Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
06 Şubat 2019 Behiç Ak, çocukların sorularını yanıtladı Behiç Ak, imza günü ve söyleşisi gerçekleştirildi Mimarlar Odası Ankara Şubesi Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi tarafından mimar, karikatürist ve çocuk kitapları yazarı Behiç Ak ile söyleşi ve kitap imza günü gerçekleştirildi. Etkinliğe çocukların ilgisi büyük oldu. Etkinliğin açılışını yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Mimarlar Odası Ankara Şubesi Çocuk ve Mimarlık çalışmaları 2002 yılında başladı. 17 yıldır, okullarda ve okul dışlarında mimarlık ve kent kültürünü çocuk kültürü ile buluşturarak binlerce çocuğa ulaşan gönüllü bir çalışmayı ısrarla sürdürüyoruz. Çocuklarla birlikte yaz, kış ve güz okulları yapıyoruz. Bugünde edebiyat alanında meslektaşımız Behiç Ak ve çocuklarla birlikte, çocuk kitapları ve mekan üzerinden söyleşi yapacağız” diye konuştu. İlk kitabım Japonya’da yayınlandı Behiç Ak, şunları söyledi: “1980’lerin başında bir dönem Mimarlar Odası’nın yöneticiliğini yaptım. Çok sevdiğim bir kurum ve çalışmalarına da kültürel anlamda da olsa katılmaya çalışıyorum. Çocuk kitapları yapmaya 80’li yılların başında başladım. 80 darbesinden sonra mimarlığı bıraktım. Kültürel anlamda bir arayış içindeydim. 3-6 yaş arasında çocukla büyük arasında diyalog kurabilecek kitaplar yazmaya başladım. Fakat o kitapları Türkiye’de yayınlatamadım. Yüksek tansiyonlu çınar ağacı adlı ilk kitabım Japonya’da yayınlandı. Yıllarca Japon çocuklarıyla mektuplaştık. Bütün çocuklara tek tek cevaplar yazdım. Mektupların sayısı artınca cevap yazamadım. Türkiye’de 90’lı yıllardan sonra çocuk edebiyatı önem kazandı. Çocuk edebiyatının çocuğun yetişmesindeki önemini anlar oldular.” Sanki büyükler darbe yapmış, çocuklara sokağa çıkma yasağı var Daha sonra çocukların sorularını cevaplayan Ak, “Çatıdaki gezegen kitabı kendi çocukluğunuz mu?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Galata kulesinin karşısında bir atölyem var onun çatısından esinlendim. Ama beni buna yazmaya iten şey çocukların sokağa hiç çıkmaması. Ben çocukluğumda çok sokakta oynardım. Samsunda daha çok sokaktaydım İstanbul’da da hep hayatımız sokaklarda ve boş arsalarda geçti. Sanki İstanbul’da çocuklara sokağa çıkma yasağı var sanki büyükler darbe yapmış sokağa çıkma yasağı ilan etmiş gibi. Bu kabulleniyor da bunu kabullenmek çok kötü bir şey. Çocuklar sokakta olmalı tabi bunun birçok gerekçesi var. Güvenlik sorunu var. Boş arsalara apartmanlar yapıldı artık oynayacak sokak yok. Çatıdaki gezegeni yazma nedenim çocukla sokak ilişkisini kurma isteğimden kaynaklanıyor.” Günlük hayatı gözlemliyorum Ak, “Kitap yazarken espriler nasıl aklınıza geliyor?” sorusuna, “Günlük hayatı gözlemliyorum. Bugünün öyküsünü yazmak daha zor, her şey çok parçalanmış vaziyette. İl yazdığım kitabım ‘Yüksek Tansiyonlu Çınar Ağacı’ gözleme dayanılarak oluşturulan bir kitaptı. Heybeli ada da kalıyordum. Adada yanımızda bahçede hastanede hademelik yapan Mehmet Efendi kalıyordu yüksek tansiyonu ve dev gibi bir bedeni vardı. Çocukları bazen kahvaltılarını ona tırmanıp onun üzerinde yapıyorlardı. Ondan esinlenerek onların bir de tırmandığı çınar ağacı vardı. Buradan esinlendim” cevabını verdi. Kitaplarım gerçek hayatla hayal dünyamın birleşmesi sonucu çıkıyor Ak, “Bir kitabı ne kadar sürede yazıyorsunuz? Sonucu önceden belirliyor musunuz?” sorularına ise “Gözlemleri katmazsak hikaye bazen ay bazen 1 yıl tam bir teknik süresi yok Gerçek hayatla benim hayal dünyamın birleşmesi sonucu çıkıyor kitaplar. Gerçekle çok fazla ilgisi olmayan başka bir şeye dönüşüyor. Hayır sonucunu önceden belirlememeye çalışıyorum ben mimarlık eğitimi gördüm. Tasarım eğitimi baştan sona her şey bellidir. Sanatla tasarım arasında ciddi bir fark var. Eğer çok fazla tasarlayarak yazdığınız zaman okuyucu için sıkıcı oluyor ve yaşamayan karakterlere dönüşüyorlar. Hikaye yazarın istediği şekilde bitiyor. O yüzden çalışmaktan çok çalışmamaya çalışıyorum ki hikaye kendi kendini oluştursun. Sadece bana bağlı kalmasın. Bekleme süresini önemsiyorum sonucunu bende bilmiyorum, yavaş yavaş oluşuyor. Bazen hikayeye hiç ummadığım zamanda bir tip giriyor. En son yazdığım hikayede her şeyi yanlış anlayan kedi var. Gangaster diye bir kedi var. Avluda ruhsuz bir kedi hiç yerinden ayrılmıyor ve sürekli bana bakıyordu oda hikayeye girdi” diyerek yanıtladı. Hem yazıp hem çizmek çok keyifli bir şey Ak, “Karikatürlerin hepsinde bir kedi olmasının nedeni nedir? Bebek annem kitabı neden esinlendiniz. Hem yazmak ve çizmek nasıl bir duygu?” sorularına dair ise şunları ifade etti: “Karikatürlerimin hepsinde kedi olmasının nedeni kedileri çok sevmem. Fellini’nin bir filmi var orada bir gergedan var ve filmle hiç ilgisi yok. Herkes niye bu gergedan var diye . Meğer eski gemilerde dengeyi sağlamak için gergedan taşırlarmış benim kedide biraz öyle bazen boşlukları dolduruyor kompozisyonlarda faydaları oluyor. Bebek annem kitabı gerçek bir olaydan esinlendi. Zaman zaman adada kalıyordum. Orada çok güzel bir kız çocuğunu annesi okula götürüp getiriyordu. Fakat aradan birkaç yıl geçti. Anne bir şekilde rahatsızlandı zannedersem mental zihinsel bir rahatsızlık ve kız anneyi taşımaya ve ona bakmaya başladı ilkokul 2. sınıfta anneye bakar hale geldi. Annesini çocuk parkına götürmeye başladı annesinin yemeklerini falan yapıyormuş. Hikayeyi dramatik bir hale getirmeden yazmaya başladım. Hem yazıp hem çizmek çok keyifli bir şey” TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 3238
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 21.11.2024 - 12:57:08 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |