Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
04 Nisan 2017 Bu referandum memleket meselesidir Mahallelerde referandum panellerinin ilki 100. Yıl Mahallesi’nde gerçekleştirildi. Panelde referanduma gidilmesinin uluslararası gelişmelerden bağımsız olmadığı belirtilirken, ülkenin tapusunun tek adama verilmemesi ve Cumhuriyet değerlerinin korunması adına Hayır çağrısı yapıldı. Panelde bu referandumun memleket meselesi olduğu vurgulanarak, Cumhuriyet’in Başkent’i Ankara’da Hayır çıkmasının Atatürk’e bir borç olduğu ifade edildi Mimarlar Odası Ankara Şubesi, mahallelerde referandum panellerinde görüşlerini halka anlatıyor. Panellerin ilki 100.yıl mahallesi muhtarı Ayşegül Emekçinin organizasyonu ile “Neler Oluyor Hayatta” adıyla 100. Yıl Mahallesi’ndeki ODTÜ Mezunlar Derneği’nde gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ve DİSK Genel Başkanı Kani Beko katıldı. Paneli Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya ve çok sayıda mahalleli izledi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara ve mekan üzerinden okuma yaparak, devrimin başkentini mekânsal olarak yeniden ele aldı. Mekanın nasıl hırpalandığını ve rejimle nasıl hesaplaşıldığını anlatan Candan, “Ankara çok kıymetli bir yer, 81 ili kucaklayan bir devrimin başkenti. Mekanın kendisi politiktir ve ideolojik olarak şekillenir. Cumhuriyet’in mekanlarının tahrip edilmesi, yıkılması da, Cumhuriyetle hesaplaşmanın mekana yansımasıdır. Cumhuriyet ideolojisinin temsil mekanlarının ve planlama süreçlerinin öğesi olan Ankara’da yürütülen mücadele, Cumhuriyete karşı olanlarla, Cumhuriyet değerlerini savunanlar arasında. Bu nedenle söylediğimiz her söz verdiğimiz, her mücadelede rejimle hesaplaşanlarla karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü biz onların niyetlerini mekan üzerinden okuyoruz. Dünyanın her yerinde bütün değişimler ve dönüşümler ideolojik olarak mekanın kendisinde başlar. Bu nedenle ilk tepkiyi mimarlar ve meslek insanları ortaya koyuyor” dedi. Cumhuriyetin bütün kurumları halka hizmet eder Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Bandırma Vapuru 16 Mayıs 1919’da yola çıktığında Türkiye’nin kaderinin değişeceği Atatürk tarafından çok net biliniyordu. Biz bunu yıllar sonra Nutuk’tan okuyoruz. Atatürk’ün milli sırrı Cumhuriyetin ilan edilmesine olanak sağladı. Mustafa Kemal Atatürk Samsuna çıkarken Ali Fuat Paşa’yı da Ankara’ya gitmeye ikna ediyordu. Amasya Tamimi, Sivas ve Erzurum Kongresinden sonra 27 Aralık’ta Atatürk Dikmen sırtlarından girdiğinde, 20 bin nüfuslu Ankara’da heyeti temsiliyeyi 80 bin kişi karşıladı. Bu karşılama Seğmenlerin kızılca gününde, bir devletin çöküşü ve yenisinin kuruluşunu simgeliyordu. Ankara’nın Cumhuriyetin başkenti olacağı aşikardı. Türkiye Cumhuriyetin ideolojisini başkentin mekanlarından ve planlanmasından okuyabilirsiniz. Cumhuriyet’in Başkentinde Herman Jansen tarafından planlanan ve Atatürk’ün önerileriyle oluşturulan bir temsil aksı vardır. Ulustan başlayarak Çankaya Köşküne kadar uzanan bu aks, Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu ve temellerini ve neye hizmet ettiğini ve egemenliğin kayıtsız şartsız millet olduğunu ifade eder.” Candan, şunları kaydetti: “Ulustan İş bankası, Ziraat bankası, Sümerbank, Merkez Bankası, Akbank, Osmanlı bankası ile şekillenen mekanlar, ‘Cumhuriyetin temeli ekonomidir kalkınmadır’ der. Cumhuriyet ideolojisi kendisinden öncekileri ile hem hal olmuştur Ulusta… Ziraat Bankasının Osmanlıda esinlenen cepheleri ile Merkez bankasının cepheleri, Sümerbank ile İş Bankası ,eski ve yeniyi bir arada barındırır. İller Bankası Cumhuriyet’in bütün kentlerini planlayan bankadır. Hemen karşısındaki Gençlik Parkı bulunuyor. Opera ve Sergi Evi, Türk Hava Kurumu, eğitim yapıları, Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi sıralanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın olduğu alana kadar ard arda dizilen yapılar Cumhuriyet’in temelinin bilim , sanat ve kültür olduğunu gösteriyor. Gençlik parkı ve meydanlar, saltanatın padişaha ait yeryüzü topraklarına karşı halka ait kamusal alanları anlatmaktadır. Sıhhiyedeki Sağlık Bakanlığı Türkiye Cumhuriyet’inin yaptığı ilk modern mimarlık yapısıdır. Arınarak sağlıklı bir toplum yaratmak için harekete geçileceğini Sağlık Bakanlığı binasından okuruz. Yanındaki ordu evi ile birlikte bunun teminatının ordu olduğu ifade edilir. Zafer meydanına kadar Cumhuriyetin nasıl ve hangi temeller üzerinden kurulduğunu mekanlardan okuruz. Zafer meydanından sonra, Atatürk bulvarı üzerindeki sosyal yaşamı zenginleştiren büyük sineması ve konser salonları ile Cumhuriyetin halkına sağlayacağı modern yaşamı okuruz mekanlardan . Bugün yerinde devasa bir iş merkezinin olduğu alanda geçmişte bulunan Kızılay binası, Cumhuriyetin halkının zor gününde yanında olacağının ifadesiydi. Güvenpark’tan başlayıp Meclis’e kadar giden Hükümet kartiyesinde, Cumhuriyetin bütün bakanlıkları kurumları, yüksek yargı organlarıyla halka hizmet edeceğini göstermektedir bize. Onun için bütün bu kurumlar yüksek yargı organları ile arka arkaya dizilir. TBMM ile taçlanan bu yapılar, Cumhuriyet’in parlamenter sistem olduğunu, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu ve yöneticilerinin halkla iç içe olduğunu gösterir. Halkın yöneticileri halkla iç içedir. Çankaya Köşkü ile TBMM arasındaki mekansal mesafenin anlamı büyüktür. TBMM milleti temsil eder halka yakındır, o nedenle ulustan TBMM’ne kadar iç içe geçmiş yapılar bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı devleti temsil eder ve en üst noktadır. Şimdi Cumhuriyetle hesaplaşmayı bu temsil aksının değişmesinden ve kaydırılmasından okuyoruz. ” Cumhuriyet’in laiklik ilkesi gereği bu aks üzerinde bir tane cami olmadığına işaret eden Candan, “Bugün Gençlik Parkı’nın karşısına, İller Bankası’nın arkasına koskocaman bir cami bulunmaktır. Çok simgesel ve ideolojiktir. Çünkü bölgede yürüme mesafesinde 14 tane cami vardır. Temsil aksındaki laiklik ilkesinin kaldırılması, yaşamlarımızdaki laiklik ilkesinin aşındırılması gibidir” dedi. Kaçak Saray, yasama yürütme yargının tek elde toplanmasının mekanıdır Candan, Türkiye’nin neoliberal politikalarla siyasal İslam’ın kıskacı altında olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanlığını alıp Kaçak Saray’a taşımalarının nedeni budur. Bütün Cumhuriyet değerlerinin okunduğu AOÇ’de yapılması, Cumhuriyet’i altüst edeceğinin göstergesidir. Cumhuriyet’in temsil aksını yok etmek ve yapılarını bir bir yıkmak istiyorlar. Bugün dünya ve neoliberalizm bir kriz yaşıyor. AB’de krizde. Sermayenin ağırlık merkezi doğuya doğru kayıyor, yönetenler tek adam rejimine doğru şirket devlet yönetimine giderken halklar isyan ediyor memnuniyetsiz. Onun için Putin Rusya’da, Trump Amerika’da, Merkel Almanya’da ve Avrupa’nın değişik noktalarında tek adamlar ve milliyetçilik artıyor. Halklar ve demokrasi tasfiye edilmek isteniyor. Halkın karar vermediği masa başında oturup karar verecekleri bir dünya şirketi kurulması isteniyor. Bu noktada Türkiye’de hayır demek çok kıymetli. Hem Atatürk’ün bize gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak, bilimin yolundan gitmek ve Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak için, hem de Dünyadaki tek adam yönetimleri ile halkların ve demokrasinin tasfiyesine karşı, dünya halklarının harekete geçmesine olanak sağlayacak bir kırışma yaratmak için… Bu hayır domino taşı gibi halkların ve demokrasinin tasfiyesine karşı bir kelebek etkisi yaratabilme potansiyeli taşıyor. O nedenle Hayır çıkması hem bizim hem de dünya halkları açısından çok önemli. 1923 yılında biz Avrupa’dan çok daha öndeydik. Kadınlara oy kullanma hakkı Fransa ve İsviçre’de bizden çok sonra verildi. Şimdi Avrupalılar Mars’a giderken bize bir gelecek projesi olarak 400 yıl önceki padişahlık saltanat sistemini sunuyorlar. Bizim gelecek projemiz, bilimin yolundadır. Muasır medeniyetler seviyesini yakalamaktır.” Türkiye’de ve Ankara’daki kentsel dönüşüm süreçlerine dikkat çeken Candan, “Hepimizin malına mülküne yarın el konulacaksa aslında bu sistemi devam ettirebilmek içindir. Ekonomik sermayesini buradan sağlayan bir bakış açısıyla karşı karşıyayız. 2023 de kendilerince hedefleri Cumhuriyet’in 100. yılında yeni bir rejim kurmak. Onun için Ankara’da yapılan ulaşım ana planı çevre düzeni planlarının hedefi 2038’dir Atatürk’ün ölümünün 100.yılında ‘Senin kurduğunu Cumhuriyeti değiştireceğim, Cumhuriyet’in simgesi Ankara’yı 2038’ de bitireceğim’ demektir. Ancak yapamayacaklar” dedi. Ankara’dan yüzde 60 çıkmak zorunda Candan, okulların, adliye saraylarının, hükümet konaklarının cephelerini Osmanlı-Selçuklu mimarisi ile değiştirildiğini daha sonra eğitimin, yargının, kurumsal yapının değiştirildiğini hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: “Kaçak Saray Cumhuriyet’le hesaplaşmanın zirve mekanıdır. Kaçak Saray yapılırken Cumhuriyet değerleri alt üst edildi. Emanete hıyanet edildi yasama, yürütme, yargı tek elde toplandı. Mahkeme kararları tanınmadı. Gücünüz yetiyorsa gelin yıkın denildi. Yasama, yürütme, yargı Kaçak Saray’da hepsi tek adamın elinde idi. Şimdi bu binanın içini dolduracak rejimi değiştirmeye çalışıyor. Yasama yürütme ve yargının tek elden yürütülmesi geleceğimizin, kazanımlarımızın ve bütün birikimlerimizin tehdit altında olduğu anlamına gelmektedir. Kazandıklarımızın elimizden kararnamelerle alınmasına asla izin vermeyeceğiz, haklarımızın gasp edilmesine, halkların tasfiye edilmesine, evlerimize el konulmasına asla izin vermeyeceğiz. Cumhuriyet’in Başkenti olarak hayır için hepimiz daha fazla çalışmalıyız. Cumhuriyet Anadolu’ya buradan yayıldı. Ankara’dan yüzde 60 hayır çıkmak zorunda. Bu bizim boynumuzun borcu. Bu hayır hem Cumhuriyet ve geleceğimiz hem de, dünya hakları için çok kıymetli. YA dünyanın ve Türkiye’nin önünü açacak bir hayır sürecini öreceğiz, dünyayı ve Türkiye’yi demokrasiden yana biçimlendirecek bir sürecin önünü açacağız, yada Dünyadaki egemen güçlerin oyuncağı olacağız” Bu memleket meselesidir CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, kara bir sayfayı bu halka dayatırız diyenlerin yanıldığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Cumhuriyet değerlerinin savunucusu CHP olarak anayasa değişikliğine dair daha önce hiçbir şekilde araya gelmediğimiz kesimlerde dahi görüşmelerde bulunduk. Çünkü bu bir referandum değil memleket meselesidir. Vatanını ve ülkesini seven herkese görev düşüyor. Hiç biraya gelemediğimiz kesimler bile bizden daha çok alanlara çıkıp vatan meselesi diye haykırmaya başladı ve hükümet tedirgin olmaya başladı. Almanya, Hollanda ey İngiltere dedi. Kavga etmediğimiz bir Japonya kaldı yakında Japonya diyecek. Mücadelemize ve kendimize çok güveniyoruz. Bu anayasa ve referandum ne yaparlarsa yapsın tutmayacak. Bunlar bu ülkeyi yönetemiyor. Çaldılar, kendi hırsızlıklarına ve Karaman’da çocuklara tecavüz edenlere sahip çıktılar. Adana’da yurtta 8,9 yaşındaki çocukların namuslarına bir şey gelmesin diye kilitlediler. Çocukların cayır cayır yanmasına sebep olanlara da sahip çıktılar. Hayır diyenleri bir bir tutukladılar. Neden korkuyorsunuz? Bu ülke bizim ülkemizi siz ne yaparsanız yapın hep birlikte yaşayacağız. Nasıl ki iktidardan düştüklerinde gardaki patlama ülkenin kaderini değiştirdi Yine aynı senaryolara başvuracaklar ancak Türkiye Cumhuriyeti’ni geriye götürecek hiçbir adıma izin vermeyeceğiz.” Referandum uluslararası gelişmelerden bağımsız değil Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ise, referandum Hayır oylarının yüksek çıkacağına dair büyük bir umudu olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “AKP seçmenin içinde hayırcı var. MHP seçmeninin içinde çok büyük bir Hayır var. Demokratik parlamenter sisteme bir bağlılık, inanç ve bir birliktelik var. Diyalektik bakmalıyız. Neden referandum niye önümüze geldi bunu konuşmak lazım, işin özeti referandum tek adam yönetimini istiyor. Demokrasi geleneği olan bir ülkede böyle bir referandum yok. Bu referandum önümüze niye geldi ona bakmak gerekiyor. Büyük Ortadoğu Projesi 10 yıl önce bir fiil uygulanmaya başlandı. Ortadoğu’da sınırların yeniden çizilmesi projesi kapsamında Irak’a ve girildi. Büyük Ortadoğu projesi tek adam rejimi ister. Büyük Ortadoğu projesinin önündeki en büyük engel demokrasidir. Demokrasi ve insan haklarının ve halkın egemenliğinin olduğu bir ülkede bu projeyi uygulamak mümkün değildir. Emperyalizmin istediği Ortadoğu’yu yaratmada Türkiye sistemsel olarak bir engeldir Demokrasi ile yönetiliyor ve parlamenter bir sistem var. Şimdi ise önümüze bir referandum getiriliyor. Türkiye gibi jeopolitik konumda olan ülkeler için uluslararası gelişmeleri iyi okumak gerekiyor. Uluslararası gelişmelere baktığınızda 12 Eylül tesadüf değil, 1974 yılında bir Karaoğlan çıkmış, ABD’nin bütün diretmesine karşı meydan okumuş, Kıbrıs’a gitmiş toprak işleyenin su kullanın demiş. DİSK örgütlü en güçlü sivil yapı o zaman. 1977 yılında seçim olmuş Kıbrıs’a çıkan adam yüzde 42 oy almış” Emperyalizme geçit vermeyeceğiz Taşdelen, şunları dile getirdi: “Büyük Ortadoğu Projesi bölgede uygulanıyor amaç yeniden sınırları çizmek bölmek parçalamak ve yönetmek. ABD’nin petrolün ve doğalgazın uluslararası piyasalara girişinin rahat bir şekilde sağlanması ve İsrail’in güvenliği gibi iki amacı var ABD’nin hiçbir zaman demokrasi gibi hiçbir derdi olmadı. Baskılara, özgürlüklerinin aşındırılmasına rağmen laik, çağdaş insanların yasadışı tepki koyabilen, yüzü batıya dönük. Atatürk gibi bir tarihi kahramanı olan bir Türkiye Ortadoğu’nun yeniden yapılanması konusunda çok büyük handikap. Bir kişiyle muhattap olmak. Bunun için bir referandum var. Türkiye’nin tapusu Lozan’dır alınmak istenen Lozan ve Misak-i Milli’dir. Bu referandum bunun referandumudur. Temel sorun tek adam sistemini yaratılmasıdır. Biz burada hem Lozan’dan, hem ülkenin tapusundan vazgeçmeyeceğiz. Hem demokrasiden hem özgürlüklerden, Cumhuriyetimizden vazgeçmeyeceğiz. Tek adama dayalı anayasa teklifinin kabul edilmemesi için Hayır demeliyiz. Referandum uluslararası gelişmelerden bağımsız ve tesadüf değildir. Ortadoğu’da ve dünyanın genelinden yaşayacağımız gelişmelere ilişkin bir önsözdür. Bizim önsözlere ihtiyacımız yok bundan 1923 yılında 94 yıl önce yazdığımız bir destanımız var. Önsözün Çanakkale olduğu Kurtuluş Savaşı ile tamamladığımız Lozan ve Cumhuriyet’le noktayı koyduğumuz bir destanımız var. Bu destan hepimizin 1919’da 1915’te ve 1922’ de emperyalizme boyun eğmediysek, bugünde emperyalizme boyun eğmeyeceğiz geçit vermeyeceği, emperyalizmin piyonu olmayacağız o nedenle Hayır diyeceğiz.” Tek adama ülkenin tapusunu vermeyeceğiz DİSK Genel Başkanı Kani Beko, anayasa değişikliği maddelerine ilişkin şu bilgileri verdi: “Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi durumunda yasama, yürütme ve yargı Cumhurbaşkanını elinde toplanacak. Kuvvetler ayrılığı bitecek. Türkiye Cumhuriyeti tek adamın eline bırakılacak. Cumhurbaşkanı Meclisin yerine kanun yapıcı haline gelecek, Devlet Meclisten çıkan yasalar yerine kararnamelerle yönetilecek. Yürütme erkinin sorumluluğu olmayacak bakanlar kurulu anayasadan çıkarılacak. Bakanlar Cumhurbaşkanına hizmet eden memura dönüşecek meclis denetimi kaybedecek vekiller etkisizleştirilecek. Yargıda tek söz sahibi seçimle gelen Cumhurbaşkanı olacak. Yargı üyelerinin çoğunluğunu artık Cumhurbaşkanı belirleyecek. Cumhurbaşkanı OHAL ilan edecek ve memleketi kanun hükmünde kararnamelerle yönetecek” dedi. Beko kırmızı çizgileri olan kıdem tazminatın ve bütün sendikal hakların anayasa değişikliğinin kabul edilmesi durumunda tehdit altında olduğuna dikkat çekti. Beko, “Tek adama ülkenin tapusunu vermeyeceğiz. Bu nedenle Hayır demeliyiz” dedi. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 4087
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 21.11.2024 - 12:57:08 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |