Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
26 Aralık 2016 Mimarlık Eğitimi Nereye gidiyor? Mimarlık eğitimi nitelikli mimar yetiştirmek değil, piyasaya hizmet edecek mimarlar yetiştirmek üzerine kurulu. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, giderek çoğalan mimarlık fakülteleri ve eğitimin geleceği ile birlikte Mimarlığın geleceğini de bölüm başkanları ve genç akadamesiyenlerle birlikte değerlendirdi. "Mimarlık Eğitimi Nereye Gidiyor" adlı konferansta eğitimde yaşanan sorunlara çözümlerin aranırken, eğitimin nitelikli mimar yetiştirmek üzerine değil, piyasaya hizmet edecek mimarlar yetiştirmek üzerine kurulu olduğu belirtildi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında Mimarlık Eğitimi Nereye?" adlı konferans gerçekleştirildi. Konferansa Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube İkinci Başkanı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu da katıldı.İki oturumdan oluşan konferansta Birinci oturumda Bölüm Başkanlarının katıldığı Mimarlık eğitiminde deneyimler, ikinci oturumda ise genç akademisyenlerin katıldığı mimarlık eğitiminde yeni arayışlar tartışıldı. "Mimarlık eğitiminin zenginliği hayatla kurduğu bağ daralmaktadır." Konferansın açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, "Mimarlar Odası Ankara Şubesi 61. Yılına giriyor. Bu kapsamda mimarlık eğitimini masaya yatırıp tartışacağız. 138 e ulaşan Mimarlık fakültelerinden her yıl 2 bin mezun verildiği, bir süreçle karşı karşıyayız. Hükümet işsizliği ertelemek, piyasa koşullarına ucuz teknik hizmet verecek, yeni nesil teknik elemanlar yetiştiriyor. Mimarlık etiğinin bertaraf edildiği, rant ilişkileri içerisinde, binlerce imzacı mimar, diplomasını kiralayan mimar, siyasetin ve sermayenin hizmetinden olan mimar tipolojisi ortaya çıkıyor. Hem Mimarlık eğitimi sürecinde, hem de mimarlık üretimi sürecinde, planlı bir gelişmenin bütünleyeni olarak ihtiyaçlar üzerinden kurulmalıdır. Bugün mimar olmayan belediyelerde imar faaliyetleri yürütülmektedir. Mimar olmayan fakültelerden mimarlar yetiştirilmektedir. Üniversite ile gerçek hayattaki süreçler bütünleşememektedir. Çok disiplinli bir mimarlık üretimi sürecine karşılık eğitimde çok disiplini süreç görmüyoruz. Mimarlık eğitimi üniversitelerin stüdyolarının dışına çıkmalı yaşama dokunmalı. Mimarlık eğitiminin zenginliği hayatla kurduğu bağ daralmaktadır. Mimarlık eğitimi sürecinde, yaşamın içerisinde var olan öğrenme süreçlerini "deneyimle yoluyla mimarlık" şeklinde eğitimin bir parçası olarak geliştirilmelidir." şeklinde konuştu. "Mimarlık eğitimi nereye?" sorusunun cevabı "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete " şeklinde yorumlanabilir. Moderatörlüğünü ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güven Arif Sargın'ın yaptığı birinci oturuma TEDÜ Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Berin Gür, Bilkent Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Meltem Gürel, Karabük Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aysun Özköse, Aksaray Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güzin Demirkan konuşmacı olarak katıldı. ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güven Arif Sargın, "Mimarlık eğitimi nereye?" sorusunun cevabı "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete " şeklinde yorumlanabilir. Ancak içerden sorunlara ve dışarıdan gelen baskılara rağmen halen birçok sorunun üstesinden gelebileceğimizi ve bu sıkışmışlığın üstüne çıkabileceğimizi kapasiteyi üretebileceğimize inanıyorum" dedi. Mimarlık eğitimi en az 5 yıl olmalı TED Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Berrin Gül, şunları söyledi: "Sadece mimarlık eğitimini değil tüm yüksek öğretimi, orta ve liseyi de şekillendiren başka sorunlar da var. YÖK'ün mesleki farklılıkları göz ardı eden katı standardizasyon ısrarı sorunlardan bir tanesi.Öte yandan Bologna süreçleri, yeterlilik süreci, yerel ve kredilerin düzenlenmesi konusu eğitim sisteminde bir takım revizyona gidilmesine neden oldu. Oturmuş geleneği olan üniversiteler bu sürece uyum için ekstra çaba harcadı. Derslerin eksiltilmesi ve birbirine entegre edilmesine neden oldu. Yeni açılan okullar bazı dersleri kendi programlarına alamıyorlar. Mimarlık eğitiminin en az 5 yıl olması gerekirken beş yıla sıkıştırılmış olması ve bu nedenle yaşadığımız pek çok sorun var. Buna dair bir tartışma yapıldı ancak bazı okulların ısrarı nedeniyle dört yılda kaldı. Mimarlık eğitimi yaparak öğrenmeye dayalı olduğu için farklı bir eğitim gerektiriyor. Çok sayıda mimarlık fakültesinin açılmasıyla birlikte eğitimde kalitenin düştü. Stüdyo eğitiminde sorunlar var. Mimarlık mesleğinin mesleki uygulaması sadece stajlar üzerinden gidiyor bu da tartışılmalı." Öğretim elamanı yetersiz Aksaray Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güzin Demirkan ise yerel üniversitelerin merkezi üniversitelere göre çok daha fazla sorunla boğuştuğuna dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti: "En büyük sorunumuz kadrolu mimar öğretim elamanı yetersizliği. 400 öğrenciyi iki hocayla yürütmek zorunda olan üniversiteler var. Anadolu'da üniversitelerde araştırma görevlisi yok hocalar tek başına dersleri yürütmek zorunda kalıyor. Mimar olmayan kadrolu mimarlık hocaları da büyük bir sorun. Trakya Üniversitesi doktora programı açıyor. Diğer fakültelerden eğitim almış kişiler mimarlık alanında doktora eğitimi alıp, mimarlık fakültelerine hoca olabiliyor. Tasarımla ilgili ek bir ters almamış, oran orantı eğitimi, olmayan kişiler ben proje dersine gireceğim diyebiliyor. Yarı zamanlı öğretim elamanı sorunu da var. Mesafe uzayınca çok düşük ücretlere çalışmak istemiyorlar ve uzaktaki üniversitelere gitmiyorlar. Öte yandan Fen edebiyat fakültelerindeki öğretim görevlilerinin mimarlık bölümlerinde ders verebilmesi için dersler yaratılıyor. Mühendislik içindeyse mimarlık ders tanımlarını kabul ettirmek çok zor bir şey." "Hiç kimse inanmıyor dört yılda nasıl mimarlık eğitimi verebiliyorsunuz diyorlar" Bilkent Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Meltem Gürel de, üniversitede çok fazla yabancı öğrenci olduğu için uluslararası eğitime önem verdiklerini belirtti. Gürel, "Yurtdışına baktığımız zaman meslek eğitimi 4 yıl değil, 5 yıllık ve 4+2 olabiliyor. Amerika'da bir lisans derecesine ek olarak üç ya da dört yıl mimarlık eğitimi yapma yolu da açılmış. Biz bunları çok konuştuk. Hiç kimse inanmıyor dört yılda nasıl mimarlık eğitimi verebiliyorsunuz diyorlar. Bu konuda yabancı hocalarımızı da ikna edemiyoruz. Öte yandan mesleğe hazırlık önemli bir konu. Dersler arası iletişim nasıl olabilir diye kafa yorduk. Stüdyo eğitiminde proje dersleriyle nasıl bir iletişim olabilir ki verilen bilgiler soyut kalmasın diye kafa yoruyoruz. Öğretim elamanı açığı her yerde söz konusu" diye konuştu. Karabük Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aysun Özköse ise, öğrenci ve öğretim görevlisi gözüyle üniversitelerini tanıtmalarını amaçlayan sorunların da gösterildiği bir film gösterimi sundu. Özköse, " Mimari eğitimde gelenekselin yanı sıra çağdaş eğitimin de verilmesi gerektiğine inanıyoruz. 8 tane tasarım stüdyomuz var. Öğrenciler son olarak kendi illerindeki mülteci yaşam merkezi ve AMATEM merkezi tasarladı." Mimarlık eğitimi okul dışına çıkmalı Moderatörlüğünü Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan Aksu'nun üstlendiği ikinci oturumda ise İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tonguç Akış, ODTÜ Öğretim Üyesi Yiğit Acar, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi İrem Yılmaz ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Segah Sak konuşma yaptı. Moderatör Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan Aksu'nun "Çok kötü bir çağda yaşıyoruz hem mimarlıkeğitimi hem de okullara baktığımda hiç açıcı görmüyorum. Eğitim kavramının kendisi sorunlarla dolu. Öğrencilerin bir takım önyargıları yerleştirmeye çalışırken sonra bu öğrencilerin dünyayı duyumsamaları ön yargılarını dönüştürmelerini ve deneyimler kazanmalarını istiyoruz" dedi. İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tonguç Akış ise, Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin yaz ve kış okulları ile mimarlık öğrencilerine yaşamla bağ kurmanın yolunu açtığı deneyimlerini de anlatarak şöyle devam etti. "Mimarlık eğitimi bence okul ve stüdyo dışına çıkmalı dışarıya ve ötekine temas etmeli diye düşünüyorum Kapalı stüdyolar ve kurumlar içinde belli bir yere kadar bir şeyler öğrenebiliriz. Eğitim hayatına hocalarımız ve öğrencilerimiz temas ettiği sürece yapılı çevreye müdahil olup söz söyleyebiliyoruz. Mimarlıkta yeniden tanımlanmış ve yapılı çevre bizlerde mekan üreticisi olarak yapılı çevreyi dokunmamız gerekli. Mimarlık eğitimi sokağa taşmalı.Bunda Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin okul dışında hayata dokunan yapısının büyük katkısı var." Tasarım eğitimi belli kalıplar içinde tartışılamaz ODTÜ Öğretim Üyesi Yiğit Acar da, sistem ve yaşam dünyasıyla ilgili Habermas'ın kavramlarına değinerek, evrensel akademi düşüncesi, kurumların kimlikleri çalışma biçimleri, aynılık ve farklılık, merkez ve taşra üzerinden stüdyo eğitiminde üç ana aksan üzerinden nasıl daha farklı bir yapı kurulması gerektiğini örneklemeye çalıştı. Acar, şöyle devam etti: "Belli çerçevelerde eğitim ortamını paketlemeye çalıştığımız zaman hep bir açmaza düşüyoruz. Belli kalıplan içinde tasarım eğitimini tartışamayız mekan üzerinden ve öğrenciye sunduğumuz deneyimler üzerinden çalışmalıyız. Biz o mekan, o deneyimleri ve o yaşam pratiklerini sunamıyorsak zaten yeterli mimarlık eğitim veremiyoruz demektir. Mekana referans vermek diğer disiplinlere kendimizi anlatmak çok daha yarar sağlayacaktır. Her kurumun geliştirmek istediklerini ortaya koyması gerekiyor. Mimarlık üretimi çok hızlı bir değişim içinde kurumların kendi kimliklerin inşa etmesi gerekiyor. Öte yandan jürilerin de çok hiyerarşik bir yapı şekilde yapılmasını doğru bulmuyorum. Edilgen bir bireyin karşısında 'anlat evladım' demek çok sakat bir durum. Jüri stüdyo ve bütün eğitim pratiğinin yeniden sorgulanması lazım." Bilgi tasarımla içselleştirilebilir Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Segah Sak ise, "Mimarlık eğitiminde arayışlar çok iyi mimarlar yetiştirmeyi bir kenara bıraktım kendi adıma, bu mimarlık ortamında var olmayı sürdürebilecek kendinin farkında ve umursayan bireyler yetiştirmeyi çalışıyorum. Temel tasarım stüdyosu fakülte ortak dersi olarak sürdürüyoruz." İnter disipliner projelerden örnekler gösteren Sak, Mimarlık Bölümü ilk mezunlarının hazırladığı "Ankara Çayı Kıyısında" adlı çalışmadan bahsetti. Sak, "Gruplar eksizler oluşturup bir master plan oluşturuldu kendi alanlarını seçip mimari tasarım yaptılar" dedi. Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi İrem Yılmaz da mimari tasarım stüdyolar üzerine sunum yaptı. Yılmaz, şunları söyledi: "Mimari tasarım ne olduğunu, nasıl gerçekleştiğini araştırıyorum. Mimarlık eğitimin tasarımın mimarlık eğitimin en vazgeçilmez unsuru olduğundan bahsedilir bende tasarım stüdyolarının mimarlığa dair tüm bilgilerin bir araya getirilebildiği, kurulan bağlantılarla yeniden üretilebileceği, çokluk içerdiğine inanıyorum. Diğer eğitim ortamlarında edilen bilgi ancak stüdyo ortamında tasarım yoluyla içselleştirilebilerek üretken hale getirilebilir. Tasarım stüdyoları disiplinler arası ortamında bilgi ve beceriler sınırların ötesine uzanıyor. Mimari tasarım stüdyosu aslında var oluşsal yapısı gereği eğitimsel kurumsal yapının kısıtlıklarından kurtularak bağımsız alan açıyor." TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 7867
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 09.12.2024 - 12:54:52 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |