Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
14 Ocak 2022 “Yapı Denetim Kanunu, güvenli yapı üretimi ve denetimi için acilen ıslah edilmelidir.” Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından her hafta çarşamba günü gerçekleştirilen, mimarların kamuda, üniversitelerde, özel sektörde ve serbest mimarlık hizmetlerinde yaşadıkları sorunları anlattığı “Kürsü Sırası Sende Söz Sende” etkinliği devam ediyor. Bu haftaki “Kürsü Sırası Sende Söz Sende” etkinliğinde mimarlık üretim süreci, yapı denetim kanunu ve yapı denetim sistemindeki sorunlar masaya yatırıldı.
“İnceleme aşamasında bulunmadığımız bir mevzuatın sonucunda cezai işlem boyutunda oda üyelerle karşı karşıya geliyor.” Mimarlar Odası Ankara Şube Soruşturma Uzlaştırma Kurulu Başkanı Neval Aksoy yapı denetimindeki sorunları şöyle paylaştı: “Ülkemizde 1999 yılında yaşanan deprem sonrasında ilk defa güvenli yapı denetimi gereksinimi nedeniyle 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 10.04.2000 tarihli 595 sayılı Yapı Denetimi Kanunu çıkarıldı. Bundan bir buçuk yıl sonra söz konusu kanun yürürlükten kaldırılarak yerine 29.06.2001 tarihinde 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun çıkarıldı. Bu mevzuat ilk çıktığında 19 pilot ilde uygulanmaya başlamıştı, sonra daha da yaygınlaştırılarak 01.01.2011 yılında Türkiye’deki bütün illeri kapsayacak şekilde Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe kondu. Fakat bu mevzuatta olan boşluklar ve sorunlar defalarca kamuoyunun gündemine getirilmesine ve paylaşılmasına rağmen, mevzuatta ne yazık ki mimarlarla ilgili bir iyileştirme olmadı. Bu mevzuattaki son değişiklikle yapılan olumlu değişim, yapı denetimi firmalarının seçimi için Bakanlığın havuz sistemine geçmesiyle yapı denetim firmalarını müteahhitin seçmesinin önüne geçilmiş olması oldu. Ancak denetçi mimar meslektaşlarımızla ilgili uygulamalarda maalesef sorumlu oldukları 360 bin metrekarede düşme söz konusu olmadı. Şu anda Bakanlık inşaat denetimlerini illerde oluşturduğu teknik komisyonla yapıyor. Bu teknik komisyonların hazırladığı raporlara göre cezayı veriyor. Ayrıca 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu ve ilgili yönetmeliklerine aykırı davranılarak oluşturulan suçları, hataları tespit etmişse proje müelliflerini, proje ve uygulama denetçisi mimarları, fenni mesulleri ve kontrol elamanları ile ilgili dosyaları Mimarlar Odası Genel Merkezi’ne göndererek kendi mevzuatımız açısından da değerlendirilmesi ve soruşturulmasını talep ediliyor. Fakat bu durum hazırlanması ve inşaatların teknik inceleme aşamasında içinde bulunmadığımız bir mevzuatın son aşamasında, ceza kısmında meslek odası devreye sokularak odanın üyelerle karşı karşıya gelmesine sebep olmakta. Bu mevzuatın düzgün işleyebilmesi ve güvenli yapı üretimi ve denetimi açısından ıslah edilmesi gerekliliği kaçınılmazdır.” “Şu anda uygulanan Yapı Denetim Kanunu güvenli yapı üretimi ve denetimi amacından hayli uzak durumdadır.” Aksoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bu Yapı Denetim Kanunu’nu bakanlık nasıl uyguluyor? Denetim firmalarının sayısını nasıl belirliyor? Yapı Denetimi firma tespit sayısı o ilde denetlenen inşaatların toplam metrekarelerinin yapı denetim firmalarının sorumlu olduğu 360 bin metrekareye bölünerek bu sayının yüzde 10 artırılmasıyla bulunuluyor. Bu yüklü bir denetim metrekaresi. Bu metrekareden mimarlar sorumlu, buna göre de denetliyorlar. İllerdeki bu firmaların sorumlu oldukları, yaptıkları inşaatlar Bakanlığın il müdürlüklerinde oluşturdukları teknik komisyonlarca denetleniyor. O inşaatlara yönelik teknik inceleme raporları hazırlandıktan sonra da cezalar veriliyor. Eğer cezalar küçükse Bakanlığın illerdeki il denetim komisyonlarınca cezaları saptanıyor, eğer aykırılıkların boyutu büyük, taşıyıcı sistemi etkiliyorsa, büyük kusurlar kapatma cezalarını da kapsıyorsa, Bakanlığa, merkez yapı denetim komisyonuna geliyor ve bu cezalar Bakanlıkça resmi gazetede yayınlanıyor. Bakanlık kendisi cezayı verdikten sonra ise Mimarlar Odası’na gönderiyor, Oda’nın mevzuatına göre de değerlendirilmesini talep ediyor. Şu anda uygulanan yapı denetim kanunu güvenli yapı üretimi ve denetimi amacından hayli uzak durumda. Çünkü mimarlar bu mevzuatta diğer meslek grubundaki denetçilere göre mağdur durumda. Mevzuatta mimar denetçi meslektaşlarımız proje ve uygulama denetçisi olarak 360 bin metrekare alanın hem proje denetiminden, hem de inşaat denetiminden sorumlu tutulmakta. Hâlbuki inşaat mühendisi denetçilerin inşaat ve proje denetimi kısmında sorumlulukları ayrılmış durumda. Onlarda proje kısmından sorumlu denetçiler 360 bin metrekareden sorumlu iken, inşaat denetçileri 180 bin metrekareden sorumlu. Yine makine mühendisi ve elektrik mühendisi denetçilerin de yetki sınırları 180 bin metrekare ile sınırlı tutulmuş. Bu mevzuatta mimar denetçilerin hem sorumlu oldukları 360 bin metrekare alanın çok büyük olması hem proje hem de inşaat denetçisi olarak bu metrekarelerde alandan sorumlu tutulmaları itibariyle, diğer meslek mensubu denetçilere göre mağdur durumda oldukları tartışılamaz. Bu hayli ağır bir yük ve kontrol edilmesi zor metrekareler. Diğer taraftan mimar denetçilere büyük sorumluluklar yükleniyor; yapı denetim firmasının yaptırım almasına neden olduğunda da, meslektaşlarımız sistemden otomatikman dışlanıyor, belirlenen ceza süresince mesleki denetim yapamıyorlar.” “Mevzuatın düzgün işlemesi için Mimarlar Odası düzenlemelerin ve uygulamaların içinde yer almalıdır.” Aksoy, sözlerini “Yapı denetim mevzuatına baktığımızda mevzuat planlamadan tasarıma, tasarımdan uygulama boyutuna, fiziksel planlamadan imar koşullarına, malzeme üreticisinden malzeme satıcısına, yapı sahibinden müteahhite kadar birçok unsuru içermekte, yine Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, Enerji Performans Yönetmeliği, Sığınak Yönetmeliği ve Otopark Yönetmeliği gibi birçok mevzuatı içine almaktadır. Bu düzenleme sağlıklı işletilmek isteniyorsa yeniden yapılanmada tüm bu süreci içine alacak şekilde değerlendirme yapılmalıdır. Diğer taraftan mimar denetçilerin kriterlerinin, yeterliliklerinin, standartlarının, formasyonlarının belirlenmesinde, bunların güncel mevzuata göre eğitimlerinin alınmasında, mesleki tecrübelerinin değerlendirilmesinde ve bu sürecin devamlılığının takip edilmesi sürecinde Mimarlar Odası’nın etken ve etkin şekilde yer alması gerekmektedir. Şu anda denetçilerin belgelendirilmesi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca belli kriterler üzerinden yapılmaktadır. Hâlbuki bunun Mimarlar Odası ile organize bir biçimde tespit edilmesi daha uygun olacak ve böylece imzacı denetçiler yerine, etik davranan konusuna daha hakim denetçilerin yer alması ve sistemin düzgün çalışması sağlanacaktır. Sonuç olarak, bu mevzuatın düzgün işlemesi için Mimarlar Odası başından sonuna bu düzenlemelerin ve uygulamanın içinde yer almalıdır. Mimar denetçilerin hem proje hem inşaat denetiminden sorumlu tutulduğu 360 bin metrekarelik alanın düşürülmesi ve diğer meslek grubundaki denetçilerle eşit hale getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca illerde inşaatları denetleyen teknik kadrolarda, mimarlar odasından da bir temsilcinin yer alması durumunda bakanlıktan incelenmek üzere denetçilerle ilgili dosyalar odaya geldiğinde meslektaşlarımızla ilgili alınacak kararlar daha etik olacak ve bu mevzuatın daha düzenli ve sağlıklı uygulanmasına katkı sağlanacaktır. Sonuç olarak Yapı Denetimi Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği’nde mevzuatın amacına ulaşması için aksayan noktaları düzeltecek şekilde yeniden düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır.” diyerek bitirdi. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 1674
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 05.12.2024 - 09:09:18 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |