Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
02 Ekim 2018 2018 yılı Emre Madran Basın Ödülleri sahiplerine törenle verildi Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından düzenlenen ödül töreninde, 2018 yılı Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödülleri’nde İnternet Haberciliği Dalında Oda Tv Yazarı Nurzen Amuran, Yazılı Basın Dalında Sözcü Köşe Yazarı, mimar ve Emre Madran’ın öğrencilerinden Özlem Gürses, Televizyon Haberciliği Dalında Halk Tv Program ve Yayın Müdürü Semra Topçu, İnternet Televizyonu Haberciliği Dalında Özgürüz.org muhabirleri İrfan Uçar ve Eren Güven, Radyo Haberciliği Dalı’nda Sputnik Türkiye Program Sunucusu Yavuz Oğhan, Yerel Basın Dalı’nda Anayurt Gazetesi Muhabiri Tamer Arda Erşin ödüle layık görüldü. Ödülleri Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu takdim etti. Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından 2018 Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödülleri" sahiplerine düzenlenen törenle verildi. Ödül törenine CHP Milletvekilleri Kazım Arslan, Gökhan Zeybek, Turabi Kaya, Özgün Kayabat, eski CHP milletvekillerinden Av.Şenal Sarıhan, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu, Songül Üzgün, Ünal Kara ve çok sayıda mimar, basın mensubu ve vatandaş katıldı. Mimarlar Odası’nın koruma alanında verdiği mücadelenin sesi soluğu oldular Törenin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları söyledi: “Mimarlar Odası Ankara Şubesi 2018 Koruma Alanında Emre Madran basın ödülleriyle aynı zamanda Dünya Mimarlık Günü’nü de kutluyoruz. Bu önemli günde Mimarlar Odası’nın verdiği mücadeleyi, Mimarlar Odası'nın duyarlılığını yüreğinde hisseden, köşesinde yazan, televizyonda ifade eden, canlı yayınla toplumla buluşturan bütün basın emekçilerine çok teşekkür ediyoruz. Bugün ödül alacaklar bizim her daim yanımızda sesimiz soluğumuz oldular. Hele medyanın tek elden yürütüldüğü böyle bir süreçte Mimarlar Odası’nın koruma alanında verdiği mücadelenin sesi soluğu oldular. Her türlü riski alarak haberlerini yaptılar. Onlara çok teşekkür ediyoruz. Dünya Mimarlık Günü bugün içinde bulunduğumuz Türkiye’de rantın egemen olduğu, kentlerimizin de ranta teslim olduğu bir süreçte kutlanıyor. Ne yazık ki çok da kutlanacak bir durum yok. Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) bu sürecin farkında olduğu için son yıllarda sürekli çağrı yapıyor. UIA, ‘Dünyamız kirleniyor, yok oluyor iklim değişikliği ile birlikte insanlığın sonunu getirecek bir kentsel ve toplumsal süreç yaşanıyor. Ey mimarlar sorumluluk alın. Daha iyi bir gelecek ve daha iyi bir dünya için elinizi taşın altına koyun’ diyerek çağrı yapıyor. Biz bu çağrının oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Mimarlar her şeye karışıyor söylemlerini aslında bizim kendi mesleğimizin özüyle ilgili. Biz eğitim sürecimizde bütün projelerimizi hocalar karşısında savunarak, kritik alarak sürekli bir tartışma ve sorgulama yöntemiyle eğitim alıyoruz. Mezun olduğumuzda daha iyiyi aramak için sürekli sorguluyoruz. Her alanla iletişimimiz var. Siyasetinden ekonomisine, sosyal yaşamından sanat alanına kadar mimarlığın kesişmediği bir alan yok. UIA’nın çok yönlü ve geleceğe dair bir kültür yaratan bir meslekteki camiaya sorumluluk alın diye çağrılarının arkasında yatan neden bu. Çünkü yaptığınız her şey yapılı çevrede bir iz bırakıyor.” Hafızamız yok ediliyor. Belleği olmayan bir toplum her türlü yönlendirilebilir. “Bugün hükümetin uygulamaya çalıştığı yıkım politikaları kültürel mirasa, doğal alanlarımıza kamusal alanlarımıza yönelik bir tahribat süreci ile geçmişten bugüne kalan izlerin silinmesi için uygulanıyor. Saraçoğlu Mahallesi yıkıldığında Cumhuriyet’in toplu konut izini hiç kimse hatırlamayacak. Ulus yıkıldığında Cumhuriyet devriminin kalbini, TCDD’nin varlığı ortadan kalktığında işgal altında bir ülkede bir Cumhuriyet’in kuruluş mekanın ortadan kalkmış olduğunu hiç kimseye hatırlamayacak” diyen Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün bütün bu yapılı çevreye mesleğimize dair bütün yıkımların arkasında ideolojik bir süreç yatıyor. Dolayısıyla tahribatı söz konusu olan şey, bugün değişmiş olan rejimin mekansallığından başka bir şey değil. AOÇ’de Kaçak Saray yapılıyorsa bu Cumhuriyet’e karşı yürütülen öfkenin başka bir boyutu. İller Bankası yıkılıyorsa gerçekten bütün kentleri Cumhuriyet ideolojisiyle, kamusal alanlarıyla, halkeviyle, kültür merkeziyle, belediyesiyle, parkıyla tasarlayan bir anlayışın mekanı olduğu için yıkılıyor. Ama bütün bunları topluma anlatmakta oldukça zorluk çekiyoruz. Kent bilinci, yurttaşlık bilinci ve aidiyet ilişkisinin eğitim sürecinden başladığı bir dönemde eğitimimizin geldiği durum ortada. O zaman bizim gibi örgütlere daha fazla iş düşüyor. Dünyada ve her yerde bu aidiyeti bir kenti sevmenin ne kadar olduğunu topluma anlatmanız gerekiyor. Ankara’nın her noktasında Cumhuriyet’in izlerini görüyorsunuz. Her noktasında emeğin izlerini görüyorsunuz. Atatürk’ün kaldırımlarında yürüdüğü Ankara’da nefes alıyorsunuz. Ama kimse bunu hissetmiyor. Binalar ya da anıtlar, ağaçlar ortadan kalkarken kamusal alan yok ediliyor diye bakıyor oysa bizim hafızamız yok ediliyor. Belleği olmayan bir toplum her türlü yönlendirilebilir. Bunlar bizim kolektif hafızamız ve bizi ayakta tutan şeyler, albümlerimizdeki resimler gibiler baktıkça hatırlarız. Bütün bunların hepsi tehdit altında yıkılıyor. Mimarlar Odası ve meslek odaları işte bunun mücadelesini veriyor. Basın mensupları bunu gerçekten sizlerle buluşturmak için büyük emek sarf ediyorlar. Ama aramızdan birer birer bu yapılar gidiyor. Tıpkı rejimin değiştiği gibi rejimi temsil eden bütün kent de yok oluş süreci ile karşı karşıya. Onun için Ulus’tan Çankaya’ya bütün kamusal alanlarımıza, bütün vadilerimize Cumhuriyet’in bize bıraktığı izler üzerinden sahip çıkmak gerekiyor. Ankara bir bozkır değil, aslında bir kültürler coğrafyasıdır. Katman katman kültürler var. Ankara sadece Cumhuriyetle şekillenmiş değil. Roma İmparatorluğu, Augustus Tapınağı var. Yanında Hacı Bayram Cami ile birlikte iki farklı kültürün hoşgörüsünü anlatıyor. Şimdi Augustus Tapınağı yıkılıp yok ediliyor. Hacı bayram cami o neoliberal politikaların yaklaşımına terk ediliyor. ” Ankara için düş kurun ve paylaşın birlikte hayata geçirelim Candan, sözlerini “Hem basın mensuplarına çok teşekkür ediyoruz, Aramızda mimar milletvekillerimiz de var. Onlardan da bu süreç içinde büyük destek bekliyoruz. Ankara’nın 25 yıllık esaret yaşadığını ve yerel yönetim sürecinde bu esaretten kurtarılması gerektiğini düşünüyorum. Onun için de Dünya Mimarlık Günü'nün temasını "Ankara için bir düşün olsun" teması olarak belirledik. Çünkü düşlerimizi çalıyorlar. Tıpkı Vedat Dalokay’ın dediği gibi bunlar "yelkenimizdeki rüzgarı çaldılar". Şimdi düşlerimizi, söylemlerimizi çalmaya çalışıyorlar. Toplumcu, sosyal ve halkçı belediyecilik söylemlerimizi çalmaya çalışıyorlar. O zaman biz yeniden devrimin başkentinde Dünya Mimarlık Günü etkinliklerimiz kapsamında herkesi düş kurmaya çağırıyoruz. Yeniden Cumhuriyet’i kuracak bir süreçte buradan bir can suyu ve umut oluşsun istiyoruz. Bunun için de Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak elimizi taşın altına koyuyoruz. Kim bunu alır başka bir noktaya taşır ve bu düşleri hayata geçirmeye çalışırsa biz onun arkasında durur, teknik bilgimizi ve becerimizi ona sunarız. Biz Ankara’yı önemsiyoruz Ankara için hepiniz düşünün, Ankara için düş kurun ve paylaşın birlikte hayata geçirelim” diyerek tamamladı. Mimarlar odası olmasaydı bu haberleri halka buluşturamazdık Daha sonra ödüller sahiplerine takdim edildi. AOÇ mücadelesi, kent gündemi ve Başkent’in korunmasında özel röportajlarıyla kamuoyunu bilgilendiren ve 2018 yılı Emre Madran Koruma Alanında Basın Ödülleri’nde İnternet Haberciliği Dalında ödüle layık görülen Oda Tv Yazarı Nurzen Amuran duygularını şöyle dile getirdi: “Ben çok duygulandım çünkü Ankara Cumhuriyetimizin simgesi bunu hiç unutmamak gerekiyor. Mimarlık deyince insanı odak alan, insana yaşama sevinci veren insan ile doğanın dengesini organize eden, toplumsal sorumluluğu üstlenen bir sanat dalı olarak görüyorum. Dünya Mimarlık Gününde bütün mücadeleci mimarları kutluyorum. Benim için önemli olan bu ödülü çok değerli Oda Tv’deki genç arkadaşlarımız için alıyorum. Ancak Mimarlar Odası olmasaydı biz bu haberleri yapamazdık. Oda Tv ve buna benzer çok az kanal olmasaydı bu haberleri halkımızla paylaşamazdık. Asıl ödüle sahip olan Mimarlar Odası ve mimarlardır.” Yazılı Basın Dalında ödüle layık görülen, Başkent kimliğinin korunması röportajlarıyla koruma mücadelesine destek veren Sözcü Köşe Yazarı, meslektaşımız ve Emre Madran’ın öğrencilerinden Özlem Gürses şunları söyledi: “Çok teşekkür ediyorum. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olmasaydı biz burada olmayacaktık. Ben ODTÜ Mimarlık mezunuyum. Mesleğimi kısa bir süre yaptıktan sonra medyaya girdim. Önce televizyonda şimdi yazılı basında devam ediyorum. Emre Hoca çok iyi bir insandı ben hem kendisini tanıdım hem de kızıyla aynı fakültede okuma şansına sahip oldum. Edep Yahu derdi, maalesef Türkiye çok değişik bir toplum yapısına sahip oldu bunu ne kadar düzeltebiliriz bilmiyorum ama şunu biliyorum. Galiba en büyük sorunumuz kendinden büyük bir fikre, kendinden büyük bir ideale kendinden önce başlamış ve sonra da devam edecek tarih bilincine sahip olan insanların azalmış olması. Bugün hem benim mesleğimde hem parlamentoda hem aklınıza gelen her alanda çok önemli insanlar çok önemli şeyler yaptıklarını düşünüyorlar ama hayatın o koltuktan o mevkiden ibaret olduğunu düşünüyorlar. O yüzden de Augustus Tapınağı ve Hacı Bayram Cami bir arada olamıyor. O yüzden bu haberleri yapan sadece 5 kişi kaldı ve ne yazık ki aynı çatı altında yaşadığımız ve aynı fiziksel mekanda yaşadığımız Türkiye'nin vatandaşları olan öteki büyük mahalle ile aramıza duvarlar örüldü. Biz ancak perdeleri aralayabildiğimizde birlikte bir şeye sahip olabildiğimizde ve haberleri Oda Tv, Sözcü, Sputnik ve Özgürüz değil diğer kuruluşlar da yapabildiğinde, galiba bir şeyleri değiştirmiş olacağız. Benim hala umudum var. Emre hocamızın gözlerindeki ışık bize yol göstersin. Cennet bahçelerinde uyusun çok güzel bir isimdi onunla aynı meslekten olmaktan çok gurur duyuyorum. Gazeteme çok teşekkür ediyorum seneler sonra bana gazetecilik yapma fırsatı verdiği için bir kez daha bu cesur kadına ve onunla yol arkadaşlığı yapan yönetim kuruluna teşekkür ediyorum” Mimarlar Odası Cumhuriyet’in az kalan kolonlarından bir tanesidir Televizyon Haberciliği Dalında ödül alan Saraçoğlu Mahallesi’nin her bir aşamasını kamuoyunun gündemine taşıyan Halk Tv Program ve Yayın Müdürü Semra Topçu ise, “Mimarlar Odası Ankara Şubesi Cumhuriyetin kolonları diyebileceğimiz az sayıda kalan kolonlardan biri olarak duruyor. Bunda da zaman zaman dile getirdiğimiz gibi "inadınız var inancımıza" diyoruz. Bu Cumhuriyete inananlar arasında gördüğümüz Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve Yönetim Kurulu sayesinde o kadar çok haber yapma imkanımız oluyor ki kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Gazeteci aslında kamu hizmeti yapar y, aslında ana akımın çöküşü ile beraber çok az sayıda alternatif mecra kaldı. Ve bizler varız. Halk TV’de olduğum için de çok mutluyum. En azından sorumluluğumu yerine getirebileceğim doneleri bana ulaştırabildiğiniz için, bu mücadeleyi gerçekleştirdiğiniz için ben sizi tebrik ediyorum. Bence bu ödül sizin.” Talanın hesabını sormaya devam edeceğiz İnternet Televizyonu Haberciliği Dalında ödüle layık görülen AOÇ, Saraçoğlu, kent gündemi konularını sosyal medya üzerinden canlı yayınlarıyla kamuoyuna taşıyan özgürüz.org muhabirleri İrfan Uçar ve Eren Güven de duygularını paylaştı. İrfan Uçar, şöyle konuştu: “Pozitif ayrımcılığı hak eden kadınlar, çocuklar, kentler, çevre hepsi saldırı altında. Kent cephesinde, kent talanında bir gladyatör gibi kent savunması yapan Mimarlar Odası Ankara Şubesi bu konuda Ankara’da değil ama Türkiye’de belki de bölge genelinde çok önemli bir işlev görüyor. Biz sadece o cengin ve kent savunmasının biraz kamuoyuna yansıtılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Elbette ki Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın payı, özgürüz.org’un yayın politikasının buna el veriyor olması, kişisel olarak gazeteci olarak arkadaşım Eren Güven ile birlikte bu konuda duyarlığımız haberlerin yansıtılmasında etkisi var. Ben de Mimarlar Odası Ankara Şubesine çok teşekkür ediyorum.” Eren Güven ise şunları ifade etti: “Ben Ankara’da doğdum. Dikmen’de yaşadım, çocukluğum burada geçti fakat çocukluğumuza dair hiçbir iz kalmadı ne yazık ki silindi. Bu nedenle bu şehri yönetenlere karşı bizim bir sorgulama mücadelemiz var ve bu sürecek. Ben bu talanın hesabını sormaya devam edeceğim. Gazetecilik mesleğimde bana rehber olan bütün isimler geçmişte sadece gazetecilik yaptıkları için ya katledildiler ya da cezaevindeler. Ben bu ödülü basın şehitleri başta olmak üzere, hapishanedeki yoldaşlarıma ve sürgünde yaşamak zorunda olan yoldaşlarıma ve abilerim adına alıyorum. Teşekkür ediyorum.” Mimarlar Odası Ankara Şubesi çok doğru ve zor bir mücadele veriyor Radyo Haberciliği Dalı’ndaki ödülün ise sahibi koruma alanındaki bütün mücadeleleri kamuoyunun gündemine taşıyan, özellikle Anıtkabir’in korunması sürecinde Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin sesi olan Sputnik Türkiye Program Sunucusu Yavuz Oğhan’da şunları dile getirdi: “Ben eski bir Ankaralı yeni bir İstanbulluyum. Doğup büyüdüğüm yer burası bu nedenle çok hassasiyetim var. Her türlü haberi çok büyük bir dikkatle takip ediyoruz. Son dönemdeki en büyük sorunumuz aslında şeffaflık, bir karar alınırken ortak karar alınmaması, kimsenin fikrinin sorulmaması, bir gece yatıp sabah karar alınmasıdır. Özellikle Ankara’da böyle bir şey olduğunda ilk alo diyeceğiniz insan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve Mimarlar Odası oluyor. Çok doğru ve zor bir mücadele veriyorlar. Sivil toplum örgütünün ne olduğunu, eğer çalışırsa gündeme nasıl katkısı olacağını gösteriyorlar. Ben kendilerini tebrik ediyorum. Biz de İstanbullu bir fahri Ankara elçisi olarak kendilerine destek olmaya devam edeceğiz.” Yerel Basın Dalı’nda ödüle layık görülen ve asbestle gündeme gelen Havagazı Fabrikası’nın korunması sürecinde, her bir aşamayı takip ederek kamuoyuna bilgi veren Anayurt Gazetesi Muhabiri Tamer Arda Erşin de, “Meslek büyüklerimizin bize gösterdiği yolda ilerliyoruz. Gelecek nesillere örnek olacak haberlere imza atacağız. İhraçlarından sonra gündem gelen Barış İçin Akademisyenlerden, imza atan hocalarımın aslında benim asbest meselesinin peşine düşmemde büyük katkısı oldu. Böylece dışarda da öğrencilere destek olabileceklerini gösterdiler. İhraç edilen hocalarımız öğrencileriyle iletişimlerini kesmeyerek bizlere yol gösteriyorlar. Ben bu ödülü barış imzacıları hocalarıma adamak istiyorum” dedi. Ödüllerin takdim edilmesinin ardından tören, toplu fotoğraf çekimiyle son buldu. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 2515
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 21.11.2024 - 12:57:08 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |