıkmıştı.
TABLO – 2: 20.000 ve daha çok nüfuslu 294 İtalyan şehrinde 1965, 1971 ve 1975 yıllarında giunta yönetiminin kompozisyonu (içeriği) (%) * %1 den daha küçük değerler Soldan kanattan sağ kanada doğru partilerin kısaltmaları: PCI: Partito Comunsista Italiano (İtalyan Komünist Partisi) PSIUP: Partito Socialista Italiano di Unita Proletaria (İtalyan Sosyalist Partisi ve İşçi Birliği) PSI: Partito Socialista Italiano (İtalyan Sosyalist Partisi) PSDI: Partito Socialista Democratico Italiano ( İtalyan Sosyal Demokratlar Partisi) PSU: Partito Socialista Unitario (Sosyalist Birlik Partisi) PRI: Partito Repubblicano Italiano (İtalyan Cumhuriyetçi Parti) DC: Democrazia Cristiana (Hıristiyan Demokrat Parti) PLI: Partito Liberale Italiano (İtalyan Liberaller Partisi) PDIUM: Partito Democratico di Unita Monarchico (Monarşistler Birliği İtalyan Demokrat Partisi) PNM: Partito Nazionale Monarchico (Ulusal Monarşist Parti) MSI: Movimento Sociale Italiano (İtalyan Sosyal Hareketi) Burada belirtilmelidir ki, bu analizde kullanılan sol koalisyon tanımı çok kısıtlayıcıdır. Sadece, PCI ve PSI ve solun küçük partilerinden oluşmuş giunta koalisyonları alınmış, PSDI (Sosyal Demokratlar) alınmamıştır. PCI ve PSI ile sadece merkez-sol partilerinden oluşan koalisyonlara Hıristiyan Demokratlar katılmamış ve bunlar “lay-left” (laik-sol) koalisyonlar olarak ikinci bir kategoride sınıflandırılmışlardır. 1975 yılında sola kayış, bu ikinci tip koalisyon sayılarında yüksek bir artış getirmiş, fakat daha sınırlı sol koalisyonlarda daha az bir artış olmuştur. Bu sebebin değişimi açıktır. 1975 öncesi sol koalisyonlar; bir başka değişle sadece PCI ve PSI tarafından oluşmuş olanlar, merkezin “kırmızı alt kültür” alanlarında sınırlı idi. Diğer bölgelerde; PSI, DC ile ya da küçük merkez veya merkez-sol partiler ile (PSDI ve PRI/Republicans gibi) merkez-sol koalisyonlar oluşturmuşlardı.
TABLO – 3 : 1961’de 20.000 ve daha çok nüfuslu 294 İtalyan şehrinin 1965, 1971 ve 1975 yıllarındaki sol koalisyonların giuntadaki parti kombinasyonları * Bağımsızlar Listesi 1975’de sola kayıştan sonra, PCI ve PSI pek çok kentte koalisyonlar oluşturabilmişler, bu da daha küçük merkez-sol partilerin bu yeni koalisyonlara ilgi göstermeleri ile olmuştu. Bu sürecin tipik bir örneği Milano’dur. 15 Haziran 1975 yerel seçimlerinden sonra, sempatik PSI Belediye Başkanı Aldo Aniasi, PCI’yı sol koalisyon kurmaya zorlamıştı. Bunu pazarlık masasında DC partisinin iki kritik muhalif oyunu çekerek yapmıştı. Bu koalisyon daha sonra PSDI’ye katılmış ve PRI tarafından dışarıdan desteklenmiştir. 1975 seçimlerinden sonra DC’nin toplam sol koalisyon sayısı artığından, artışın çoğunluğu sol-kanat koalisyonlarda idi. Bunlar, PCI-PSI-PSDI, DCI-PSI-PSDI-PRI koalisyonları idi ve bunlar sol koalisyonlardan biraz sağda olduğundan böyle isimlendirilmişlerdir. Politik bir değişle; bu İtalya politikasında PSI’nın bir esas parti olarak artan rolünü yansıtmaktadır. Bu değişimi daha kapsamlı tanımlamak için 1971’den 1975’e kadar Kuzey İtalya’daki 80 şehirdeki sol koalisyonların oranının sadece %13’den %24’e yükseldiğini ve laik-sol koalisyonların oranının ise, %0’dan %24’e yükseldiğini söylemek mümkündür. Merkezdeki 66 şehir arasında, sol koalisyonların oranı %73’den %82’ye çıkmış, fakat sadece çok az sayıda laik-sol koalisyonlar oluşmuştur (%0 - %6). Güneydeki 148 şehirdeki laik-sol koalisyonların oranındaki artış %2’den %24 gibi oldukça yüksektir. Bu dönemindeki sol koalisyonların sayısı %10’dan %5’e düşmüştür. Bu analizde; 1975 tarihindeki sol koalisyonların varlığı, 1976 yılındaki harcamalardaki regresyon eşitlikleri ve Tablo 5 ve 6’da gösterildiği gibi, 1971 ve 76 yılları arasındaki harcamalardaki değişiklik bir ölçüt olarak kullanılmamıştır. 1975 yılındaki giunta koalisyonun kontrolünde olduğundan 1976 bütçesini hazırlayan ve 1976 yılındaki uygulamayı yönlendiren bu koalisyondur. POLİTİK FREKANSLAR İNDEKSİ: Bu indeks; 1960, 1964 ve 1970 idari (komünal) seçimlerinin politik fraksiyon ölçümlerinin ortalaması alınarak oluşturulmuştur. Aşağıda formül kullanılarak her bir seçimdeki politik fraksiyon (bölünme/dağılım) indeksi hazırlanmıştır. POLİTİK DAĞILIM = 1 – P i P i = i’inci parti için oyların oranını, N; bir kentte seçime giren parti sayısını göstermektedir. (Rae ve Taylor, 1970; Lieberson, 1969) SONUÇLAR (BULGULAR) Başlıca hipotezimiz olan ve sol kontrolü altındaki giuntaların 1976 da yüksek harcamalarında bir artış olduğu ve bununla ilişkili olduğu hipotezimizin sonuçlarını inceleyelim. Tablo – 4’te; 1971 ve 1975 yıllarında sol kontrolü altındaki “giunta” ile sıfır- sıralı ilişki katsayısı ile 1976 yılındaki kişi başına harcama kategorisi ilişkileri gösterilmektedir. 1975 yılında sol kontrolü altındaki “giunta”nın, istatistiksel olarak her bir harcama kalemi ile belirli bir ilişkisi bulunmakta, ancak en büyük ilişki 1975’te sol kontrollü “giunta” ile kişi başına eğitim ve kültür harcamaları arasındadır (r=0,41). 1975’teki sol kontrolün, 1976 yılındaki harcama ölçümleri ile 1971’dekinden daha yakın ilgisi vardır. 1971 harcamalarında sadece toplam genel ve işletme harcamaları, eğitim ve kültür harcamaları ile güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Tablo – 5’te gösterildiği gibi; diğer bağımsız değişkenler ve 1975’deki sol kontrol üzerinde uygulanmış değişik harcama ölçümleri bu hipotezi güçlendirmektedir.
TABLO – 4 : 15 Ekim 1961 tarihinde nüfusu 20.000 ve daha çok olan 294 İtalyan kenti arasında sıfır-sıralı Pearsonian ilişki katsayıları * p<0,10 *** p<0,01 ** p<0,05 **** p<0,001 Per capita expenditures in lira
TABLO – 5 : 15 Ekim 1961 nüfusu 20.000 ve daha çok 294 kentte seçilmiş kent karakteristikleri arasında 1976 yılı harcama ölçümlerinin regressionları
* p<0,10 *** p<0,01 ** p<0,05 **** p<0,001 a Bunlar standartlaştırılmış regresyon katsayılarıdır. b Bağımlılık oranı güney bölgesi için seçilmiş değişken (proxy variable) olarak dikkate alınabilir çünkü bu iki değişken arasındaki kolerasyon katsayısı 0,76. 1975’deki sol kontrolün bütün harcama kategorilerinde güçlü bir etkisi olmaya devam etmektedir, ekonomik servisler dışında bütün diğer değişkenler kontrol edilmiştir. 1975’dekş sol kontrolün 1971’dekinden daha çok 1976 harcamalarında etkili olduğu görülmektedir. Bir başka değişle 1976 harcamalarını planlayan ve harcamaları yönlendiren giuntalar, önceki giuntalardan daha çok 1976 harcamaları üzerinde beklendiği gibi daha etkilidir. Hipotezin ikinci bölümü; 1971 – 76 dönemindeki harcamalardaki artışla sol kontrolün bağlantısı olduğuydu. Bu dönemdeki harcamalardaki değişikliklere karar verebilmek için Tablo – 5’de görüldüğü gibi bir regresyon model uygulanmış fakat, her bir regresyona 1971 harcama ölçümleri uygun bir şekilde katılmıştır. Her bağımsız değişken için sonuç veren beta katsayısı, her bir değişken ile 1971 ve 1976 arasındaki harcamalardaki değişmelerin arasındaki ilişkileri göstermektir. Bu regresyonların sonuçları Tablo – 6’da gösterilmiştir.
TABLO – 6 : 15 Ekim 1961 nüfusu 20.000 ve daha çok 294 kentte seçilmiş kent karakteristikleri arasında 1971 – 1976 yılları arasında harcama ölçümlerinin regresyonlarının değişimleri
* p<0,10 *** p<0,01 ** p<0,05 **** p<0,001 a Bunlar standartlaştırılmış regresyon katsayılarıdır. b Bağımlılık oranı güney bölgesi için seçilmiş değişken (proxy variable) olarak dikkate alınabilir çünkü bu iki değişken arasındaki kolerasyon katsayısı 0,76. Bu tabloda görüldüğü gibi; sol kontrolün 1971 – 76 arasında harcamalardaki artışlarla da ilgili olduğu bulunmuştur. 1976 harcamaları için bulduğumuz sonuçlar ile tutarlı olarak, 1975 yılındaki sol yönetimin bu dönemdeki harcamalardaki her bir harcama kalemindeki değişmeler ile – ekonomik servisler hariç – güçlü bir ilişkisi bulunduğu saptanmıştır. Sonuçlar burada görülmemesine rağmen, 1971’dekinden daha çok 1975’deki sol kontrolün daha güçlü bir ilişkisi olduğu bulunmuştur. 1971’de sadece iki harcama kalemi belirgin olarak istatistiksel bir önem taşımıştır: Eğitim ve kültür harcamaları ile toplam işletme masrafları. Kuzey ve Güney İtalya’daki harcamalar arasında daha önce bahsedilen farklılık nedeniyle; Kuzey ve Merkez İtalya’daki 146 şehir ile Güney’deki 148 şehir arasındaki sol kontrolün etkileri ayrı ayrı incelenmiştir. Tablo – 2’de belirtildiği gibi güneyde çok az sayıda sol koalisyon bulunmaktadır. 1976 harcamaları ile 1971 – 76 arasındaki harcama değişim sonuçları, diğer bütün şehirler arasında kuzeydeki 146 şehirde daha çoktur. Fakat, güneydeki 148 şehir arasında sol kontrolün etkisi olduğu hakkında hiçbir bulgu bulunamamıştır. Bir başka değişle; yukarıda tanımlanan sonuçlar, kuzey ve merkez şehirlerdeki sol kontrolün harcamalardaki güçlü kontrolü nedeniyle ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda, 1975’deki giunta ile laik-sol koalisyonun yönettiği 1976 harcamaları arasındaki ilişkiler da incelenmiş ve Tablo – 7’de bir kısım ilişkileri gösterildiği gibi, 1975 yılında laik-sol koalisyonlar tarafından kontrol edilen kentlerde yüksek harcamalar yapıldığı bulunmuştur. Bir başka değişle; sadece PCI ve PSI’nin yer aldığı koalisyonlarda (merkez-sol partiler PSDI ve PRI değil) 1971–76 döneminde harcamalarını arttırmışlar ve 1976’da yüksek bir harcama yapmışlardır. Ekolojik olarak merkez olanların yer aldığı indekse bakıldığında; Tablo – 4’de görüldüğü gibi, ekolojik merkez olma sürekli olarak her bir 1976 harcama kalemi ile güçlü bir sıfır-sıralama ilişkisi göstermektedir. Bu da, ikinci hipotezin (varsayımın) ilk bölümünün doğrulandığı sonucuna bizi ulaştırmaktadır. Metropoliten bölgeler arasında daha merkezi bir konumda olan kent daha çok harcama yapmaktadır. Tablo – 5’de görüldüğü gibi, diğer değişkenler kontrol edildiğinde bu sonuç doğrulanmaktadır. Tablo – 6’da bu hipotezin ikinci bölümü için genel bir destek bulunmaktadır. Bu tartışma 1971–76 döneminde ekolojik olarak merkezi konumda olan kentlerde artan harcamaların nedeninin bu kentler tarafından üstlenilen artan merkezi fonksiyonlar olduğudur. Ancak bu delil o kadar güçlü değildir. 7 ilişkiden 4 tanesi daha önce tahmin edilen doğrultuda belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Genel yönetim, eğitim ve kültür harcamaları arasında bir ilişki yoktur. Kapital harcamalar örneğinde bizim tahminlerimize karşıt bir ilişki söz konusudur. Sonuç olarak, ekolojik olarak merkezi olan kentlerde, 1971 ve 1976 yıllarında daha yüksek bir harcama olduğu saptanmıştır. 1971 – 76 döneminde bu kentlerde bazı harcama kalemlerinde artış eğilimi bulunduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, sadece sol kontrolün daha yüksek harcamalarda etkin olması değil, kentsel sistemde kentin oynadığı rol de önemli ve etken olmaktadır. Ekonomik yoğunlaşma indeksine dönersek; Tablo – 4’deki tüm sıfır-sıralama ilişkisinin daha önceden tahmin edilen doğrultuda olduğu ve kapital harcamaları hariç istatistiksel olarak belirgin olduğu belirlenmektedir. Başka bir değişle; büyük şirketlerin, banka ve sigorta şirketlerinin merkezlerinin yer aldığı kentlerin 1976 yılında 1971’e göre daha çok kentsel harcamalarda bulunduğu söylenebilir. Tablo – 5’te gösterilen regresyonda sadece 4 harcama kalemi bulunmaktadır – eğitim ve kültür, ekonomik servisler, toplam işletim harcamaları ve toplam genel harcamalar – ve bunların istatistiksel olarak belirgin betaları bulunmaktadır. En güçlü etkinin ekonomik servisler ile olduğunu görmek, bir kentteki bütün kurumların, o kentin harcama kategorileri üzerinde en büyük etki yaptığını göstermektedir. Metropoliten kentler arası hiyerarşi sıralamasında baskın olma özelliği ile, 1971–76 arasındaki harcamalardaki değişim arasındaki ilişki incelendiğinde; bunun sadece ekonomik servis harcamalarındaki artış ile ilişkili olduğunu bulunuz, diğer beta katsayıları istatistiksel olarak belirgin değildir. bu nedenle, bir kentteki ekonomik güç yoğunlaşma derecesinin bu indeks ile ölçülmesi sonucunda, ekonomik servislerdeki harcamalar üzerinde etkin olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla, belediye harcamalarının üzerindeki bu seçmeci etkisini yansıtacak şekilde üçüncü bir varsayım geliştirilmelidir. Sonuç olarak, nüfus artışının harcamalar üzerindeki etkisi incelenmiştir. Tablo – 4’de; sıfır-sıralama ilişki katsayısı sürekli bir yapı göstermediğinden, diğer değişkenler kontrol edildiğinde bir sürekli yapı bulunabilir. İstatistiksel olarak, 1976 yılındaki 7 ilişkiden 4 harcama ile büyüme arasında belirgin bir negatif ilişki bulunmaktadır. 1971 – 76 arasındaki harcama değişimi üzerindeki büyümenin etkisini incelediğimizde; Tablo - 6’da görüldüğü gibi varsayımın bu bölümünü destekleyecek bir veri bulunmaktadır.
Tablo – 7 : 294 İtalyan kenti arasındaki diğer değişkenlerle kontrol edilen harcama kalemleri ile yerel yönetimlerde sol kontrol arasındaki kısmi ilişkiler
* p<0,10 *** p<0,01 ** p<0,05 **** p<0,001
1976’daki harcama ile büyüme arasında az bir ilgi olduğu, fakat harcamalardaki değişim ile herhangi bir ilgi bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bağımlılık oranı ile, sıfır-sıralama ilişkisi içindeki harcama kategorileri arasında sürekli bir negatif ilişki bulunduğundan, burjuvanın hakim olması ölçüsü ve 1976 harcamaları arasında sürekli bir pozitif ilişki bulunmaktadır. Bu güçlü sonuçlar, Tablo – 5 ve Tablo – 6’da görülmektedir. Sonuç için varsayımlarımızdan ikisi için güçlü deliller bulmuş durumdayız; a. Ekolojik olarak merkezi kontrol, ekonomik servislerin 1961-71 arasındaki büyümesi ve burjuvazinin hakimiyeti, bağımlılık oranı ve bölünmüşlük, b. Ekolojik olarak merkezi kontrol, ekonomik servislerin 1961-71 arasındaki büyümesi ve burjuvazinin hakimiyeti, bağımlılık oranı ve bölünmüşlük ve 1971 deki harcama kalemlerinin sıralanışı. VARSAYIM 1 : 1971 – 76 döneminde; sol tarafından yönetilen kentlerdeki harcamalardaki artış ile, daha büyük harcamaların oluşu tartışılmış, 1975 seçimlerinde solun seçilmiş olmasının bir ölçüt olarak daha büyük bir etki yaptığı söylenmiştir. Buna ilave olarak; VARSAYIM 2 : 1976 harcamaları ve 1971 – 76 dönemindeki harcamalardaki artış oranlarında, ekolojik merkez olma durumunu derecesi ile arasında güçlü etkiler bulunmaktadır. Öte yandan, ekonomik yoğunlaşma derecesi ile harcamalar arası varsayılan ilişki düzeyi sadece bir tip harcama kalemi için geçerli olduğu belirlenmiştir: Ekonomik servisler. Varsayıldığı gibi; 1976 harcamaları üzerinde büyümenin etkisi vardır ancak, harcamalardaki değişim üzerinde etkisi bulunmamaktadır. SONUÇ: 1970’li yıllar, pek çok İtalya kenti için kriz yıllarıdır. Aynı zamanda bu yıllar, sol ve laik-sol koalisyonların İtalya’nın en büyük kentlerinin hemen hemen yarısında kontrolü eline geçirmesine şahitlik etmişlerdir. Bu durum İtalya politik tarihinde oldukça önemli bir olgudur. Bölgelerde yer alan büyük metropoliten kentler – ki bunların oldukça farklı politik kültürleri bulunmaktadır – birbirine oldukça benzer, yaklaşan bir yapıya doğru dönüşüm göstermişlerdir. Bu gelişimin önemi hakkında bir fikir edinmek için, sadece bir on yıl önce Napoli’nin güçlü bir monarşist ve yeni-faşist (neo-faşist) bir yönetimi bulunduğunu belirtmek gerekmektedir. Bugün, Napoli ve Milano’nun geleneksel Kuzey-Güney oy verme davranışı farklılığından daha birbirine yakın bir oy verme davranışı içine girdiği söylenebilir. İtalya’nın ve kentlerinin sosyal ve politik yapısındaki bir dizi değişim tanımlayabiliriz, bu değişim, 1975 ve 1976 yerel ve ulusal seçimlerinde solun başarılı olmasına neden olan bir yapı olmuştur. Buna ilaveten, 1970’li yıllarda İtalyan kentlerinde bir bütçe krizi (mali kriz) olduğunu tanımlayabiliriz. Pek çok kentte yöneten giunta, kendi gelirlerini oldukça aşan harcamalarda bulunmuşlar, bu da pek çok kentin finansman açıkları dramatik artışlar göstermiş ve bu yüzden bu kredileri ödemek için harcamalar artmıştır. Sol koalisyonlar, yani PCI ve PSI’nin oluşturduğu koalisyonlar tarafından yönetilen giuntaların, 1976 yılında daha büyük bir harcama yaptıkları saptanmıştır. Bu harcamalar özellikle eğitim ve kültür konularındadır. 1971 – 76 döneminde, bu harcamalarda daha büyük artışlar olmuştur. Bu artış gene eğitim ve kültür harcamalarında daha çoktur. Porcu; 1979’da, Bolonya şehrindeki sosyal servisleri vurgulayacak bu politikayı tanımlamaktadır. Fakat, sonuçlardan ortaya çıkan; Bolonya’daki sol-kontrollü giuntanın politikalarının diğer bütün sol-kontrollü giuntalar için geçerli olduğudur. Bilhassa 1975 ve 1976 yerel seçimlerinde seçilenler için bu daha geçerlidir. Bu durum, Tablo – 7’deki sonuçlardan açık olarak görülebilir. Sol kontrol ile 1976 harcamaları ve 1971 – 76 harcamaları arasındaki değişim arasındaki parçacı ilişkileri göstermektedir. Bu tabloda bir dizi ilgili değişken kontrol edilebilir. Sol kontrolün altı ölçümü sergilenmektedir;
i. 1965 yılındaki sol yönetim (kontrol) ii. 1971 yılındaki sol yönetim (kontrol) iii. 1975 yılındaki sol yönetim (kontrol) iv. 1965 – 75 dönemindeki durağan sol yönetim (kontrol) v. 1971’den 1975’e kadar sol yönetime doğru dönüşüm vi. 1975’de giuntada yönetimde olan laik-sol yönetim (kontrol)
Sol yönetimin ölçütleri arasında genellikle güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Laik-sol kontrol ölçütleri bunun dışındadır ve 1976 harcamalarının büyük bir kısmı ile, 1971 ve 1976 arasındaki harcamalardaki değişiklikler bunun dışındadır. Bu nedenle; 1975!deki sol kontrolün bir ölçütü yani, 1975 yerel seçimi ile yönetime gelen giunta sürekli olarak 1976 harcamaları ve 1971–76 dönemindeki harcamalardaki değişim ile güçlü bir ilişkileri bulunmaktadır. Bu; 1975 seçiminde iş başına gelen koalisyonların büyük oranda harcama yaptığının açık bir göstergesidir ve bu yüzden bütçe açıkları oluşmuştur. Kontrol ettikleri kentlerde yüksek bir sosyal servis sağlayabilmek amacı ile bunu yapmışlardır. Politik değişkenler ve kamu politikası hakkındaki daha önceki çalışmalar, politikalar ve harcamalar hakkında hiçbir ilişki bulamamışlardır (Fried,1971). Bu çalışmanın sonuçları; buna karşıt olarak daha güçlü deliller sağlamıştır. Bizim yaptığımız daha erken bir çalışmada, 1965’deki giunta yönetiminin değişimi ve 1971’deki harcamalar arasında bir ilişki bulunduğu hakkında daha yoğun bir delil bulmuştur. Fakat bu analizde, kentsel sistemde bir kentin oynadığı rol bulunmuştur. Ekolojik merkezi olma ve ekonomik yoğunlaşma göstergeleri ölçülerek bu sonuç bulunmuştur. Bu etkinin açıklanması, giunta yönetiminin renklenmesinden daha açıklayıcı bir etki yapmıştır (Aiken ve Martinotti, 1978) Politik değişkenlerin etkisi, burada gösterilen sonuçlar üzerinde çok daha güçlüdür. Bazı durumlarda, 1975 yılındaki giuntadaki sol kontrol ile harcamalar arasındaki ilişkiyi güçlendirmekte ve hemen hemen ekolojik merkez olma sırasına göre aynı, ya da, an azıdan onun kadar güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Zamanla İtalyan kentlerindeki sol yönetim ile harcama ölçümleri arasında artan güçlü bir bağ olduğu anlamına gelmektedir. Bu çalışmanın kapsamının ötesinde olduğundan, yukarıda belirtilen örnek çalışmalardaki bazı durumlarda yeni sol yöneticilerin, işsizlik, yabancılaşmış ve zayıf gruplar gibi bazı marjinal grupların sosyal taleplerini karşılayacak servis düzeyini sağlamakta başarısız olduğu belirtilmiştir. Örneğin; Bolonya’da bile, yerel yönetimin “kırmızı” kültürünün kalbi olan bu kentte, 1977 hareketi sol yönetimin kendine bir saldırıydı. Chubb (1980); Napoli’de yeni seçilmiş sol yöneticilerin benzer sorunları olduğunu anlatmaktadır. Bu nedenle, burada sunulan veriler sol yöneticilerin kontrol ettikleri kentlerdeki kamu politika önceliklerinde değişiklik yaptıklarını açıkça göstermektedir. Bu onların yeni kazandıkları kentlerdeki sorunları çözdükleri anlamına gelmektedir. Bir başka deyişle, bu sonuçlar hakkında ihtiyatlı yaklaşmak gerekmektedir, çünkü pek çok kentin sorunları o kadar büyüktür ki bunları çözmek için sadece mevcut harcamaları arttırmak yetmemektedir. İtalyan kentlerinin fonksiyon ve sorumluluk alanının sınırlı olması, gelişmiş sanayi demokrasilerindeki pek çok kentte olduğu gibi, yerel yönetimlerin bu kentlerdeki en temel ihtiyaçlarını bile karşılama kapasitesinden uzak olduğu anlamına gelmektedir. Buna ilave olarak, mevcut işlevlere ayrılan harcamalara, kapital harcamalarından daha büyük öncelik verme politikası, kısa-dönem politikalara, uzun-dönem politikalardan daha çok önem verme anlamına gelmektedir. Bunun sonucu olarak da, pek çok kentin köklü sorunlarına bu tür politikalarla çözüm bulunmamasıdır. 1975 – 80 döneminde; bu sol giuntalardaki güçlüklere rağmen, seçmenlerin gözünde yeterli bir konuma geldiklerine dair bazı deliller bulunmaktadır. İtalya’nın en büyük kentlerindeki çoğu sol ve laik-sol koalisyonlara 1980 – 81 yerel seçimlerde ikinci bir beş yıllık vekalet verilmiştir ve en büyük kentlerde sola oy verenlerin oranında belirgin bir artış bulunmaktadır. Turin’in Komünist Belediye Başkanı (Novelli); Milano’nun Sosyalist Belediye Başkanı (Tognoli); ve Napoli’nin Komünist Belediye Başkanı (Valenzi); İtalya’da şimdiye kadar kaydedilmiş en büyük kişisel oyu almışlardır. Büyük İtalyan kentlerindeki sol-kontrolü altındaki yöneticiler, daha organize olmuş, daha az rüşvetçi ve daha etken bir kent yönetimi oluşturmak üzerine açıkça büyük efor sarf etmişlerdir. Miras aldıkları yerel yönetim bürokrasisinin çalışmalarını kökten bir şekilde değiştirememişlerdir. Yeni idari yaratıcılıklar katmıştır. Bu nedenle bürokrasi ve ticari birliklerin, çıkar çevrelerinin önemli karşı çıkışlarını engellemişlerdir. Sol yöneticiler tarafından bugüne kadar uygulanan en önemli kurumsal değişiklik, yerel mahalli konseyler oluşturulması yolu ile desantralizasyon politikası uygulamasıdır. Kanun böyle konseylerin ulusal düzeyde kurulmasına izin verdiğinden (en az 40.000 nüfuslu kentlerle sınırlı) ulusal ve yerel düzeyde sol tarafından güçlü bir şekilde desteklenmiştir. Bu kanun, yerel olarak uygulamalarda oldukça kapsamlı bir karar verme yetkisi vermekte ve sol tarafından yönetilen yerel yönetimlerin yerel yönetim konsüllerde (encümenlerde) en liberal ve temsili yapıya uyum gösterdikleri açıktır. Öte yandan, bu yerel konsüllerde (encümenlerde) gücün değişimi, gerçekte olduğundan çok daha sembolik olmuştur. Bu sol tarafından kontrol edilen kentlerde bile böyledir. Bu; son yıllardaki politik katılım için, baskıdaki düşüşte bir parça görülebilir ve bir parça da bu değişimlerin yerel yönetimlerin yeniden organize olabilmeleri için çok daha yoğun bir hareketin sadece küçük bir parçası olduğu gerçeğini gösterir (Evans ve Rizzi, 1978; Sernini, 1978) Mahalle encümenlerinin politika ve planlama öngörmekten daha çok, sınırlama politikalarında en etken olduğu gözlenmektedir (Arsa spekülasyonunda ve kendi alanlarına servis götürülmesinde etken olabilir). Kentlerin ekonomik sorunlarını çözmek için, sol-kontrollü giuntalar beklendiği gibi çok etkin olamamışlardır. Onların karşı karşıya kaldıkları ekonomik sorunların kökenine inmede merkezi yönetimler güçsüz kalmışlardır. Kent yönetimlerinin rolü ve özellikle belediye başkanlarının oynadığı rol, artan bir şekilde ekonomik krizin kötü sonuçları ve eşitsizlikler arasında gözle görülür bir tampon vazifesi görmüşlerdir. Sol-kontrollü yönetimlerin ekonomik etkileri belirli bir ekonomik politika vermekten çok; daha iyi planlama, daha gözle görülür uygun kentsel yapı ve sosyal servisler ve daha çok ekonomik eylemler için akılcı bir çerçeve yaratmaktı. Bu sol-kontrollü başlıca güven, kısa dönemli yeniden dağıtıcı politikalar üzerine olmuştur. Bu politikalar; sosyal refah harcamaları, eğitim ve kültür harcamaları gibi yukarıda sunulan verilerde olduğu gibi kendini göstermiştir. Bu politikaların kısa dönemdeki niteliği, belirtmek gerekir ki, sol yönetimlerin karşılaştığı uzun dönemli ve köklü sorunlara cevap vermemektir. Böyle bir araştırma, bizi ulusal ölçekte sağ tarafından kontrol edilen bir ülkedeki sol-kontrollü kentlerde yerel yönetimlere ilişkin bir sosyalizm geliştirme olasılığını gözden geçirmemize neden olmaktadır. En azından İtalya örneğinde, bu soruya belirgin bir cevap vermenin çok erken olduğu fakat, yerel sosyalizm yolunda daha kaydedilmesi gereken uzun bir yol olduğu, pek çok güçlük ve sınırlamalarla dolu olduğunu bu araştırma göstermiştir.
KAYNAKÇA:
· Aiken, Micheal and Guido Martinotti (1978), “Left Politics, the Urban System, and Public Policy: An Analysis of Municipal Expenditures among the 325 Largest Cities in · Ahnsrom, Leif (1973), Styrande och ledande verksamhet I Vasteuropa (Stockholm: Ekonomiska Forskningsinstitutet) · Allum, Percy A. (1973), Politics and Society in post-War · Bagnasco, A., (1973) “Il partito che controlla Polidia”, in Paolo Farneti (ed.), Il sistema politico italiano (Bolonga, Il Mulino), pp. 117-45 · Bocca, Giovanni A. And Walter G. Scott (1973), Gi indici di reddito a livello communale (Brecia, MB Editrice) · Bondonio, P.V. (1976), “Un aspetto del dualismo”, Ressegna economica, 6 · Brosio, Giorgio (1975), “Composizione politica e comportamento di spesa degli eenti loali itaiani”, Economia Pubblica, 10 (October): 17-25 · Brosio, G., D. Hyman and W. Santagata (1978), “Gli enti locali fra riforma tributaria, inflazione e movimenti urbani: un contributo alla analisi del dissesto della finanza locale”, Quaderni delle Fordanzione G. Agnelli, Turin, 24: 31-2 · Brosio, Giorgio and Walter Santagata (1979), “Il elelo dell autonomia nel communicapoluogo”, Archivio di studi urbani e regionali, 10: 39-62 · Brosio, Giorgio, Mario Ferrero and Walter Santagata (1982), “In Search of an Electoral Cycle in Local Finance: The Italian Case”, paper presented at the Third Conference of The Council for European Studies, Washington, DC 29 April – 1 May 1982 · Cafiero, S. and A. Busca (1970), Lo sviluppo metropolitano in Italia (Rome, Giuffre) · Chubb, Judith (1980), “Naples Under the Left: The limits of Local Change”, Comparative Politics, 13 (October): 53-78 · Chubb, Judith, (1981) “The Social Bases of an Urban Political Machine: The Case of · Degli Esposti, G. (1966), Bologna PCI (Bologna, Il Mulino) · Donolo, Carlo (1972), “Sviluppo ineguale e disregazione sociale”, quaderni Piacentini, 47 (July): 101-28 · Duncan, Otis D., W. Richard Scott, Stenley Lieberson, Beverly Duncan and Hal H. Winsborough (1978), “Seething Cities”, no. 267 (April): 28-33 · Elia, Gian Franco et al. (1977), La Partecipazione Tradita (Milan, Sugar Co Edizioni) · Evans, Robert H. And Felice Rizzi (1978), “Local Autonomies, Regional Government and Metropolitan Areas in · Ferraresi, Franco and Pietro Kemeny (1977), Classi sociali e politica urbana (Rome, Officina Edizioni) · Ferraresi, Franco and Antonio Tosi (1979), “Crisi della Citta e Politica Urbana”, in G. Graziano and S. Tarrow (eds), La Crisi Italiana (Turin, Einaudi) · Fried, Robert C., (1971) “Communism, Urban Budgets and the Two Italies: A Case Study in Comparative Urban Governments”, Journal of Politics, 33 (November): 1008-51 · Galli, Giorgio (1966), Il bipartitismo imperfetto (Bologna, Il Mulino) · Giarda, P. (1967) “Un analisi statitica sui determineti delle spese degli enti locali”, in Cesare Cosciani (ed.), Studi sulla finanza locale (Mila, Giuffre) · Giarda, P. (1968) “Spese ed imposte degli enti locali: verfica empirica di un modello di comportamento”, Rivista di diritto finanziario e scienza delle finanze 27: 74 · Giarda P. (1974) La struttura delle spese negli enti locali (Calabria: Universita degli enti studi della calabria, Arcavacata di Rende) · Giarda, Piero and Gianni Sironi (1967) “ Un Analisi statitica sui determinanti delle spese pubbliche degli enti locali del piano intercommunal milanese”, Rivista internazionale di scienza sociali 38 (Novemer-December): 571-85 · Ginatempo, Nella (1976) La citta de! Sud: territorio e claai sociali (Milan, Mazzotta) · Good, Martha H. (1980) “The Italian Communist Party ad Local Government Coalitions”, Studies in Comparative Communism (summer-autumn): 197-219 · Hawley, Amos, H. (1950) Human Ecology ( · ISTAT (1962) IV Censimento generale dell’indutria e del commercio: 16 ottobre 1961 (Rome, ISTAT) · ISTAT (1966) X Censimento generale della popolazione: 15 ottobre 1961 (Rome, ISTAT) · ISTAT (1973) XI Censimento generale della popolazione: 24 ottobre 1971 (Rome, ISTAT) · Lieberson, Stenley (1969), “Measuring Population Diversity”, American Sociological Review, 34 (December): 850-62 · Martinotti, Guido (1974), “Il referendum e la societa italiana”, Mondoperaio, 9 (September): 17-23 · Martinotti, Guido (1981), “The Illusive Autonomy: Central Control ad Decentralization in the Italian Local Financial System”, in L.J. Sharpe (ed.), The Local Fiscal Crisis in · Pizzorno, Allessandro (1974), “I ceti medi nei meccanizmi del consenso”, in Fibio Luca Cavazza and Stephen R. Graubard, Il caso italiano (Milan, Garzanti), pp. 314-38 · Porcu, Sebastiano (1979), “Le Parti Communiste Italien et L’Administration Locale a Bolongne (1945-1977)”, Revue française de science politique, 29 (February): 33-52 · Pred, Allan (1977), City-Systems in Advanced Economies ( · Rea, Douglas W. and Michael Taylor (1970), The Analysis of Poitical Cleavages ( · Siedelman, Raymond (1981), “Urban Movements and Communist Power in · Sernini, Michele (1978), “I comprensore nella politica di strtificazione instituzional”, in Marcello Barbo (ed.), Comprensore Ristrutturazione (Milan, Angeli) · Sylos-Labini, Paolo (1972), Le classi in italia (Bari:Laterze) · Tarrow, · Tarrow, · World Marxist Review (1977), “Experience and Problems of the Left Guintas in · Zandano, Gianni (1975), Saggi sulla spesa publica in Italia (Milan, Guiffre), pp, 3-42
Tweetle
Okunma Sayisi : 13834
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 25.10.2024 - 12:08:17 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |