1.         GENEL:

Kökeni antik çağlara uzanan  Ankara kenti, Osmanlı döneminin sonuna kadar yaşadığı gelişmeleri, Cumhuriyet’in başkenti olarak yeniden yaratıldığı ve yapılandığı süreçten günümüze uzanan tüm dönemleri barındıran çok katmanlı bir yerleşimdir.

Başkent olmasından bu güne dek, diğer bir deyişle küçük bir kasabadan yeni Cumhuriyetin başkenti kimliğine geçiş sürecinde Ankara ; özgün ve önemli planlama kararlarına sahne olmuş ve bu kararlar doğrultusunda değişik yöntemlerle üretilen mimarlık yapıtları ve kentsel mekanları ile yeniden yaratılmıştır.

Yeniden yapılanarak gelişen  Ankara kentinde Ulus, Bakanlıklar, Sıhhıye ve Kızılay oluştukları dönemlerin ilk özgün mimarlık yapıtlarını da barındıran bölgelerdir.. Bu bölgelerde yer alan yerleşim ve üretim alanları kentin sosyal, kültürel, ekonomik gelişiminin tüm mekansal öğelerini içermektedirler. Özellikle Ulus, Ankara’nın antik çağlardan Osmanlı döneminin sonuna , Cumhuriyet’in başkenti olarak yeniden yaratıldığı süreçten günümüze uzanan geniş bir zaman diliminde kentin geçirdiği tüm evrelere tanıklık etmiş , kentin toprak altı ve toprak üstü tüm kültürel katmanlarını, değerlerini içeren ve çeşitliliği ile öne çıkan bir bölgedir.

Kentte Kaleiçi ve yakın çevresinde gelişen yerleşim, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında 1893 te kente demiryolunun ulaşmasıyla genişlemiştir. Bu genişleme ile birlikte Kale ve çeperinde bulunan İstiklal Mahallesi, Hamamönü/Ulucanlar Bölgesi, geçmişten gelen mekansal özellikleri nedeniyle  kent kimliği açısından  önemli  olmuştur..

Ankara başkent olmadan önce geç Osmanlı yerleşimi alanlarından biri olan Ulus’un güney doğusunda yer alan Hamamönü/Ulucanlar Bölgesi konut yerleşimi ve etrafındaki ekili arazilerden oluşan bir bölge idi.

Erken Cumhuriyet döneminde yapılaşmanın devam ederek geliştiği Hamamönü/Ulucanlar bölgesi yerleşim alanı olma özelliğini korumuştur. Ankara’nın ilk planı olan Lörcher Planı ve eki raporda, bu bölgede konutların ve sürülecek arazi ve tarlaların olduğu  belirtilmektedir ( Cengizkan, 2004). Hamamönü’nü Dikimevi’ne bağlayan Talat Paşa Bulvarı üzerindeki 1930’lu yıllarda Brauno Taut’un yapmış olduğu ilkokul binası alanın yerleşim alanı olarak özelliklerini sürdürdüğünün bir göstergesidir. 1950’lerden sonra değişen sosyo-ekonomik koşullar çerçevesinde plan kararları ile oluşan yeni yollar ve yapılaşmalarla bölgenin bu özellikleri değişmiştir.

Hükümet Meydanı’nın yanındaki sokak içinde yeralan eski hapishanenin (S. Aydın ve diğerleri, 2006) 1925 yılında taşınması ile yeni kapalı cezaevi Ulucanlar/Hamamönü Mahallesi dışında oluşmuştur. Var olan bazı yapıların kullanılmasıyla genişleyen alan bugün Ankara Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi olarak tanımlanmaktadır.

1924 Lörcher Ankara Eski Şehir Planı  Yeni Şehir ve Eski Şehrin alan kullanımı kararlarını ve yeni yolların açılmasını öngörmekte, bölge için verilen kararlardan bir tanesi olan alan için ise; ayrıntılı kullanım kararları ve planlamayı içermektedir. Plan da kroki halinde bir mahalle gösterilmiştir. Raporunda ise “ özellikle etrafında sürülecek arazi ve tarlaların olması mahpusları faydalı bir çalışmaya sevk etmek ve çalışma ile ıslah olmalarını sağlamak ve topluma tekrar kazandırmak için mahallenin meskun ilişkisi uygun görülmüştür” denilmektedir. Sonuç olarak Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi 1924 planına göre bugünkü alanda konumlanmıştır. Ancak bugünkü Kapalı Cezaevi alanı, geleneksel yapı malzemesi ile inşa edilmiş ve 1900‘lü yılların mimari özelliklerine sahip bazı yapılar etrafında zaman içinde ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan niteliksiz ek yapılar ile büyümüş ve mevcut yapılar algılanamaz olmuştur. Niteliksiz yapılaşmalar ile büyüyen, bölünerek değişen Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi yeni cezaevi yapımı nedeniyle Ağustos 2006 yılında boşaltılmıştır.

2.         ALANDAKİ YAPILAR:

1 nolu yapı: İdare yapısı olarak kullanılan yapı: Dikdörtgen formlu, iki katlı, simetrik bir yapıdır. Kat yüksekliğinin fazla olduğu yapı, kat boyunca cepheden çıkıntı yapan kütleler ile yatayda hareketlenirken, farklı kotlarda biten yükseklikler ile düşeyde de hareketlenmektedir. Zemin katta geniş bir mekan ve bu mekana açılan odalardan oluşan plan şeması, üst katta ortada bir koridor ve koridora açılan çift yönlü mekanlar ile iç sofalı bir plan şemasına dönüşmektedir.


İç mekân mimari elemanları açısından sade olan yapı, cephedeki kütleleri katlarda farklılaşan pencereleri ve geniş ahşap saçak öğesi ile cephede hareketlenmektedir. Cephesi ahşap saçakla sonlanan sıvalı yapının cephe özellikleri 1917–1919 yıllarına tarihlenen Birinci Meclis yapısı ile benzer mimari özellikler sunmaktadır. Boşaltılmış olan yapı kullanılmadığı için her tür tahribata açıktır.

2 nolu yapı: Mahkûm ve ziyaretçi görüşme mekânı: Tek katlı, dikdörtgen formlu yapı, uzun kenarlarında mahkûmların kullandığı 40 küçük eyvan formlu hücre ve bu hücrelerin açıldığı bir orta mekândan oluşmaktadır. Görüş mekânı olarak özel tasarlanmış, aynı anda 40 görüşün gerçekleştiği yapıya kısa kenardaki demir bir kapıdan girilmektedir. Her hücrenin üzerinde hücre numaraları yer almaktadır. Hücrelerin dışa bakan cephesinde ziyaretçiler ile bağlantı kurmaya yarayan açıklıklar bulunmaktadır. Bir bölümü tel, diğer bölümü cam olan küçük kare formlu açıklıklar demir parmaklıklarla korunmaktadır. Bu açıklıklar dışında dış mekân ile bağlantısı olamayan hücre ve gardiyanların denetlediği orta mekândan oluşan yapının tasarımında minimum ölçüler kullanılmıştır. Ahşap ve metalin kullanıldığı yapının çatısı kiremit örtülü  oturtma çatıdır.

3 nolu yapı: Koğuş ve gardiyanların kullandığı yapı: Cephe özelliklerinde idare yapısı ile benzer özellikler izlenmektedir. “L” formlu olan yapı tek katlıdır ve bir avlu duvarı ile çevrilidir. Üç bölüme ayrılmış olan yapının orta aksındaki kırma çatının izlendiği koridorda bulunan merdiven ile koğuşların ahşap çatı içlerine ulaşılmaktadır. Gardiyanlar tarafından mahkûmların ve koğuşların izlendiği bölümde -çatı arasında- gardiyan mekanları yer almaktadır. Üç cephede kapısı olan yapının cephelerinde sivri kemerli pencereler bulunmaktadır. Kapı üstleri ise tuğla basık kemerler ile geçilmiştir. Kapı ve pencerelerin kemerli bölümleri cepheden yaklaşık 5cm çıkıntı yapmaktadır. Cephede sıvanın kullanıldığı yapı geniş ahşap saçakla sonlanmaktadır. Avlu duvarının yüksekliği, duvar bitişindeki profil ve duvardaki kapının boyut ve kemerli formu alan içinde izlenen diğer yapıların avlu duvarları ile benzer özelliklerdedir.

4 nolu yapılar: Koğuş olarak kullanılan yapılar: Üç adet dikdörtgen formlu bitişik mekânın ve önündeki iç avluların çift sıra olarak inşa edilmesi ile altı mekandan oluşan kütledir. Dikdörtgen kütle ve önündeki avludan oluşan her birim bir birinden avlu duvarları ile ayrılmaktadır. Basık kemerli ve söveli pencereler yerden yüksekte ve demir parmaklıdır. Dikdörtgen kütlenin bir kısa kenarına yakın bölümden yapıya girilmekte, giriş holünün bir kenarında lavabo, tuvalet ve duşların olduğu küçük bir mekân, diğer kenarında ise koğuş olarak kullanılan büyük bir mekân bulunmaktadır. Mekânın üst örtüsü ahşap makas ve üzeri kiremit kaplıdır. Açılı gelen tavanlarda havalandırma delikleri ve aydınlatma fenerleri bulunmaktadır.

5 nolu yapı: İki katlı yapı: İki katlı olan yapının üst katında ise tek mekanlı bir jandarma izleme mekanı bulunmaktadır. Zemin katı geleneksel malzeme ve tekniklerle inşa edilmiş yapının üst katında moloz taş ve aralarda betonarme hatıllar kullanılmıştır. İzleme kulesi ise tuğla ile inşa edilmiştir. İki katta cephe düzeni simetrik olan yapının zemin katı, giriş holü ve iki yanındaki mekânlardan oluşan orta sofalı plan şemasına sahiptir. Girişin solunda dışa kemerli penceresi olan bir kare mekân, sağında ise üst kata çıkan merdiven ve servis birimleri yer almaktadır. Alt kat cephesindeki açıklıklar basık kemerli ve tuğla ile inşa edilmiştir. Üst kattaki açıklıklar ise kare formludur. Üst katta sofa ve iki odadan oluşan iç sofalı plan şeması izlenmektedir. Üst kat odaları kare formlu pencereler ile dışa açılırken, sofa betonarme kirişler tarafından taşınan küçük bir balkon ile cepheden çıkıntı yapmaktadır. Yapının iki kat arasındaki döşemesi ve üst katın pencere hatılları ve döşemesi betonarmedir. Yapıdaki malzeme kullanımı ve yapım tekniği, mimari öğelerin özellikleri ve döşeme malzemesinin betonarme olması üst katın sonradan eklenmiş olduğunu düşündürmektedir.

6 nolu yapı:İki katlı tecrit odaları: İki katlı olan yapının alt ve üst katlarında 25 civarında tek odalı ve lavabosu olan mekanlardan oluşan betonarme yapıdır. Bu iki katlı yapı 5 nolu yapının hemen yanında, 4 nolu yapılar olarak belirtilen altı koğuşu dikey olarak kesmektedir. Tek bir koridor üzerinde dizilmiş  odalardan oluşan mekanların dışa açılan küçük pencereleri bulunmaktadır. Odaların açıldığı koridor üzerinde koğuşlara bakan küçük pencereler yer almaktadır.

7 nolu yapılar: Tek katlı yapılar: Organik bir kurgunun ürünü olarak yapılanmış olan alanda ana yapı sisteminin tam olarak anlaşılamadığı bu yapı grubundaki bazı yapılarda betonarme ya da yığma sistem izlenmektedir. Bu grup yapılarda kullanılan malzeme, yapım tekniği ve mimari öğeler ve düzen farklılaşmakta, 1, 2, 3, ve 4 nolu yapılardaki gibi net olarak bir dönem ya da mimari üslupla tanımlanamamaktadır. Bu yapı grubu mimari özellikleri ile bir “tasarım” ürünü olarak izlenememekle birlikte, bazı detay ve malzeme kullanımlarıyla geleneksel nitelikli yapılar olarak da değerlendirilmektedir.. Niteliksiz ekler ve malzeme kullanımları ile yapıların bir kısmının değişmiş ve niteliklerini yitirmiş olması mümkündür.. Fiziksel olarak kötü görünümlü olan bu grup yapılarda farklı yöntemlerde tespit yapılarak yapıların niteliklerinin saptanması gerekmektedir.

Küçük Avlu ve Ulu Kavak: Cezaevinin ana girişinden sonra , sağında 1 nolu yapı olarak tanımlanan idare binasının ve çeperindeki yapıların tanımlamış olduğu, iç içe geçmiş mekanlardan oluşan küçük bir avlu bulunmaktadır. Ziyaretçilerin de girebildiği avlunun ortasında boyutları nedeniyle ulu olarak tanımlanabilecek bir kavak ağacı bulunmaktadır. İnfazların yapıldığı bu küçük avludaki ağaç cezaevinde bu büyüklükte bulunan tek canlı bitki örtüsüdür ve söz konusu yapılarla yaşıt bir görünümdedir. Kavak ağacı ayrıca alanda yaşanan olayların tek somut tanığıdır.