Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
09 Kasım 2012 Çayırhan’dan Nallıhan’a Tarih ve Kültür Dolu Bir Gezinti Sabah erken saatlerde başlayan yolculuğumuzda ilk durağımız Çayırhan’da bulunan Sarıyar Baraj göleti oluyor. Göl kenarında yaptığımız yöresel, doğal ürünlerden oluşan nefis kahvaltıdan sonra bir saat boyunca sürecek olan tekne gezimize başlıyoruz. Tekne gezimiz esnasında rehberimiz tarafından göletin oluşum süreci, su altında bulunan frigyalılar döneminden kalma yerleşim yerleri, gölet içerisinde bulunan flora ve faunayı yok eden sodyum sülfat fabrikası hakkında bilgilendiriliyoruz. Tekne gezimizin ardından on dakikalık bir otobüs yolculuğu ile Juliopolis nekropol alanına geldikten sonra burada açığa çıkarılmış ve hala kazı çalışmalarının yapıldığı bölgede hellenistik dönemde küçük bir kasaba olan bölgenin Roma İmparatoru Augustus döneminde şehir statüsüne dönüştürüldüğünü öğreniyoruz. Rehberimiz Hasan bey, o dönem bölgede yaşayan insanların öldükten sonra sosyo-kültürel ve ekonomik durumlarına göre mezarlarının hazırlandığını ve buna göre defnedildikleri bilgisini veriyor. Çayırhan Nallıhan karayolu arasında muhteşem bir görüntü karşılıyor bizleri. Burası tarihi ipek yolu üzerinde ve Sakarya nehri havzasında bulunan Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından koruma altına alınmış Nallıhan kuş cenneti. İl Özel İdaresi tarafından yaptırılan bina içerisinde bir yandan çayınızı yudumlarken bir yandan da size verilen dürbünle bölgeyi gözleyebiliyorsunuz. Bölge sulak, çamurlu alanlar, kayalık, bozkır ve ağaçlık gibi çeşitli yerlere sahip olduğundan 179 ayrı kuş türüne ev sahipliği yapabiliyor. Türü tükenmekte olan Kara Leylek en çok bu bölgede görülüyor. Bölgenin ilerisinde bulunan tepeler jeolojik olarak çökelme sahası olduğundan sarı, kırmızı ve kahverengi tabakaların üst üste sıralanmasıyla izleyenlere görsel bir şölen sunuyor. Kuş cennetinden ayrılıp Nallıhan’a doğru devam ediyoruz. Nallıhan’da ilk durağımız Taptuk Emre Türbesi. Türbe girişinde Taptuk Emre’nin deyişleriyle karşılanıyoruz. Yol boyunca deyişlerin yazılı olduğu küçük tabelaları okuyarak tırmanıyoruz türbenin yolunu. Rehberimiz burada da bizi Taptuk Emre’nin yaşamı hakkında bilgilendiriyor. Yunus Emre ve Hacı Bektaş-i Veli ile olan ilişkilerini hikaye tadında uzun uzun anlatıyor. Türbe küçük olduğundan beşerli gruplar halinde türbe ziyareti de gerçekleştirildikten sonra öğle yemeği için çıkıyoruz Akdere köy sofrasına. Öğle yemeğini yediğimiz yer, Nallıhan’a hakim bir yerde belediye tarafından restore edilmiş köy evlerinin olduğu bir bölgede. Tarhana çorbası, kuru fasulye, bulgur pilavı, yoğurt, salata, yaprak sarması ve ev baklavasından oluşan menümüzü bitirdikten sonra Nallıhan merkezinde bir saat serbest gezi yapılıyor. Bu esnada Ayhan Sümer Kültür Merkezi’nde bulunan iğne oyası sergisi geziliyor, eşe dosta takı seti şeklinde tasarlanmış çeşitli iğne oyaları hediye alınıyor ve el dokuması atölyeleri ve satış evleri ziyaret ediliyor. Bu arada hava iyiden iyiye kararmaya başlıyor ve saat 18,00’i gösteriyor. Yüzlerde güzel bir gezi gününün memnuniyeti ve biraz da yorgunluğu ile geri dönüş başlıyor.
Tweetle
Okunma Sayisi : 11484
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 21.11.2024 - 12:57:08 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |