Basın susturulursa geleceğimiz de susar

Türkiye'de 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne, yine baskı ve sansürün en üst seviyede olduğu, Anayasa'ya aykırı genelgelerle basının susturulmaya çalışıldığı bir dönemde giriyoruz.

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 153'üncü sırada yer alan Türkiye'de, Mart sonu itibariyle toplam 70 gazeteci cezaevinde bulunuyor. 1 Mayıs öncesi çıkartılan ve kamusal olaylarda polisin görüntü ve ses kaydını alınmasını yasaklayan İç İşleri Bakanlığı genelgesi, basın özgürlüğüne darbedir.  Haber alma hakkı anayasal bir haktır, keyfi genelgelerle yasaklanamaz ve yok hükmündedir. Devlet görevlileri, iktidar yerine Anayasa'ya bağlı olmalıdır. Bu genelge anayasa ile güvence altına alınmış halkın haber alma hakkını yok saymaktadır. Genelge hukuksuzluğu ve işkenceyi perdelemek ve basını susturmak için çıkartılmıştır. Bu kapsamda 1 Mayıs eylemlerini takip eden gazetecilerin görüntü alması polis tarafından engellenmeye çalışılmış, gazetecilerin zorla telefonlarına, kameralarına el konulup görüntüler sildirilmiştir. Gazetecilik suç değildir, genelgelerle yasaklanamaz.

Bu süreçte basına yönelik baskılar giderek artmıştır. Doğru ve tarafsız habere büyük ihtiyaç duyduğumuz pandemi sürecinde de gazeteciler yaptıkları haberler nedeniyle yine soruşturmalara uğramış, yayınlar durdurulmuş  ve cezaevi tehditleri havada uçuşmuştur. İktidarın itaatkar ve yandaş medya yaratma süreci nedeniyle pek çok yayın ve tv kanalı kapatılmıştır. Yayın yasakları, sansür ve oto sansürün en üst düzeyde olduğu ülkemizde, halkın haber alma hakkını savunan, baskılara boyun eğmeyerek, hukuksuzlukları, işkenceleri, yolsuzlukları, haksızlıkları ve vurgunları  cesaretle yazanlara bir kez daha selam olsun.

Basın özgür değilse, toplumun özgürlüğünden ve demokrasiden söz edilemez.  Özgür basın demokrasinin ve toplumunun geleceğinin sigortasıdır. Tüm toplumu basın özgürlüğüne sahip çıkmaya ve özgür kalemlerle dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz.  Gerçeklerin gizlenmesine ve eleştirel yayıncılığının fişinin çekilmesine seyirci olmayacağız. İktidarın yandaş ve itaatkar medya sürecine direnen, baskıya ve sansüre cezaevi tehditlerine boyun eğmeyen, kalemini adaletten ve yaşamdan yana kullanan, halkın haber alma hakkı için bedel ödeyen tüm gazetecilerin yanındayız.  Özgür kalemlerin susturulmadığı,  gazeteciliğin adliye koridorlarında savunulmadığı, gazetecilerin özlük haklarına saldırıların olmadığı, tutuklu gazetecilerin serbest bırakıldığı bir Türkiye dileğiyle, sesimize ses katan, mücadelemizi görünür kılan tüm basın emekçilerinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutluyoruz. Bu ağır baskı ortamında mücadelemizi halkla buluşturan ve görünür kılan tüm basın emekçilerine teşekkür ediyoruz

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu