Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
20 Ekim 2016 Haber alma hakkınıza sahip çıkın Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından düzenlenen “OHAL’de ve başka halde, HERHAL’de Medya Gündemi” panelinde KHK’larla kapatılan medya organları ve gazetecilerin sorunları masaya yatırıldı. Panele katılan kadın gazeteciler, halkın haber alma hakkına sahip çıkması çağrısında bulundu Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Dünya Mimarlık Günü kapsamında düzenlediği “OHAL’de ve başka halde, HERHAL’de Medya Gündemi” paneli gerçekleştirildi. Panelde OHAL koşulları altında pek çok alanda olduğu gibi medya alanında da yaşanan tüm sansür /kapatma /baskı süreçleri masaya yatırıldı. Panele Halk TV’de Medya Mahallesi programını hazırlayan Birgün Gazetesi yazarı Ayşenur Arslan, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Çiğdem Toker, Gazete Duvar Ankara Temsilcisi ve Yazarı Özlem Akarsu Çelik ve kapatılan İMC TV Muhabiri Nergis Demirkaya katıldı. Onları sesi olacağız Panelin moderatörlüğünü yapan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Bu yıl Dünya Mimarlık Günü’nün teması ‘Daha iyi bir dünya tasarla’ olarak belirlendi. Uluslararası Mimarlar Birliği (UİA) daha iyi bir dünya tasarlamak için mimarların da sorumluluk alması gerektiğinin altını bir kez daha çizdi. OHAL’de ve her koşulda mücadele etmenin anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Bugüne kadar bizim mücadelemizin ya da yapılan her şeyin sesi olan ama OHAL ve öncesinde başlatılan baskı süreçleriyle medyanın tek seslileştirilmeye çalışıldığı noktada, bu alandan dört değerli konuğumuz var. Hepsi kadın, dirençli ve yürekli. Onların sesini kısmaya ekranlarını karartmaya çalışıyorlar. Hep bizim haberlerimizi yaptılar ama biz bugün onlardan feyiz alarak yaptığımız internet televizyonumuzla biz onların sesi olmaya çalışacağız” diye konuştu. Kadınlara yönelik çok büyük bir öfkenin olduğunu vurgulayan Candan, “Bir ülkenin kadını ayağa kalkmışsa, direniyorsa, vay o iktiarın haline diyorum” dedi. Yaşam alanlarımız daralıyor ses çıkarmalıyız Panele Halk TV’de Medya Mahallesi programını hazırlayan Ayşenur Arslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bir adam gibi ölmek var bir de madam gibi ölmek” sözlerini eleştirdi. Arslan medya ve toplumda kadınların yaşadığı sorunlara ilişkin şunları söyledi: “Söyledikleri söyleyeceklerinin, yaptıkları yapacaklarının teminatı. Biz kadınlara biçilen bir yer kadınlara için son derece aşağılayıcı ifadeler kullanılıyor. Bir kısım kadın köle olabilmek için militanlık yapıyor. Bu ülkeyi ya kadınlar kurtaracak ya kadınlar batıracak. Kadınlar olarak maalesef medyada hem çoğuz hem de çok azız. Ne yazık ki sistem içerisinde o sistemin savunuculuğunu yapan ve patronları için çalışan kadın gazeteciler var. Bizler azız, sizlerde darmadağınıksınız” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in panelin moderatörü olan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’dan haz etmediklerini ifade eden Arslan, “Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Başkanı kadın olması muazzam bir fark yaratıyor. Çünkü bir kadının doğruları söylemesini hazmedemiyorlar. Bunu kadın haliyle yaptığı için ‘Sen kimsin kadın, otur oturduğun yerde’ demek istiyorlar.Kadınların bulunduğu yerlerde bulunmalarını istemiyorlar. Yaşam alanlarımız daralıyor, buna karşı hep beraber ses çıkarmak gerekir” diye konuştu.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Çiğdem Toker, ise yaşadıkları sorunları şöyle anlattı: “OHAL KHK’ları ile medya üzerindeki baskının daha da görünür hale geldiğini belirterek, medya üzerindeki baskı sesimizin kısılması, susturulması zaten uzun süredir vardı. OHAL kararnamelerle bu baskı çok daha görünür ve somut hale geldi. Birçok tv ve radyo kapatıldı, bundan Medyanın yüzde 90’ları iktidarın kontrolündeyken, buna karşı gerçek gazetecilik yapanlar üzerindeki baskı daha da arttı. Aslında muhalif gazetecilik diye bir şey yoktur. Gerçek gazetecilik zaten hakkıyla yapılan gazetecilik soru soran gazeteciliktir. Gazeteciler iktidarda kimin olduğuna bakmaksızın sürekli halkı için soru sorarlar, itiraz ederler. Yandaş basın kavramı ortaya çıkınca muhalif medya diye bir kavram oluştu. Gazeteciler zaten doğası gereği muhaliftir. Bu kavram yanlış kullanılıyor. Gazetecilik hep riskliydi, bu tehlike ve tehdit çok daha ağır bir hale geldi. Burada temel mesele bizim çok ağır yaşadığımız haber alma hakkının engellenmesini, bizim işimizi yapamaz hale gelişimizin kitleler nezdinde ne kadar bilindiği, biliniyorsa da ne kadar dert edindiğidir. Yüzde 10 bile değil bizim medyanın sahiplik konusundaki durumumuz. Bu koşullarda bile haber yazmaya soru sormaya çalışıyoruz ama ben bunun kitlelerce ne kadar dert edindiği konusunda kaygılarımız var ” Gazetecilik her dönem baskı altındaydı Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik, medyanın sermaye yapısına ilişkin notlar paylaştı.2001 yılında eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği ama Meclis’e tekrar getirilerek, değiştirilen RTÜK yasasını anımsatan Çelik, şunları kaydetti: Çelik, o dönem Meclis açılışında konuşan eski Cumhurbaşkanı Sezer’in “Medya patronları kamu ihalelerine girerse bağımsız medyadan bahsedilemez” sözüne atıfta bulunarak, “ Gazetelerde bu sözlerin hiçbiri yayınlanmadığını ve RTÜK Yasası’nın yayınlandığını hatırlattı. Çelik, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de gazete çıkarmak zararlı bir iştir. Gazeteler aslında bayi satışlarından zarar ederler. Ancak medya patronları basın organlarını iş çevirmek için kullanıyorlar. Bu patronların sürekli bir yan faaliyetleri vardır. Koalisyon dönemlerin de medyanın bugünden farklı olmadı, çeşitli partiler sırtlarını dayadı. Bu durum medyada çok seslilik gibi görünüyordu fakat öyle değildi. Bu gün tek seslilik var gibi görünmesinin nedeni tek partinin iktidarda olması ve medya patronlarının ona sırtını yaslamasıdır. Gazeteci patronun iş alanlarını bilmemelidir. Biz haberi yaparız, orada bir haber patrona rağmen girebiliyorsa bile kardır diye bakarız. Bu koşullarda gazetecilik yapıyoruz. Gazetecilere siz de hiç birşey yapmıyorsunuz dediği zaman medyanın bu sermaye haritasını anlatmak istiyorum.” İktidarın zulmünü ilk biz yaşadık, binlerce gazeteci işsiz Çelik, “2007 yılı itibariyle TMSF aracılığıyla el koyma ve yandaşlaştırıldı. ATV Sabah Grubu, Çukurova Grubu öyle, Ethem Sancak aldı. Bu medya patronlarıyla biz çalışamadık işte, patronun iki dudağı arasındadır kaderimiz. Hal böyleyken bir gazeteci kendisine açılan 50 bin liralık bir tazminatı nasıl ödeyebilir? Emeklilik hakkımızı da iktidar gasp etti, yıpranma hakkımızı da aldı. Bu yöntemle gazetecileri susturmaya çalışıyorlar. Gazetecilik bir soru sorma işidir, cesur ve merak eden insanlar. Bu iktidarın zulmünü ilk bizler yaşadık, binlerce gazeteci işsiz ” dedi. Çalışamaz hale getirildik Kapatılan İMC TV ve Radyo Özgür Muhabiri Nergis Demirkaya ise KHK’larla onlarca basın organının kapatıldığını ve binlerce gazetecinin işsiz kaldığını belirterek, “30 yıllık gazetecilik yapmış ancak son 1 yılını kapatılan medya organlarında çalışmak zorunda kalan ve örgütle ilişkisi olmayan arkadaşlarımızın basın kartları iptal edildi. İkinci bir KHK yayınlanarak, benim çalıştığım televizyon da kapatıldı. Bir günlük genel yayın yönetmenliği yaptığı için insanlar tutuklandı” dedi. Basın kartı ellerinden alınan gazetecileri de hatırlatan Demirkaya, halkın haber alma hakkına sahip çıkması çağrısında bulundu. Demirkaya, “Gazeteciler çalışamaz hale getirildi. Bu gazetecilerin başka kurumlarda da çalıştırılmaması için talimatlar verildiği duyumları geliyor” diye altını çizdi. Halkın haber alma hakkına sahip çıkması gerektiğini belirten Demirkaya, “Halkın kapatılan medya organları sorununu kendi sorunu olarak görüp haber alma hakkına sahip çıkması gerekiyor. Bu sadece gazetecilerin sorunu değil” diye konuştu. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 5476
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 21.11.2024 - 12:57:08 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |