Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
06 Mart 2020 Mimarlar Yıkım Yapılan Kentsel Sit alanı Kayabaşı’nı Mercek Altına Aldı Kayabaşı Mahallesi’nde yıkım değil, bakım ve sağlıklaştırma yapılmalı Mimarlar Odası Ankara Şubesi haftalık basın toplantısında kentsel Sit alanı olan tarihi Altındağ Kayabaşı Mahallesi’ndeki yıkımları masaya yatırdı. Ulus tarihi kent yık, yap kültürünün bir başka örneğinin Kayabaşı Mahallesi’nde yaşandığını bildiren Mimarlar Odası Ankara Şubesi, yıkımları Çevre Şehircilik Bakanlığının ile yaptıkları projeler kapsamında gerçekleştiren Altındağ Belediyesi’ne “Mahalledeki yüzyıllar öncesine dayanan özgün kent dokusu örnekleri korunmalıdır. Soylulaştırma projesi ile rant alanları yaratmaya son verilmelidir. Kayabaşı Mahallesi’nde yıkım değil , bakım ve sağlıklaştırma yapılması gerekiyor. Oranın şenliği devam etmeli. Çöküntü alanı haline ve operasyonlarla bir suç mahali haline getirilmeye son verilmelidir” çağrısında bulundu. Yıkımlar rant odaklı zenginleşme projesinin aracıdır Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları söyledi: “Ulus Tarihi Kent Merkezi’ndeki Kayabaşı Mahallesi, kalenin eteklerindeki kentsel SİT alanıdır. İçinde barındırdığı kültürel ve soysal potansiyel ile kültürel çeşitlilik, toplumsal ve kent dokusu itibariyle özgün kalmış ender örneklerden birisidir. Kale bölgesinde kentsel dönüşüm adı altında Atıfbey, İsmetpaşa, Hacıbayram bölgesi, Hamamönü ve Hamamarkası gibi projelerle özgün doku bozularak bir nevi kentsel dönüşüm süreciyle soylulaştırma operasyonu gerçekleştirildi, insanlar yerlerinden edildi,mahallenin dokusu bozuldu. Hamamönü ve Hamamarkasında yaşayan insanların yaşam alanlarını sürdürdükleri bir sosyal doku ortadan kalktı birçok milletvekilinin, siyasinin halktan ucuza topladığı yapılarla başka rant mekanizması oluşturuldu. Aynı şey şimdi Kayabaşı Mahallesi içinde geçerli. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent İzleme Merkeziyle birlikte Kayabaşı Mahallesi’nde bir inceleme gezisinde bulunduk. Bentderesine doğru uzanan kalenin en güzel panoramik görüntüsünün yakalandığı sokaklarında yürürken o darlıklarıyla birlikte sokakta kurulan ilişkileriyle aslında bir sosyal yaşantının orada var olduğu, bununla birlikte de tam bir işte soylulaştırma operasyonu, bir kentsel dönüşüm süreci ile birlikte turizm adı altında kalenin ziyaretçilerinin artırılması çerçevesinde de özellikle son birkaç yıldır devam eden Ulus projesinin devamı olarak yıkımları gördük. İller Bankası’nın arkasındaki itfaiye meydanından başlayan Yahudi Mahallesini yok ederek, Altındağ Belediyesi’ni yıkıp çok katlı otopark yeşil alan yapma ve sonrasında da Kayabaşı Mahallesi’ne kadar uzanan bir dönüşüm projesinin rant odaklı bir zenginleşme projesinin hayata geçirilmesi, yıkımlarla başlatıldı.” Yıkım sürecine girmek akla ziyan bir durumdur Candan, sözlerine şöyle devam etti: “46 yapının yıkımına ilişkin Koruma Kurulu onay vermiş. Dün Koruma Kurulunu’da aradım. Bu konuda elinizde bir envanter var mıdır? Bu envanter çerçevesinde mi bütün bu operasyonlar yapılmaktadır diye sordum. Sadece tescilli binalarla ilgili bir envanterin olduğunu söylediler. Orada tescilli olmayan ama tescile değer o kadar çok yapı, mahallenin bütünselliğini ifade eden bir doku var. Bu doku dikkate alınmamış. Ellerinde kapsamlı bir envanter çalışma yok gibi. Altındağ Belediyesi’ni defalarca aradık, döneceğiz dönmeyeceğiz derken Altındağ Belediyesi de kapalı kapılar arakasında yıkımları yürütüyor. Ankara zaten hep bu ben bilirimci tavırdan çekmedi mi yıllardır. Bölgede Kırk Kadılar Mezarlığı var, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait mezarlar Kırklar Makamı olarak biliniyor. Ahi Elvan Camisini yaptıran Ahi Elvan’ın mezar taşları da burada. O mezar taşlarının her birinin işlemeleriyle birlikte sanatsal özellikleri var. Yine tam tepede Molla Büyük Cami var ve etrafında sivil mimari örnekler var. İkişer katlı bizim aslında okullarda mimarlık kültürü açısından baktığımızda karkas, yığma sistemin bütün örneklerini açıktan da göre bileceğimiz kentsel doku var. Orada bir yaşam ve şenlik var. Ama bir taraftan kundaklamalarla evler yakılıyor ve yıkılıyor. Burası metruk yapılar diye belediye kuruldan karar alıyor yıkım başlıyor. Yol açılarak orayı soylulaştırarak belki de çok ucuza insanların elinden evlerini alarak yeni bir zenginleşme aracı haline gelecek bir süreç şimdide Kayabaşı mahallesinde devam ediyor. ‘Kalenin trafiğini azaltacağız ve kale gelişecek turizm potansiyeli artacak’ diyerek açıklama yapıyorlar. Oysa bu kentin yüzyıllar öncesine dayanan kent dokusunun örneklerinin korunması gerekiyor, turizm potansiyelini özgün dokuyu koruyarak,sağlıklaştırarak geliştirebilirsiniz, yıkarak yok ederek, yerine yenisini, yaparak değil . Kayabaşı Mahallesi’nde bir yıkım değil bir bakım ve sağlıklaştırma yapılması gerekiyor. Oranın sosyal şenliğinin devam etmesi gerekiyor. Çöküntü alanı haline getirilmeye ve operasyonlarla bir suç mahali haline getirilmeye çalışılıyor ve ciddi bir envanteri çıkartılmadığı için aslında kültürel potansiyeli olan şeyler yıkılıyor. Dün gerçekten üzüldük buradan Çevre Şehircilik Bakanlığı ile bu operasyonu yapan Altındağ Belediyesi’ne bir kez daha çağrı yapıyoruz. Bölgeye dair bütün envanterlerin kamuoyuna açılması gerekiyor.Tabii varsa. Bu envanterlerle birlikte siz buraya nasıl bir potansiyel düşünüyorsunuz, nasıl bir dönüşüm düşünüyorsunuz hangi projeleri yaptınız. Kimlerle, niye yaptınız nasıl yaptınız bunların açıklanması gerekiyor. Burada bir mülkiyet ve el değişimi süreci var. Bütün bunlar kamuoyuna açıklanmalı. Burası Ankara’nın kale çevresindeki en özgün bölgelerinden birisidir. Biz bunların arkasında Hamamönü’nde ya da Hacıbayram’da yapılan betonarme dört katlı tarihi evler istemiyoruz. Hemen karşısında yapılan TOKİ blokları gibi dönüşüm projeleri istemiyoruz. Bu yıkıntıların arasında mimarlık tarihi izleri ve yaşanmışlıkları var. Burada bir sivil mimari hayat sürülmüş ve onun izleri var. Yıktığınız her yapı söktüğünüz her duvarın içinde bir anı ve bir geçmiş var. Bütün bunları hesaba katmadan, değerin farkında olmadan yıkım sürecine girmek akla ziyan bir durumdur.” “Ankara’nın Gökçek ayarlarına dönmesine izin vermeyeceğiz.” “Altındağ Belediyesi bugün akla ziyan bir hareket içerisindedir. Bakın bunların hepsi bugün gerçekten insanlığın dikkati buraya çekilemediği için, burada gerçekten tarihsel kültürel sosyal toplumsal potansiyel ve özgünlük gösterilemediği için insanlar bunun farkında bile değiller. Bu alana dair üniversiteler görüyor ama bir tane tez yapılmış durumda değil. Üniversitelere ve mimarlık fakültelerine de sesleniyoruz. Bu bölgede özgün bir çalışma yapılması, bir belgeleme çalışması yapılması envanter çıkartılması ve bu özgün değerin korunması ve geliştirilmesi konusunda çalışma yapılması ve doktora yüksek lisans çalışmalarının teşvik edilmesi gerekiyor. Bu kentin Gökçek ayarlarına dönmesine izin vermeyeceğiz. ” diyen Candan, Büyükşehir Belediyesi’ne ise “ Büyükşehir Belediyesi’nin bu alana dair Altındağ Belediyesi sınırları deyip geçmemesi gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin bu süreç içinde bütüncül bir politikayı hayata geçirme noktasında, Altındağ Belediyesi’ni de bakanlığı da meslek örgütlerini de bilim insanlarını da, üniversiteleri de bu konu üzerinde odaklandırarak çalıştırması gerekiyor. ” çağrısında bulundu. Biz Kayabaşı Mahallesi’ni mercek altına alıyoruz. Her adımı ve süreci yakından takip edeceğiz Candan, şunları kaydetti: “Maalesef bir kentin kaderi değişirken, bir kentin dokusu özgünlüğü yaşamı her şeyi değişirken sürekli karşı karşıya kaldığımız durum birilerinin karar verirken kimseyi takmıyor olmasıdır. Bugün yaşadığımız sadece kentsel ölçekte değil, sosyal ve siyasal ölçekte de, Türkiye ölçeğinde yaşadığımız durumun yerel ölçekteki yansımasıdır. Bu alana dair bir envanter yayınlanamıyor, bu alanın özgün dokusunun korunmasına dair bir tez çalışması yapılamıyor. Altındağ Belediyesi’nin yetkilileri elleri bellerinde orada hakikaten taksilerle bile girerken zorlandığınız dar sokaklara, yürürken bile gizemini hissettiğimiz sokaklara dozerlerle giriyorlar. Bu kadar da bir yozlukla karşı karşıyayız. Biz Kayabaşı Mahallesi’ni mercek altına alıyoruz. Her adımı ve süreci yakından takip edeceğiz. Koruma Kurulu ile görüştük kararları istiyoruz. Bu 300 üzerinde metruk yapı falan diyorlar. Çatısı kalkmış her yapıyı yıkacaklarını söylüyorlar. Önce çöküntü alanı haline getiriyorlar, bina kundaklanıyor yanıyor daha sonra metruk yapı oluyor ve yıkıyorlar. Sonra biz soylulaştırıyoruz güzel bir hayat veriyoruz yaklaşımıyla İsmetpaşa, Atıfbey ve Hamamönü’nde ve Hacıbayram’da da tarih diye 4 katlı betonarme binaları koydular tarihi evler diye bize yutturmaya çalışıyorlar. Altındağ Belediyesi’nin bilimin aklıyla davranması gerektiğinin bir kez daha altını çizmek isteriz. Ankara’nın en özgün ve elde kalmış ve en özellikli alanına Züccaciye dükkanına girmiş fil gibi davranılmaması gerekiyor. Dozerlerle girip yıkamazsınız oradaki her tuğlanın her bir ahşabın bir değeri var. Bu değeri bilmedikleri için hem kentlerimiz hem ülkemiz bu durumda. Biz Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak bu sürece dair elimizden gelen her şeyi yapacağız. hukuksal süreç ve üniversiteleri harekete geçirmek dahil olmak üzere, envanter ve belgeme yapmak insanların yerlerinden edlmesine, kültürel varlıkların yerlerinden sökülüp atılmasına izin vermeyeceğiz.” Çok önemli mimari değer taşıyan yapılar birer birer yanmakta ve yıkılmaktadır. Ortada bilgi, belge yok ama proje var. Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Kayabaşı Mahallesi’nde çok çarpıcı görüntülerle karşılaştık ve Altındağ Belediyesi Başkanı’nın yaptığı açıklamayı da görünce konu hakkındaki endişemiz bir kat daha arttı. Bölgenin nasıl çöküntü alanı haline getirildiğini ve korunamadığını görüyoruz. Burada en büyük sorumluluk yine Melih Gökçek dönemine ait. 25 yıl boyunca buralara herhangi bir restorasyon ya da onarım çalışması yapılmayıp tutup Ankapark’a 750 milyon dolar yatırıldı. Belediyeler restorasyonun pahalı ve uzun bir süreç olduğunu, vakit ve nakit sıkıntısını bahane ederek hızlı ve ucuz gördükleri yıkımları çare görüyor ancak burada hem yıllardır bir çözüm üretilmiyor hem de günden güne çöküşü izleniyor. Tek yöntem olarak daima yıkmayı öngören yerel yönetimleri düşünmeye davet ederken sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Nerelere ne paralar harcanıyor ama burada çok önemli bir doku yıllar boyunca mahvedilmiş. Yapıların bir suç mahaline dönüşmesinin sebebi bunlara izin verilmesidir. Biz aynısını kentin merkezindeki Saraçoğlu Mahallesi’nde yaşıyoruz. Burada herhangi bir bakım yapılmıyor. Polis noktasının olmasına ve güvenlik görevlilerinin nöbet tutmasına rağmen sokakların güvensiz hale gelmesine göz yumuluyor. Ulus’un, Altındağ’ın arka mahallerinin bu son duruma gelmelerinin sorumluları da bunlara seyirci kalan, çöküntü haline gelsin de yıkalım diye bekleyen yetkililerdir. Dolayısıyla da çok önemli mimari değer taşıyan yapılar birer birer yanmakta ve yıkılmaktadır. Altındağ Belediye Başkanı’nın yaptığı açıklama çok net. ‘Koruma Kurulu’ndan 46 tanesi için onay çıktı. Biz bir yandan yıkmaya devam edeceğiz bir yandan daha fazla yapı için koruma kurulundan onay bekliyoruz’ dedi. Ortada bilgi, belge yok ama nasıl oluyorsa proje var. Bu projeler nerede, kim tarafından nasıl üretiliyor, Koruma Kurulu’ndan geçeceğine nasıl böyle emin olunuyor, meslek örgütü olarak biz anlamış değiliz. Buralardaki arınma yıkımla olmaz önce oradaki yaşamı yeniden kurgulamamız lazım Evirgen, Koruma Kurulu’na ise şöyle seslendi: Burada bütüncül bir “dönüşüm”ü tırnak içinde söylüyorum. Kentsel dönüşüm ülkemizde yıkıp yapmak, soylulaştırmak anlamına geliyor. Ancak meslek insanlarının mahalleyi bütüncül olarak ele almak gerektiğinin altını çizmesi lazım. Koruma kurulunda yapı yapı inceleyip bu yapı tescilli diğeri değil, dolayısıyla bunu yıkabilirsiniz bunu yıkamazsınız demek aslında oradaki dokuyu yok olma tehlikesi ile baş başa bırakmak oluyor. Kayabaşı mahallesinde ciddi değer taşıyan yapıların bir an önce tescile değer olup olmadıklarına ilişkin çalışmalar yapılmalı ve mahalle tümüyle Altındağ’ın bir parçası olarak ele alınmalı. Orada yaşayan insanlar, ‘Bizim şenliğimizi çaldılar, yıllar önce Kayabaşında kahkahalar yükselirdi çok güzel günler gördük geçirdik buralar mültecilerin ve madde bağımlıların mekanı haline ve kendimizi güvenli hissedemediğimiz bir yer haline geldi’ diyorlar. Buralardaki ayağa kalkma yıkımla olmaz önce oradaki yaşamı yeniden kurgulamamız lazım. Oradaki var olan yaşamı nasıl sürdüreceklerine ilişkin çözümleri yaşayanlara sağlıklı mekanlar sunarak ancak yaşamlarını değiştirmeden vermek gerekiyor. Bizi oraya götüren taksici ‘mahallede 40 gecekonduda yaşardık, şimdi hepimizi 40 dairelik bir apartmana sıkıştırdılar bütün mahalle tek bir apartmanda yaşamaya çalışıyoruz orada artık kavgadan gürültüden duramıyorum. Eskiden çok daha huzur içinde yaşıyorduk’ dedi. Yaşamı yıkarak değil yeniden halkla birlikte üreterek kurabilirsiniz. Üstelik Ankapark’a turist çekmeyi beklemek yerine buraların restorasyonu yapılırsa asıl turizm potansiyelini o zaman elde edersiniz.” TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 3575
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 22.11.2024 - 14:01:56 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |