Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
08 Mart 2012 EĞİTİM VE ÖĞRETİM BİR HAKTIR, Bir toplumun gelişmişlik düzeyi eğitim düzeyi ile doğru orantılıdır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda okuma-yazma oranı % 13 iken aradan yaklaşık bir asır geçmiş ve bu oran % 88.7 civarına ulaşabilmiştir. Okur-yazar oranı içinde okullu oranının daha düşük olduğu gerçeğinden hareketle, hala Avrupa‘nın bir asır gerisinde olduğumuz açıktır. Toplumdaki okullu ve yüksek öğretim düzeyinin (% 11-12) çok düşük olduğu göz önüne alındığında, çocukların eğitim hakkı ne ailelerin isteğine ne de bu gerçeği bilen iktidarın 4+4+4 önermesine teslim edilemez. Bu hak tercihe bırakılabilecek bir hak olmayıp, bireyin yanında toplumun geleceğini belirleyen bir haktır. Zorunlu ilköğretim kadın-erkek arasındaki eşitliğin gerçekleştiği en temel kademedir. Bu temel kademeyi parçalayarak, uzaktan eğitim veya mesleki yönlendirme modeli benimsemek çocuğun serbest iradesi ile kullanabileceği bir tercih değildir. Bugüne kadar ülkemizde ilköğretim zorunlu olmasına karşın, geleneksel cinsiyetçi kalıplar ve sınıfsal konum nedeniyle kız çocuklarının yararlanma olanakları erkeklerle eşit olmamıştır. Okuma yazma bilmeyenler arasında kadınlar ezici çoğunluktadır. Ortaöğretim kademesinde kız öğrencilerin oranı yarı yarıya azalmakta ve dolayısıyla üst eğitim kademelerine de bu oran yansımaktadır. Eğitim ve öğrenim olanağı elinden alınan kadınların toplumsal yaşama katılmaları da olanaksız hale gelmektedir. Bu sonucun yaratılmasında ailelerin katkısı olmakla birlikte asıl sorumlu bir hakkın kullanımını kolaylaştırmayan Devleti yönetenlerdir. Devlet, cinsiyetçi kalıplarla ve ataerkil değer yargılarıyla ciddi bir şekilde mücadele etmek zorundadır. İlköğretim-ortaöğretim ve yükseköğretim halkalarındaki ilişkinin birbirine bağlı olduğu göz önüne alındığında temel zorunlu eğitimin yanında okula devamın da ne kadar önemli olduğu açıktır. Birleşmiş Milletler 2009 yılı verilerine göre Türkiye, 15 yaş üstü okuryazarlık oranında Yunanistan, Macaristan, Ürdün, Çin ve Zimbabwe‘nin gerisindedir. OECD 2011 Eğitim Raporuna göre Türkiye 5-14 yaş arası okullaşma (ilköğretim) oranı ile OECD ülkelerinin sonuncusu durumundadır. İstatistikler, Devletin ve ailelerin çocukların en temel hakkı olan eğitim hakkını sağlayamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Çocukları mesleki eğitime yönlendirme gerekçesiyle okula devam etmeyi ailenin isteğine bırakmak, çocuğun haklarını elinden almakla eşanlamlıdır. Toplumdaki eğitim düzeyi ve gelir dağılımındaki uçurum göz önünde bulundurulduğunda, alt gelir ve eğitim düzeyindeki sınıfların çocuklarına eğitim yolunu kapatacak, eğitimde zaten olmayan fırsat eşitliğini iyice ortadan kaldıracak 4+4+4 önermesinde gerek bireysel gerekse toplumsal bir yarar bulunmamaktadır. Hem temel kademede hem de yükseköğretime giriş ve yerleştirmelerde yapılması düşünülen değişikliklerle objektiflikten, bilimsel normlardan ve toplumun ihtiyacından uzak düzenlemeler öngörülmektedir. Her yıl değişen sınav yöntemleri, başarı puanlarının sınava yansıtılmasındaki hesaplamanın değiştirilmesi ve bunların üzerine sınav yapan kurumlara güvenin yitirilmesi (ÖSS‘de yaşanan olay hakkında hala toplum yanıt alamamıştır) gibi etkenler, çocukların ve gençlerin daha bu yaşta umutsuzluğa kapılmalarına yol açmakta ve haksızlığa karşı çıkma iradelerinin oluşumuna engel olmaktadır. Çocuk ve gençlerin geleceği ve dolayısıyla toplumun geleceği üzerinde bu kadar oynamaya kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur. Mehmet Soğancı
Tweetle
Okunma Sayisi : 4226
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 07.10.2024 - 17:04:38 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |