Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
Kurumlar, Soma’da yaşanan katliam için kınama yayınlıyor, maden işçilerinin çığlığını yükseltiyor. Bu sayfamızı Soma açıklamalarına ayırdık. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi: “ASRIN CİNAYETİNE SESSİZ KALMAYACAĞIZ…” “Onlar, yerin binlerce metre altında, çocukları için daha iyi bir gelecek, sofrasında sıcak çorba için, alınterini kömürün karası ile yoğuran maden işçileri. Sorumsuzluğun denetimsizliğin, güvencesiz çalışmanın taşeronluğun, özelleştirmenin, işçinin hayatının değersizleştirildiği politikaların sonucunda, taammüden öldürüldüler. İş cinayetinin nedeni olarak gösterilen trafo patlaması değildir gerçekte. Patlayan hükümetin politikalarıdır. Denetimsizliği, kontrolsüzlüğüdür. Yetkililer tepkiden korktukları için ocakta bulunan işçilerin sayısını, ölümlerin sayısını açıklamıyor…Cinayeti örtbas etmeye çalışıyor… Bilimden ne kadar uzaklaşırsanız, işçiler, insanlar o kadar ölecek. “Madenci ölümlerine “güzel öldüler” diyen, madenlerdeki iş cinayetlerini “mesleğin fıtratı” diye izah eden, bilimi dikkate almayan bir anlayış olmasaydı, aç gözlü şirketler bu kadar pervasızca işçileri ölüme yollayamazdı.” Bu iş cinayetinde yaşamlarını kaybeden emekçileri saygıyla anıyoruz ailelerine halkımıza başsağlığı diliyor mahsur kalanların sağlıklı bir şekilde kurtarılmasını temenni ediyoruz. Asrın cinayetine sessiz kalmayacağız, Hesap Soracağız!” *********************************************************** TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu : İŞ KAZASI DEĞİL, İŞ CİNAYETİ… “13.05.2014 tarihinde Manisa'nın Soma ilçesinde meydana gelen faciada yüzlerce işçi hayatı kaybetti, yüzlercesi de yaralandı. Yıllardır iş cinayetlerinde kaybettiğimiz on binlerce emekçinin hepsini hatalı, madencilerin, tersane işçilerinin, inşaat işçilerinin ve milyonarca emekçinin kendi yanlışlarının bedelini hayatlarıyla ödedikleri yalanı ve bunun tüm yetkili ağızlardan ortak bir sesle dillendirilmesi de bizleri yaşanan bu facia kadar derinden üzmektedir. 12 bin maden işçisinin çalıştığı Soma'da 15 yaşında çocuk işçilerin madenlerde çalıştırılıyor olması, bölgede işçilere sağlık hizmeti verecek iş kazalarında hayatta kalan işçilere tedavi hizmeti sunacak kapasitede sağlık birimlerinin olmaması, özelleştirme süreçleri sonunda maliyetleri 140 dolardan 24 dolara düşürmekle övünen sermaye gruplarının anlayışı, taşeronlaştırma yöntemiyle iş ve içi güvenliğini hiçe sayan kâr odaklı uygulamaların varlığı bugün Soma'da yaşanan katliamın temel sebebidir. Ülkemizin yıllardır iş cinayetlerinde Dünya'da 3. Avrupa'da ise 1.olduğu, iş cinayetlerinde yaşanan kayıpların sebebinin özelleştirme ve taşeronlaştırma olduğu, mevcut iş güvenliği denetimi konusunun ve yasasının yetersizliği yıllardır tüm meslek odaları, sendikalar, muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları vb. neredeyse iktidar ve yandaşları hariç her kesimin değindiği bir nokta olmasına rağmen bu konuda somut hiç bir adımın atılmamış olması da yaşanan kayıplara göz yummaktan başka bir anlam ifade etmez. Bugün Soma özelinde yaşanan katliamın bir başka boyutu ise bölgede özelleştirme süreciyle adeta tavan yapan "iş kazaları"nın görmezden gelinmesidir. Sadece 2013 yılı içerisinde Soma madenlerinde 9 ayrı "iş kazası" meydana gelmiş ve bu kazalarda 9 maden işçisi yaşamını yitirmiştir. Dünden bugüne yapılan açıklamaların içeriklerini bu dönemde okuyabilmek çok ta zor olmayacaktır. Yaşanan "kaza"larla ilgili TBMM gündemine taşınmasına rağmen hiçbir soruşturma başlatılmaması mevcut iktidarın ve sorumlu kurumların insan hayatına verdiği önemi göstermektedir. TMMOB Ankara İKK olarak insan hayatının maddi hiç bir karşılıkla yerine getirilemeyeceğini ve kâr hırsının insanların yaşam hakkını elinden almasının bir cinayet olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Sorumluların tespit edilip, gereken işlemlerin başlatılması için sürecin takipçisi olacağımızı ve iş cinayetlerine karşı mücadele etmenin; mesleki etik ve insanı değerlerimizden kaynaklı boynumuzun borcu olduğunu bütün kamuoyuyla paylaşıyoruz.” *********************************************************** TMMOB Mimarlar Odası: SOMA’DA CANLARIMIZI KAYBETMENİN DERİN ÜZÜNTÜSÜ İÇERİSİNDEYİZ! “Manisa’nın Soma ilçesinde özel bir şirkete ait kömür ocağında 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen kazada, şimdiye kadar 200’ü aşkın maden işçisi hayatını kaybetmiş, 100’ü aşkın işçi çeşitli derecelerde yaralanmış, yüzlerce işçiden ise henüz haber alınamamıştır. Yaşadığımız bu büyük acı nedeniyle kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile anıyor, ailelerine ve toplumumuza başsağlığı, maden ocağında mahsur kalan emekçilerin bir an önce kurtarılmalarını ve yaralıların sağlığına kavuşmalarını diliyoruz. Bu kaza ile 2013 yılı Ekim ayında verilen, ancak TBMM gündemine 2014 yılının Nisan ayı sonunda gelebilen, Soma’daki maden ocaklarında meydana gelen kazalarla ilgili araştırma önergesinin AKP milletvekillerinin oyu ile reddedildiği bilinmektedir. İktidarın emek ve can güvenliği karşısındaki tavrı, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki çözüm önerilerini ve katkıları reddetmesi, sorumlular ve çalışma koşulları hakkında bir araştırmaya dahi tahammül edememesi ile bir kez daha anlaşılmıştır. Hükümetin kamu denetimini, işçi sağlığı ve iş güvenliğini yok sayan anlayışı; sermayenin azami kâr hırsı, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma ve çalışanlar aleyhine oluşturulan politikalar; güvenlikle ilgili yapılması gereken harcamaların gereksiz masraf olarak görülmesi; ülkemizde bugüne kadar pek çok çalışanın hayatına mal olmuş ve olmaya devam etmektedir. Oysa tüm dünyada olduğu gibi özellikle emeğe dayalı çalışmanın ve iş gücünün yoğun olduğu ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği, üzerinde durulması gereken öncelikli bir konudur. 4857 sayılı İş Kanunu, 5763, 5920, 5921, 6111 sayılı Torba Yasalarda yapılan değişiklikler ve ilgili KHK hükümleri, iktidarın ekonomik büyümeye odaklanan politikalarıyla biçimlenmiştir. İş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili mevzuattaki yetersizlikler ve gerekli denetimlerin yapılmaması nedeniyle karşılaşılan iş kazaları, kamu vicdanını son derece rahatsız eden önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. İş yerlerinin denetimi ve gözetimi devletin asli görevlerindendir. Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı bu Anayasal görevini 2004 yılından bu yana özel sektöre devretmek için elinden geleni yapmakta, Hükümet açılan davalarda verilen kararları etkisiz kılmak için sürekli yasa ve yönetmelik değişikliği yapmaktadır. AKP iktidarının gündeminde bulunan çalışma alanındaki sorunları daha da büyütebilecek, emekçilerin yaşamını piyasa inisiyatifine terk eden, iş cinayetlerini artıran nitelikte “Taşeron ve İstihdam Yasası” mutlaka geri çekilmelidir. Çalışma yaşamı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tüm yasa/mevzuat düzenlemeleri, bu alanla ilgili emek ve meslek örgütlerinin önerileri dikkate alınarak yapılmalıdır. Soma’da iş cinayetine kurban edilen emekçileri bir kez daha saygı ile anıyor, kurtarma ve yaraların sarılmasını, sorumlular hakkında soruşturmaların biran önce tamamlanmasını bekliyoruz.” *********************************************************** DEVRİMCİ 78’LİLER FEDERASYONU: “Ülkemiz tarihine bir kara sayfa daha eklendi. Zonguldak’tan Soma’ya binlerce işçimiz aşırı kar hırsı ve güvencesizlik nedeniyle yaşamını yitirdi. En son Soma’da yüzlerce sınıf kardeşimiz kar hırsının kurbanı oldu. İşçi sınıfının ve Emekçi Halkımızın Başı Sağ olsun. Katilleri biliyoruz. Hesap soruyoruz. Katiller; 12 Eylül yasaları ile bu ülkenin tüm kaynaklarını özelleştirerek yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekenlerdir. Katiller; Sendikacılığı, örgütlenmeyi, iş güvencesini yok edenlerdir. Katiller; Daha fazla kar için, güvencesizliği, taşeronlaştırmayı dayatanlardır. Katiller; 12 Eylül’ü devam ettirenlerdir. Katiller; 14 yaşındaki Berkin için ”14 yaşındaki çocuğun eylemde ne işi vardı” diyen ama 15 yaşındaki Kemal Yıldız’ı maden ocağına sürenlerdir. 15 yaşında bir çocuğun maden ocağında işi ne? Maliyeti düşürmek karlılığı artırmak için çocukları ocaklara sürenler bilmelidir ki bu hesap asla kapanmayacaktır. Bu ülkenin onurlu işçi sınıfı, bu ülkenin Emekçi halkları, bu kara günü asla unutmayacak, sorumlularını asla bağışlamayacak ve hesap soracaktır. Federasyonumuz; 12 Eylül yasalarının dayattığı güvencesizliğe, örgütsüzlüğe derhal son verilmesini, Kuralsız çalıştırma ve vahşi sömürünün ifadesi olan taşeronlaştırmanın yasaklanmasını, Özelleştirmelerin derhal iptal edilmesini, özelleştirilen kurumların yeniden kamu denetimine sunulmasını, İş yasalarının çalışanların lehine düzenlenmesini, İş yerlerine sendikal zorunluluk konmasını, işyeri denetimlerinin sendikalara ve meslek odalarına verilmesini istemektedir.” *********************************************************** Dil Derneği : ULUSUMUZUN BAŞI SAĞ OLSUN! 13 Mayıs 2014’te öğleden sonra Soma’da bir şirketin işlettiği madende onlarca emekçiyi yitirmenin acısını içimizde yaşıyoruz. Öncelikle Somalılara başsağlığı, direnme gücü diliyoruz! Olay yerinden aktarımlar; basına yansıyan görüntüler, bunların ardındaki gerçekler gibi emekçilerin yürek burkan öyküleri de acımızı derinleştiriyor. Ateş düştüğü yeri yakar, denir. Soma’daki ateş yüreğinde insan ve yurt sevgisi olan, emeğe, insan yaşamına saygılı tüm yurttaşların yüreğini; onlarca emekçinin de canını, ocağını, çocuklarının geleceğini yakmıştır. Dünden bugüne ateşle simgelenen acıların bir anlık dikkatsizlik, aymazlıkla ortaya çıkmadığını, zaman zaman onlarca, zaman zaman tek tek canlar aldığını yaşayarak gördük; görüyoruz. İçimiz yanıyor, ağlıyoruz; ne ki ulusça acılara alıştırılmanın bedelini ödüyoruz. Soma’da yaşanan acı olay ne yazgıdır; ne olağan “kaza”dır; bu kıyıma “kaza” denmesinin aymazlık olduğunu; acıyı sıradanlaştırdığını, yetkililerin vicdanla, tarihin akışı, akıl ve bilimsel verilerle bağdaşmayan açıklamalarıyla gördük. Canımız daha çok yandı, yurttaş kimliğimiz çok ağır yaralar aldı. Dil, salt ağız içindeki bir organ değildir. Dil, beyniyle yüreği arasındaki o narin bağı dürüstçe, onurluca, insancıllıkla, adaletle, vicdanla kuramayanlar için salt yalanmaya yarayan, işlevsiz bir organdır. Böyle bir dille ne acı ne sevinç paylaşılır. Ne yazık ki Soma kıyımında hem iktidarın hem iktidara arka çıkanların kullandığı dil, acıyı paylaşmayı bilen tüm yurttaşların adalet duygusunu yaralamıştır. Üstelik acıyı derinleştiren bu dile tekmeler, yumruklar; bibergazı, plastik mermiler, coplar da karışmıştır. Onlarca canı alan bu kıyımın üstünden saatler, günler geçmesine karşın bir madende kaç emekçinin çalıştığını bile saptayamayan bir hükümetin, sözle ve eylemle yurttaşa tavırlı olması, ne adaletle ne demokrasiyle; hiçbir insancıl değerle açıklanamaz. Yurttaşın devlet dediğimiz güce güvenini derinden sarsar. Acımız tazeyken görüntü budur. 13 Mayıstaki kıyım, vicdan karasının kimlerin yüzünden hiç silinmeyeceğini kanıtlamıştır. Kömürün karasını su yıkar; ama bu topraklarda vicdan ve adalet yarasını yıkayacak bir avuç su yoktur. Acımız tazedir; iktidar başta olmak üzere herkesi diline, eline sahip olmaya; gerçekle yüzleşmeye çağırıyoruz. Sanal ortamı insafsızca, ahlak ve insanlık dışı söylemlerle kullanarak aymazlıkta sınır tanımayanları uyarıyoruz. Bu aymazları, bir daha babasına sarılamayacağını bilmeden, bir gömüte bakakalan küçücük çocukların acısına saygılı davranmaya çağırıyoruz. Soma’da yitirilen canları saygıyla anıyor; yakınlarına direnme gücü diliyoruz!
Tweetle
Okunma Sayisi : 8573
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 22.11.2024 - 14:01:56 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |