Üye Bilgileri.

size uygun bölümden devam ediniz.

sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir.
Daha önce insan kaynakları için bir parola aldıysanız o parolayı kullanabilirsiniz.

Henüz üye değilmisiniz? Yeni kayıt!

Detaylı Arama.

size uygun bölümden devam ediniz.

site içerisindeki tüm içerikte arama yapılmaktadır. birden fazla kelime aratabilirsiniz.


25 50 75 100

Yayınlanma Tarihine Göre
Eklenme Tarihine Göre
Başlığa Göre
Okunma Sayısına Göre

Başlıkta Açıklamada İçerikte

Aynen girildiği gibi
Kelimelerin hepsi
Kelimelerden herhangi biri
ODA ÇALIŞMALAR KENT GÜNDEMI MESLEKI UYGULAMA YAYIN ÜYELER EĞITIMLER
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
Metraj-Keşif ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi
“Mimari Akustik Rapor ve Projesi Neden Gereklidir?” Semineri
D-1 TEMEL BİNA AKUSTİĞİ EĞİTİMİ
Afet Bilinci ve Temel İlk Yardım Eğitimi
D-1 TEMEL BİNA AKUSTİĞİ EĞİTİMİ
5-8 ARALIK 2019 BİLİRKİŞİLİK TEMEL EĞİTİMİ
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
Mesleki Adaptasyon Eğitimi
D-1 TEMEL BİNA AKUSTİĞİ EĞİTİMİ KAYITLARIMIZ BAŞLADI
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
Enerji Kimlik Belgesi Eğitimleri (EKB) Çevrim İçi Eğitimleri Başlıyor
“Çalışma Yaşamında Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele” Eğitimi
Bilirkişilik Eğitimi
Ücretli Çalışan ve İşsiz Mimarlar için Sertifikalı Ücretsiz Eğitimler
Keşif, Metraj ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi IV
Keşif, Metraj ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi III
Keşif, Metraj ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi II
Keşif-Metraj İhale Dosyası Hazırlama Teknikleri Eğitimi
Bilirkişilik Temel Eğitimi 2017
Bilirkişilik Temel Eğitimi 2017
2018 Yılı Ankara Şubesi Oda Bilirkişileri Listesi
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Temel Eğitimi
"Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı" Eğitimi
Bilirkişilik Temel Eğitimi
Keşif Metraj Eğitimi
EKB Uzmanı Üyelerimize Önemli Duyuru
Bilirkişiliğe Kabul Şartları
“BEP-TR 2 Oryantasyon” Eğitimi
“BEP-TR 2 Oryantasyon” Eğitimi
Üniversite Oda’ya Geliyor, Kent Akademisi Dersleri Başlıyor
Hukuk Davaları 2016 Yılı Bilirkişilik Listeleri Başvuruları
2016 Yılı Kamulaştırma Bilirkişi Listeleri
Ceza Davaları 2016 Yılı Bilirkişilik Listeleri Başvuruları
Bilirkişilik Başvuruları / Hukuk
Bilirkişilik Başvuruları / Ceza
Kamulaştırma Bilirkişiliği 2017 Listesi Başvuruları Başladı
Bilirkişilik Temel Eğitimi
ONLINE İŞL.
20 Ekim 2016

Uzmanlar Başkent’in geleceği için kaygılı

Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin panelinde Başkent’in geleceğini tartışan uzmanlar,  Ankara’nın plansız, çağdaş bir kent olma hüviyetini kaybeden, ulaşımda sorunlarla boğuşan, belleğini ve doğasını kaybeden bir kent haline geldiği uyarısında bulundu.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Dünya Mimarlık günü etkinliklerine devam ediyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi,  Bu kapsamda Ankara’nın Başkent Oluşu’nun 93 yıl dönümü dolayısıyla Ankara’daki son 25 yılın kentleşmesinin ele alındığı “Başkent’in geleceğini tartışmak” adlı panel düzenledi.

Panelin moderatörlüğünü  Bilkent Üniversitesi  Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bülent Batuman üstlenirken, panele konuşmacı olarak  Erhan Öncü, Abdi Güzer, Bilkent Üniversitesi Yrd Doç. Oktan Nalbantoğlu,  Mersin Üniversitesi  Siyaset Bilimi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi  Öğretim Üyesi  Yrd. Doç. Dr. Ali Ekber Doğan katıldı.

Ankara ideoloji ve mekan ile çatışmalı bir ortama dönüştü.

Panelin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları söyledi:

“Kadim kültürlere ev sahipliği yapmış Ankara 93 yıldır Cumhuriyetin Başkenti olarak  25 yıla yaklaşan  belediye başkanın uygulamaları  ile giderek başkent olma özelliğini kaybediyor. İdeolojinin mekana yansıdığı bir süreçte yerel ve merkezi iktidarın uygulamaları ile çatışmalı bir ortam olduğunu hepimiz yaşıyoruz. Yıllardır mimarlık ortamı olarak ideoloji ve mekan bağlantısını toplumla paylaşmaya  ve bu konuda tavır almaya, Başkent kimliğini sahiplenmeye davet ediyoruz. Binaların yıkımı kültürel mirasa yönelik sürdürülen tehditler Atatürk Orman Çiftliği ve Kaçak Saray mücadelesinde ideolojinin mekana yansıması, mekana yapılanın ideolojik olması sürecine ilişkin toplumda  farkındalık geliştirdi. En son Anıtkabir’de yapılan çocuk parkı, halı saha ile birlikte ideoloji ve mekan konusunda bir bilinç sıçraması yaşandı. Kent hakkı kavramı, geçmiş ve gelecek değerleri ile mekanın yaşayan bir varlık olduğu  toplum tarafından anlaşılır hale geldi. Başkentin geçmişi  geleceği ve kimliği, söylemlerin toplum tarafından anlaşılma süreci ile yeni bir kulvara girmiştir. Mekana yapılan sadece mekanı etkilemekle kalmıyor, değerlerimizi, geçmişimizi, geleceğimizi yok etmenin adımları olarak hepimize geri dönüyor.”

“Ankara’yı parsel parsel yeniden yaşanabilir hale getireceğiz.”

Candan,  “Panelde Ankara’nın gökçek yönetimindeki 25 yılını değerlendireceğiz bütün bu olağanüstü hal ve gerçek üstü hal süreçleri ile kente yönelik tahribatları nasıl giderebiliriz, yeni bir başkent nasıl tahayyül edebiliriz, onları konuşacağız. Parsel parsel satış karşısında Ankara’yı, parsel parsel yeniden yaşanabilir hale getirmenin mücadelesine yol gösterici olacak bu paneldeki her konuşma bizim için çok değerli.   Hiçbir şey bizim mücadele ve daha yaşanabilir bir kent azmimizi engelleyemez. Her hal ve koşulda mücadeleye devam edeceğiz, Ankara için umut tohumları ekmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

“Ankara yaşanmaz bir kent haline geldi”

Oturumun Moderatörü Bülent Batuman, “Kentsel anlamda koşullar pek parlak görünmüyor. Geçtiğimiz 25 yılı değerlendireceğiz. Bu 25 yıla karakteri veren şey siyasal islamın kent yönetimini elinde bulunduruyor olması. Bunun ilk üçte biri sadece belediyelerde ikinci kısmını hem yerel hem merkezi iktidarın bulunduğu koşullar yaşadık” dedi.  

Ulaşım Uzmanı Erhan Öncü ise Ankara’nın ulaşımdaki son 25 yılını görsellerle şöyle değerlendirdi:

“Ankara’da ulaşım politikaları oluşturulmadan projeler uygulandı. Özet olarak 1990’yılından 2015 yılına kadar Ankara ulaşımında planda olmayan karayolu bağlantıları ve genişletmeleri yapıldı. Ulaşım ana planında olmayan yol genişletmeleri, yol kavşakları, yol düzeltmeleri hepsi yapıldı, bir taraftan da plan yapılmaya çalışıldı. Bir taraftan planda olmayan karayolu yapıldı, bir taraftan planda olan raylı sistemler yapılmadı. Bu çok ciddi biçimde pozisyon belirlemedir. Toplu taşımada kamu işleticileri zarar ederken, bireysel işleticiler çok karlı oldu. Rantlar ve plaka değerleri yükseldi.  Çünkü kamu ona yol açtı. Yaya olmak ve toplu taşım kullanmak cezalandırılmaya sebep oldu.  İnsan değil, taşıt öncelikli, toplu taşım değil otomobil öncelikli, toplu taşımada kamu değil bireysel öncelikli, toplu taşımada kamusal değil kurumsallaşmamış olan bu politikaları hayata geçirdiler. Ankara yaşanmaz  bir kent olurken birileri ulaşımı kullanarak defalarca zengin oluyor. Sonuçta biz de izliyoruz. Yaya ulaşımı zorlaştırıldı, engeller hiç dikkate alınmadı.”

“Ulaşım ana planı doğmadan öldü”

Ulaşımda yol ve ranta dayalı bir saadet zinciri oluştuğuna dikkat çeken  Öncü, sözlerine şöyle devam etti:

“Yeşil alanların yapılaşmaya açılması, AVM inşaatları işletme rantları, bütün bunlar 25 yıldaki gelişmenin arka planının oluşturuyor. Gerek yerel gerek merkezi yönetimle ilişkili hangi şirket var o şirket hangi işi alıyor. Kamu İhale Kurumu’nun bile artık yeter dediği ihaleleri görebilirsiniz. 6 yeni bulvar kaç yerde rezidans AVM inşaatının rantın habercisidir. Metroyu beş aktarmayla yapınca insanlar özeli kullanıyor. Türkiye’de en çok otomobil sayısı Ankara, İstanbul bile yakalayamıyor. Bundan sonra da mevcut rant odaklı politikalar devam edecek raylı sistemler daha da gecikecek. Ulaşım ana planı karanlık içinde yapıldı ve sürekli değiştiğini duyuyoruz. Ankara’da askeri birlikler kent dışına çıkarıldı deyince planın temeli olan veriler nüfus işgücü çalışma alanları hepsi dışarıda kaldı o plan bozuldu nazım imar planı bozuldu, buna dayanan ulaşım ana planı da bozuldu. Bu yüzden bakanlıkta bekleyen ulaşım ana planının hiçbir geçerliliği yok. Askeri alanlara gökdelenler rant kuleleri inşa ettiğimizde bu plan hiçbir işe yaramayacak.  Bu plan doğmadan ölmüş bir plan olacak.”


“Ankara çağdaş kent hüviyetini kaybetti”

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü  Öğretim Üyesi Abdi Güzer ise Ankara’nın çağdaş kent olma hüviyetini kaybettiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:

“ Kültür ve sanat başkenti olan bir kentin artık başkent olup olmadığını gerçek anlamda sorgular hale geldik. Türkiye’deki yoğunluk İstanbul’a doğru kaydırılıyor.  Türkiye’nin bir çok dinamiği İstanbul’a doğru kaydırılıyor. En önemlisi de sanayi hala orada, içinde de diğer illerin kendi kimliklerin ve ekonomik varlıklarını koruması çok da mümkün görünmüyor. Ankara’nın bugünkü durumuna baktığımızda hep kendi içinde birçok olumsuzluğu taşıyacak varlık gösteriyor. Ankara’daki nüfus artış hızına baktığımızda ciddi göç alan bir kent aldığını görüyoruz. Planlı büyümesinden söz etmek oldukça güç. “ Ankara’nın planlaması üzerine de geçmişten bugüne değerlendirmede bulunan Güzer , 2000 yılında planla kent arasındaki ilişki tamamen kopmuştur, teslim olunmuştur.Bütüncül planı bir kenara bırakarak parçalar halinde kendi dinamikleriyle gelişen alt bölgeler ve bu bölgelerin diğer bölgeler üzerindeki baskısıyla gelişen eklektik planlama dönemine girdik. Mısır patlaması olarak değerlendiriyorum.  Nereden ne çıkacağını öngöremediğiniz bir durumla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu durumu meşru hale getirmeye ve parçacıl hale getirmeye çalışıyorlar.”


“Kentin ekosistemi bilinçli yok ediliyor”

Bilkent Üniversitesi Yrd Doç. Oktan Nalbantoğlu da, kentsel planlamada rol model olan Ankara’nın yıpranması,  planlı bir kentten tesadüfü bir kentsel planlamanın olduğu, uygulamanın planlamadan önde gittiği bir kent haline nasıl geldiğini anlattı.

 Jansen ve Lörcher  Ankara planlarını anlatan  Nalbantoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “1920 ve 1950 arasında yaşananlara baktığımızda Ankara’nın modern, yönetim olarak öz güvenli, sağlıklı çevreler yaratan bir kent olma disiplini ortaya koyuyor. 1950’den 1980’lere kadar Ankara’da durağanlık görülüyor. 1980’lerden sonra bütüncül planlamanın daha alt ölçekli parçalanarak planlanarak ve yönetilmesi hedefleniyor. 1990’lardan sonra tüm kötü niyetiyle kullanılan parçacıl bir planlamanın altyapısını oluşturuyor. Yeni bir kentsel model oluşturulma sürecinde son 25 yılda bilinçli bir yaklaşımla Ankara’yı başkent olmaktan uzaklaştırılıyor.  Finans merkezi Ankara’dan uzaklaştırılması çok önemli bir süreçtir henüz bunun daha dramatik etkileri yaşanmadı. Kent üretmiyor ama göç almaya başlıyor. Bu gelecekte bir sosyal patlamanın da önemli kriterlerini oluşturacak.  


“Ankara belleğini kaybetmek üzere”

Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Vadisi katılımcı süreci göz önüne aldığında rol model alındığını belirten Nalbantoğlu,  “Günümüzde halkının da kentsel demokrasiye inancını yitirdiğini görüyoruz. Bir anda kentler rantın da öne çıkarılmasıyla bir taraftan kentsel dönüşüm modelleri uygulanamamaya başlandı. Bugün gelinen süreçte bugünkü kentsel dönüşüm projeleri Dikmen Vadisi’ni mumla aratır hale geldi.  Rüzgar koridorları o kadar sıkıştırıldı ki artık kente hizmet edecek bir ekolojik bütünlükten söz edemez hale geldik. Kentin bir ekosistemi yok ve bilinçli yok ediliyor. Doğamızı ve vadilerimizi kaybettik, bunun yanı sıra belleğimizi de kaybetmeye başladık. Önce tarihimize belleğimize sahip çıkalım ki modern kentin anahtarını da elde edelim. Ankara belleğini kaybetmek üzere. 1940’larda 1950 kentsel katmanları yok etmeye başladık, kentsel katmanların her birinin özgünlüğü var.  Ulus Tarihi Kent Merkezi, Hamam önü ve Ankara kalesinde önemli bir kentsel kıyım yapılıyor. Hafızası, belleği ekolojisi, coğrafyası olmayan bir kentten nasıl gelecek bekleyeceğiz” diye konuştu.


"Gökçek belli bir tarafın koç başı gibi davranıyor"

Mersin Üniversitesi  Siyaset Bilimi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi  Öğretim Üyesi  Yrd. Doç. Dr. Ali Ekber Doğan, son 22 yılında kenti yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in söylemlerini değerlendirdi. Bu söylemlerin halk için neler ifade ettiğini  anlattı.

 Doğan, “Gökçek gibi siyasetçilerin önünü açan küçük muhafazakar gurupları içinde yer alan kişileri siyasetin merkezi içine getiren sola aydınlara baskıcı yüzünü gösteren uygulamalardı. Tanıl Bora’nın dediği gibi Ankara Gökçek iktidarıyla birlikte büyük bir Çankırı’ya dönüştü. Ankara’nın nüfusu arttı ama Ankara’nın sosyal ruhu bir taşra kasabasının zihniyetine büründü.  Kendisine destek olan kesimlere özel bir ayrıcalık tanıdığı hissiyatı yaratıyor. Bir tane onların varlığıyla kalkınan bir kesim var, bir de geri kalanlar var.  Modernite öncesi milliyetçi İslami hislerine hitap etmek adına sanatın içine tükürmek, Ethem Sarısülük’ün vurulduğu yere polise teşekkür pankartı asmak gibi siyasi meczupluklar yapmak tan geri durmuyor. Bunlarla gündeme gelmeye çalışıyor. Belli bir tarafın koçbaşı gibi davranarak kendi tabanını da harekete geçiyor” diye konuştu.

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi

Okunma Sayisi : 4838
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org
Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967
Son Güncelleme : 21.11.2024 - 12:57:08
Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları