Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
07 Mart 2019 Erkekler ön saflarda durmasın güçlü bir kadın hareketi geliyor Kadın isterse her engeli aşabilir yeter ki mücadeleyi bırakmasın Erkek egemen zihniyetin sistematik saldırılarına karşı yürütülen kadın mücadelesi anlatıldı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kapsamında Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde “ …Ve Kadın” paneli gerçekleştirildi. Avukat ve 26. Dönem CHP Milletvekilli Şenal Sarıhan'ın moderatörlüğündeki panele konuşmacı olarak Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Yazar Ayşe Füsun Gönül ve CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer katıldı. Panelde konuşmacılar kendi deneyimleri üzerinden erkek egemen zihniyetin sistematik saldırılarına karşı yürüttükleri kadın mücadelesini anlattı. Panelin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “8 Mart etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiğimiz panelin ardından kadın emeği ile elde edilen ürünlerin yer alacağı Üretici Pazarı odamız bahçesinde açılacak ve Funda Şenol Cantek rehberliğinde gerçekleşecek Mor Rota yürüyüşünde mekanlarda kadınların izleri ve hikayelerine tanıklık edilecek. 8 Mart’ta da gün boyu yapılacak etkinliklere katılacağız.” Panelin moderatörlüğünü yürüten Av. Şenal Sarıhan, herkesin bilincini ve dikkatini ayakta tuttukları için Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne teşekkür etti. Sarıhan, konuşmacıları tanıttıktan sonra, “ 8 Mart kadın emekçilerin mücadele gününe verilmiş bir ad. Yani kadınlar için emeğin bayramı” dedi. Sarıhan daha sonra kendi yaşamından örnekler vererek, “Hep örgütlü bir mücadele içinde oldum. Bir takım süreçlerin sizi öne atıyor ve daha sonra geri adım atamıyorsunuz. Çağdaş Hukukçular Derneği’nde başkan olduğum süre içinde en devrimci arkadaşlarımdan biri siz kötü örnek oluyorsunuz bizim eşlerimiz de burada çalışmak istiyor dedi. Benim iki oğlumda dernekte büyüdüler. Çocuklarına bakmayan ama bana engel olmayan bir eşim vardı. Cumhuriyet kadınları süreci başladı. Avukat bey diyorlar seni bir erkek olarak avukatlığa layık görüyor. Kadın komisyonu kuracağız dedik. ÇHD’de Kadın Komisyonu kurduk. Bu derneğin kadın komisyonu bugünkü medeni yasasının bugünkü Türk Ceza Yasası’nın 4320 sayılı ilk şiddete karşı korunma yasasının temellerini atan arkadaşlarımız oldular” diye konuştu. “Mücadeleci kadınlar erkek egemen yaklaşımının iktidarlarını zorladığı için hep engellenmeye çalışırlar” Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları söyledi: “Hedeflerime hiçbir zaman sınır koymadım. Toplumda kız çocuklarına biçilen rolü hep reddettim. Çizilen sınırları hiç bir zaman kabul etmedim. Üniversiteye başladığımda öğrenci derneği çalışmaları yeni başlamıştı. İlk basın açıklamasını okuduğum günün ertesinde kendimi bir anda dernek başkanı olarak buldum. Bana verilen görevleri hep hakkıyla yapmaya çalıştım. Geleceğimide hedeflerimi de hep mücadele belirledi. Kadının hep daha mücadeleci olduğunu düşünüyorum. Mimarlar Odası’ndaki mücadelede öyle başladı ve öylece devam etti. Başkalarının koyduğu cam tavanlar sınırsız mücadele ile kırılabilir. Mücadeleci kadınlar erkek egemen yaklaşımının iktidarlarını zorladığı için hep engellenmeye çalışırlar. Yok muş gibi davranırlar. Ancak hayatın ve mücadelenin akış hızı öylesine yüksektir ki, her şeyi herkesi önüne katıp götürebilir, tüm engelleri aşabilir. Otoriter rejimlerde kadın daha mücadelecidir. Çünkü varlığı tehdit altındadır ve daha cesurdur. Mücadele etmek cam tavanları kırmak kadın için bir zorunluluk haline gelir. “Kadınların mücadeleci kişiliği yeni rol model ve örnekler oluşturmaya başlıyor” Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınların mücadeleci kişiliği yeni rol model ve örnekler oluşturmaya başlıyor. Çok zorlu bir süreçle karşı karşıya olduğumuz aşikar. Erkek egemen bakış açısı kendi fikirlerinin mükemmel olduğunu düşünüyor. Kadınların fikirlerinden dahi rahatsız oluyorlar. Toplum erkek bakış açısıyla şekillenmiş erkekler tarafından yönetilen bir yaklaşımı benimsiyor. Bu seçeneksizliğimiz ve temsiliyet krizimizin yaratılmasının nedeni de muhalefetsizliğin nedeni de budur. Birçok yerde toplantılara eylemlere etkinliklere gidiyoruz. Kadının arka saflarda yer aldığını görüyoruz. Kadınla erkeğin yan yana saf tutması, Cumhuriyet, laiklik, demokrasi ve eşitlik demektir. En ön saflara kadınları iterek geliyorlar. Biz mücadele ederek örgütlülüğümüzde kadınlar olarak rüştümüzü ispat ettik. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak kadın ağırlıklı bir yönetimiz. Gökçekle mücadele ettik. Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya geldik iki bakış açısı da kadını ötekileştiren bir bakış açısının ürünü. Söylemimizi ifade ederek başka bir dünya inşa ettik. Kadının başkan olduğu bir örgüte “fiilen” yenilmiş oldular. Gökçek üslubu olmayan şahsiyetti. Cinsiyetçi dil ile aşağılamaya çalıştı ama onun seviyesine düşmeden bertaraf ettik. Mücadeleniz haklıysa mutlaka toplumda karşılığını buluyor. Haklılığın gücü inanılmaz büyüklüktedir. Haklıysanız kararlıysanız ve birde üstüne kadınsanız hemen sistematik bir saldırı ile karşılaşıyorsunuz. Mücadeleden kaçmamak gerekiyor. Kadın isterse her şeyi yapar. Kadın isterse cam tavan kalmaz. Erkekler ön saflarda durmayı çok seviyor, lakin arkadan çok güçlü bir kadın hareketi geliyor. Onun önünde barikat kuran erkek egemen anlayış yerle bir olacaktır. Hem ekonomik kriz hem de mücadele sürecinde kadınlar cesurca öne çıkıyor. Mücadele çocuk büyütmeye benzer. Karşılıksız emek, koşulsuz sevgi ister’ azimle ve kararlılıkla yürüyen kadınların birlikteliği geleceği mutlak şekillendirecektir.” Türkiye’de 100 cinsel istismar vakasının 40’ı ensest Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise, kendi deneyimlerini şöyle anlattı: “Ben dokuz yaşındayken annem beni bir yerlere gönderiyordu. Kapıyı çalıyordum sarı bir zarf veriyorlardı. Ben onu alıp götürüyordum. Uzun yıllar ne olduğunu da sormadım. İlerleyen yaşlarda anneme sordum sen beni nerelere gönderiyordun. Devlet memurlarının hizmetlileri olurmuş onların kız çocukları okula gitmezmiş. O zarfların içindeki toplanan paralarla o kız çocuklarını okula gönderirmiş. 9 yaşından beri kız çocukları okusun diye koşturuyorum. Kadın olarak hem doğduğumuz çevrede hem de ailedeki bakış açısı çok önemli. Ailem her konuda bana destek oldu. Kadınlar için özgüven çok önemli. Kendini dışarda ve toplumda kendini savunabilmesi açısından önemli. 21 yaşından itibaren de örgütlü bir mücadelenin içinde yer aldım. Ne ailede ne dışarda hiçbir zorlukla karşılaşmadım. Girdiğim yolun içinde bilmediklerime çözüm üretmeye çalıştım. Bu farkındalık sizi sorumlu hissediyor. Dernek olarak erkek egemen zihniyetin kendini geliştirse bile engeller getirdiğine tanıklık edince neler yapabiliriz diyerek kafa yorduk. Saha çalışmaları yaptık. Türkiye’de 81 il ve 600 ilçe gezdim. En son gezim Kars-Ardahan-Erzurum-Erzincan bölgesinde 60 köy gezdik. Kars ilinde bu gezilerde 10 yaşında çocukların evlendirildiğine tanıklık ettik. Bir ilçede masada kaymakam vardı. Birini işaret ederek kız çocuklarıyla erken evlilik hikayesini ona sorun dedi. Vatandaş dedi ki ben 14 yaşında evlendim 15’inde baba oldum. Şimdi size kızımı getirsem herkes bizi yan yana gördüğünde senin sevgilin mi deme cüretini gösteriyor” dedi. Bu cümle çok önemli, babanın kızını tarif ederken sevgilin mi cümlesini kullanması nadirdir. Beni rahatsız etti kızını getirdi.18 yaşında bir kız, Bizler le “Nasıl istihdam getiririz kadınlara nasıl işyeri açılır görüşürken karşımda bu kız vardı. Benim ensestle ile tanışmam o hikaye ile oldu. O gün bize o kız evladı babasının kendisini istismar ettiğini anlattı. 11 yıldır ensestle ilgileniyoruz ve Türkiye’de 100 cinsel istismar vakasının 40’ı ensest diyecek araştırmamız var. Anket sonuçlarımızı açıklayamadık ölüm tehditleri alıyoruz” Kadınlara saldırı tepe noktada Kendisinin hedef gösterildiğini de belirten Güllü, davalar da açtıklarını ifade ederken, yaptıkları çalışmalarda engellerle karşılaştıklarını bildirdi. Acil yardım hattıyla şiddet ve ensest mağduru kadınlara ulaştıklarını ve sorunlara çözüm aradıklarını da sözlerine ekleyen Güllü, “81 ilde örgütlüyüz. Müftü nikahının ardından Kadınlar Günü’nde 8 Mart 2019 tarihinde Cuma namazının ardından İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın kaldırılması için camilerde fetva verilecek. Kadınlara saldırı tepe noktada. TBMM kadınların her partiden sorunların kadınların yan yana gelmesi gerekiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı. Erkeklere toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmeli Yazar Ayşe Füsun Önal, akademik çalışmasından bahsederek “Cam tavan kavramının 1986 yılında Amerika’da kullanıldığını gördüm. Wall Street Journal Gazetesi’nden iki gazeteci ilk defa bu metaforu kullanıyor. Yükselmeleri için yasal olarak hiçbir engel olmadığı halde kadınların ve azınlıkların bir noktaya gelip takıldıklarını ifade ediyorlar. Görünmeyen bir engel olduğunu söylüyorlar. Görünmeyen bir engel olduğu için de bu engele cam tavan adını veriyorlar. Amerika’da bu konu sık sık dillendirilmeye başlıyor öyle ki Çalışma bakanlığı bünyesinden bir cam tavan komisyonu kuruluyor. Bu komisyon dezavantajlı guruplar ve kadınların yükselmeleri için alınacak önlemlere ilişkin düzenli raporlar yayınlıyor” dedi. Önal, iş dünyasında ve siyasette cam tavan olduğunu, bu çerçevede çalışmaya başladığını belirterek, şunları kaydetti: “TBMM’de grubu olan 4 siyasi partinin kadın kollarıyla 119 anket yaptık. Kadınların ve dezavantajlı grupların yükselirken önlerine neler çıkıyor? Siyasi hayatta ilerlerken ailenin ve kocanın sabrı ve desteği, sivil toplum tecrübeleri çok önemli, 11 tane karar mekanizmasına yükselmiş kadınla yaptığım mülakatta hepsinin sivil toplumdan çeşitli yerlerinden geldiğini gördüm. 119 kadınla yaptığım anketten cam tavan kavramını bilmedikleri ortaya çıktı. Eğitimsizlik ve kariyer planlamalarının olmaması can tavana çarpmalarından bir tanesi, evli olmak siyasetteki kadınlar için olmazsa olmaz gibi bir şey. Evli olmak topluma bir mesaj. Sonuçta cam tavan sınırının milletvekili olduğunu gördük. Milletvekilliği üzerindeki bakanlık başbakanlık TBMM Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı gibi konuları kadınlar hedefleri aralarına yazmıyorlar. En fazla milletvekilliği görüyorlar daha üstünü ütopik götürüyorlar. Önal, “Siyasi partilerin tüzüklerinin değiştirilmesi, kadın hakları için özel önlemler alınması siyaset akedemilerinin işlevlerinin artırılması daha fazla öz güven, toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili konularda eğitimlerin kadınlara da erkeklere de verilmesi gibi önlemler alınabilir” dedi. Önal daha sonra istatistiki bilgiler vererek, kadınların Türkiye’de temsil edilmediğini söyledi. Hak verilmez alınır diyerek mücadele etmeliyiz CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ise, “Biz bu paneli aslında ODTÜ’de yapacaktık ancak kadın konusu siyasi bulunduğu için rektörlük tarafından reddedildi. Kadın hareketine güç ve direnç veren önemli insanlarla bir aradayız. Kadın isterse her şeyi yapabilir hiçbir engeli tanımaz. Evli bir kadının eşinin desteği olmazsa siyaset yapması çok zor. Birçok zamanımı onlarda çalmama rağmen yükümü de hafifletti. CHP gençlik kollarından geliyorum” diye konuştu Taşcıer, sözlerine şöyle devam etti: “2015 yılında milletvekili adayı olduğumda Polatlı’da bir köy ziyaretine gittik. 23:30 civarıydı o saatte köyde sadece erkekler var. İçeri girdim ama bunun burada ne işi var gibi bakışlar vardı. Yanına oturduğum amca senin bu saatte ne işin var burada evde çoluğun çocuğun yok mu kocan kızmıyor mu? dedi. Amca dedim çocuklara bile o bakıyor diyerek gülüp geçiştirdim. Biz mücadele ederken kendi hedeflerimiz dışında bir ön yargı ile geleneksel bir bakış açısıyla da mücadele ediyoruz. Siyaset yapmak bu noktada bizim için bir yol ayrımı. Hamileyken bazı kadın arkadaşlarımız dahi karnı burnunda nasıl çalışacaksın demelerinin üzüntüsünü yaşadım. Herhangi bir sağlık problemi yoksa hamile olmak kadının hayatında engel değil. ‘Bu kadın hamile bunu niye aday yaptınız’ı benim kırmam gerekiyordu? Meclis başkanı erkek, katip üyeler ise mutlaka kadın olmalı kadın görüntüsü şart. Ben ona da karşıyım katip üyelik sadece kadının görevi olmamalı. Kadınlarımız Meclis Başkanı olabilir. 1930’lu yıllarda verilmiş seçme ve seçilme hakkımız var. Laik eğitimle fırsat eşitliğinin sağlandığı, iş kanunundaki değişiklikleri genç dediğimiz Cumhuriyet döneminde kazandık ancak 21. yüzyılda genel, yerel seçimlerde kadının daha fazla var olmasını isterken bu ülkede çıkıp bir profesör ‘kadın belediye başkanı olursa oy vermem annelik yapsın’ diyor. Medeni kanunun bize verdiği haklarla övünüyorken 6284 sayılı kanunda nafakayı tartışır hale getiriyor. Önümüzde mücadele etmemiz gereken çok şey var bir arada öz eleştiri yaparak kendi partim için ben yapıyorum yerel seçimlerde daha fazla kadın aday göstermeliydi. Hak verilmez alınır noktasında mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum” TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 1924
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 22.11.2024 - 14:01:56 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |