Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
“Toplumsal Hareketler Forumu” Sonuç Metni İnsanlığın karşı karşıya kaldığı doğa ve emek yıkımına karşı Türkiye’nin dört bir yanında mücadele veren yerel inisiyatiflerin aktörleri, 20 - 21 Ekim 2007 tarihinde düzenlenen “Toplumsal Hareketler Forumu’nda” yoğun bir bilgi ve deneyim paylaşımında bulunmuştur. Forum sonucunda ülkenin ve dünyanın geleceği açısından umut verici sonuçlar elde edilmiştir.
Ülkenin doğa, tarih, kültür varlıkları neoliberal- kapitalist politikalar ile sermayenin talanına açılmıştır. Sermaye doğa ve kültürü özel mülkiyet konusu haline getirmektedir. Bu süreç aynı zamanda, kırda ve kentte emeğiyle geçinen milyonlarca insanın yaşam koşullarını da yok etmektedir. Ekolojik kriz hem doğayı hem de emeği yoksullaştırmaktadır. Su, Hava, Toprak yok olmakta, düşük gelir gruplarının bu varlıklardan yaralanma hakları yok edilmektedir. Artvin’den, Eşme’den, Kazdağları’ndan, Bergama’dan foruma katılanların dile getirdiği gibi, başta madencilik yasası olmak üzere yasal mevzuat, devlet politikaları halkın ve doğanın yaşamını değil şirketlerin çıkarlarını savunmaktadır. Altın madenciliği karşıtı hareketler, neoliberal düzene karşı, doğayla barış içinde yaşamı savunmaktadırlar. Bu açıdan madencilik talanına karşı yürütülen mücadelelerin bir an önce ortak bir zeminde yürütülmesi, örgütlenmesi konusunda forumda fikir birliği oluşmuştur.
Madencilik faaliyetleri gibi, doğa varlıklarını çöp, çimento ve termik santraller de tehdit etmektedir. Bu gelişmelere paralel olarak binlerce insan yoksullaştırılmakta, mülksüzleştirilmektedir. Pazarcık’ta çöp ve çimento fabrikaları verimli tarım arazilerini, Silopi’de, Yatağan’da, Bursa’da, Sugözü’nde, Afşin’de termik santraller yaşamları yok etmektedir. Binlerce insan sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Çöp, çimento ve termik santraller karşıtı mücadele temsilcileri, yeni bir yaşam mücadelesi vermektedirler.
Hızla büyüyen, kırsal tarım arazisini yok eden, kırsalın emek ve doğa gücünü sömüren kentler ve kentli yaşamı diğer bir sorun alanı olarak önümüzde durmaktadır. Anti demokratik, sermaye odaklı politikalar ekseninde büyüyen kentler, ulaşım, barınma, su, enerji, gıda… merkezli sorun odaklarıyla, ekolojik krizi derinleştirmektedir. Kentsel dönüşüm projeleri, tek tip yapı üretme pratikleri, kara taşımacılığı, kentlerin, orman, su, hava varlıklarını yok etmektedir. Bir yandan kırsal nüfus, topraklarından koparılarak kent varoşlarına hapsedilmeye çalışılmakta diğer yandan da milyonlarca insan kenti varoşlaştırdıkları iddiasıyla kentin çeperlerine itilmektedirler. Tıpkı Allianoi, Hasankeyf’de olduğu gibi insanlığın gelişiminde tarihsel değere sahip olan kültür varlıkları birer birer yok edilmektedir. Toplumsal hafızamızı yok etmeye yönelik tüm bu girişimlere karşı mücadele eden hareketler, Kültürel mirası korumanın, tarihsel bir sorumluluk olduğunu vurgulamaktadırlar. Orman talanları, mera kanunu, 2A ve 2B uygulamaları, kıyıları yok eden kanunlar ve kararlar, suların özelleştirilmesi kentleri ve kırı birlikte yok oluşa sürüklemektedir. Yasal mevzuatla desteklenen bu talan girişimleri özünde yanlış enerji, su, tarım, hava, kır ve kent politikaları ve ülkenin doğal ve kültürel varlıklarının sermayeye sunulması yatmaktadır. İklim değişikliğinin kökeninde de bu sermaye odaklı politikalar yatmaktadır.
Hava, su, enerji, tarım konularında şirketlerin çıkarlarına göre, plansız ve gündelik yaklaşımlarla yönetilen ülkede kır ve kent hızlı bir şekilde parçalanmaktadır. Sinop’ta ve tüm dünyada nükleer santrallere karşı mücadele eden SİNYAD ve nükleer karşıtları, kirli enerjinin, kimin için ve ne amaçla üretileceğinin sorgulanmasını savunmaktadır. Enerjinin savaş için değil barış için üretilmesine vurgu yapmaktadırlar.
GDO’YA Hayır Platformu Temsilcisi, Tohumculuk Kanunu’nu yağma kanunu olarak vurgularken, tarımda yaşadığımız çöküşün, bir uygarlığın çöküşü olduğunu vurgulamıştır. DOĞADER temsilcisi Cargill’in tarım arazileri üzerine yaptığı tesisin hukuk dışı olduğunu, yeraltı sularını hukuksuzca kullanan fabrikaların, Bursa gibi tarım açısından verimli, tarihsel süreç içerisinde çeşitli yerleşimlere sahne olmuş bir kenti susuz bırakacağını vurgulamıştır. Yaşamlarını korumak isteyen halkın, yıkım politikalarına karşı açtığı davalarda aldığı yargı kararları uygulanmamaktadır. Antalya’da Taş Ocağına Karşı Mücadele eden köylülerin dediği gibi “sermayenin kar hırsı karşısında doğa ve insan yaşamı yok sayılmaktadır.”
Kırda ve Kentte gelişen bu yıkım ve yağma politikalarına karşı ülkemizin kentlerinde ve kırlarında verilen mücadelelerin ortaklaştırılması, bütünlüklü bir mücadele sürecinin örgütlenmesi tüm toplumsal hareketlerin ortak iradesi olarak ortaya çıkmaktadır. Toplantı katılımcılarının tamamı tarafından savunulan bu birlik iradesi forumun ülkemizin toplumsal mücadele tarihine not düşülmesi gereken en önemli sonucudur. Bu birlik iradesinin daha da geliştirilmesi, toplantıda bulunamayan olası diğer öznelerin de bu birlik altında birleştirmesi ve bir araya gelişin somut politik zeminlerinin başlıklarının saptanması ve tartışılması açısından benzeri forumların önümüzdeki dönemde tekrar düzenlenmesi kararlaştırılmıştır.
Toplumsal Hareketler Forumu, Türkiye’nin toplumsal mücadele alanları arasında bir önem sıralaması yapmaz. Ekolojik sorunları, kapitalizmle ilişkilendirir. Bu sorununun kent ve kır çelişkisinden, doğa- emek- kültür arasındaki yarılmadan, yönetim ve üretim arasındaki parçalanmadan, kadın ve erkek arasındaki toplumsal çelişkilerden, türler ve halklar arasında kurulan hiyerarşiden kaynaklandığını sahiplenir. Bu açıdan ekolojik krizi, çevre sorununa indirgemez. Ekolojik krizin, emeği ve doğayı eksenine alan politikalarla aşılabileceğini sahiplenir. Ekolojik krize karşı yürütülen, yerel, bölgesel, ulusal ve küresel düzeydeki direnişlerin eşit önemde olduğunu ve bunlar arasında bir öncelik tercihi yapılmasını reddeder. Bu nedenle kendisini mevcut tematik çalışma alanlarına sahip platform ve bölgesel örgütlenmelerin veya bundan sonra kurulması önerilen platformların bir alternatifi olarak görmez.
Kent ve kır yoksullarının mücadelesini toplumsal muhalefetin bütünlüğü içerisinde, antikapitalist bir perspektifte, emek eksenli, Türkiye’nin toplumsal barışına hizmet eden bir halk hareketi olarak geliştiren ve büyüten, sermayenin talanına karşı her türlü zorluğu göğüsleyen, eşit ve özgür bir dünya idealine sahip olan herkes bu forumun iradesinin gerçek sahibi olarak kabul edilmelidir.
Son olarak atılan tarihsel adımın Türkiye kamuoyu ile paylaşılması ve tarihe not düşmek açısından forum iradesini tüm katılımcıların imzasıyla kamuoyu ile paylaşmak kararı alınmıştır.
Ekolojik krize karşı yürütülen mücadele, toplumsal muhalefetin diğer bileşenleri ile birlikte, yoksulların, kadınların, topraksızların, kent ve kır hareketlerinin, ezilenlerin küresel sermayenin saldırı politikaları karşısında emek eksenli, Türkiye’nin toplumsal barışına hizmet eden antiemperyalist ve antikapitalist toplumsal bir dinamiktir.
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Tweetle
Okunma Sayisi : 5254
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 11.12.2024 - 15:02:22 Şu an 45 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |